İnsanlar uzun zamandır medyayı seks hakkında konuşmak için kullanıyor. | TED | يستخدم الناس وسائل الإعلام ليتحدثوا عن الجنس منذ زمن بعيد. |
Hükümetten kurtulmak, uzun zamandır burada olan en iyi şey. | Open Subtitles | التخلص من الحكومه افضل شيء حصل هنا منذ زمن بعيد |
Bu konuşmaktan hoşlandığım bir konu değil. Her neyse, bu uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | لأنّه ليس أمرًا أحبّ التكلُّم عنه، بأيّ حال، كان ذلك منذ زمن بعيد. |
Belki Almanya'da ama bu uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | ربما فى ألمانيا ولكن كان ذلك منذ زمن بعيد |
Tamam. Evet, bütün iyi hikâyeler gibi bu da, esasen hiçbir şeyin varolmadığı, çok Çok uzun zaman önce başlıyor. | TED | حسناً. إذاً كما في جميع القصص الجميلة تبدأ هذه منذ زمن بعيد جداً حينما لم يكن هناك أي شيء |
Dediğim gibi, bu cihaz uzun süredir ölmüş olan bir uygarlığın kayıtlarını tutuyor. | Open Subtitles | كما قلت , هذا الجهاز يحتوي على سجلات لحضارة ماتت منذ زمن بعيد |
Babam onun uzun süre önce köyde yaşayan biri olduğunu söyledi. | Open Subtitles | اخبرني والدي انها امرأة عاشت هنا منذ زمن بعيد |
Ama önce şunu söylememe izin verin, çoğunuz beni uzun zamandır tanıyorsunuz. | Open Subtitles | لكن قبل ذلك دعوني أقول هذا الكثير منكم يعرفني منذ زمن بعيد |
uzun zamandır böyle bir şey olmuyordu artık bundan kurtuldum sanmıştım. | Open Subtitles | لم يحدث هذا منذ زمن بعيد ظننت أني تجاوزت هذه المرحلة |
Araştırmacılar uzun zamandır türler ne kadar akıllı olursa, neocorteks ne kadar büyük olursa, yalancı olmanın o kadar daha olası olduğunu bilmekteler. | TED | الباحثون ادركوا منذ زمن بعيد بأن النوع الأكثر ذكاء، ذات قشرة مخية حديثة أكبر، والاحتمال الأكثر بأن تكون مخادعة. |
Başka biriyle olmanın hazzını, uzun zamandır bekliyordum. | Open Subtitles | منذ زمن بعيد و أنا أتمنى متعة الوجود مع إنسان أخر |
Fazla uzun zamandır herhalde ki modası geçmiş oldum. | Open Subtitles | منذ زمن بعيد على ما أعتقد أصبحت بالية بعض الشيء |
uzun zamandır ayrılar. Mutsuz bir çocukluk geçirdim | Open Subtitles | لقد انفصلوا منذ زمن بعيد لم أحظَ بطفولة سعيدة |
uzun zaman önceydi, Afrika 'nın din adamlarını inceliyordum. | Open Subtitles | لقد كان منذ زمن بعيد عندما كنت ادرس رجال الدين فى افريقيا |
Çok uzun zaman önceydi. Şimdi bir bar işletiyor. Bar mı? | Open Subtitles | كان ذلك منذ زمن بعيد وهي تدير حانة الآن |
Belki olacaktım ama bu uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | ربما كنت سوف أصبح لكن كان ذلك منذ زمن بعيد |
Çok uzun zaman önce... cennetle yeryüzü arasında uyumun altın çağı yaşanıyor olmalıydı. | Open Subtitles | منذ زمن بعيد مضى لا بد أنه كان هناك عصر ذهبي للتوافق بين السماء والأرض |
Seni içinde bulduğumuz bebek battaniyesi, Çok uzun zaman önce. | Open Subtitles | بطانية الاطفال التي وجدناك فيها منذ زمن بعيد. |
Bir şeye uzun süredir inanıyor olman o şeyin doğru olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | وانتى تتفهمى ماقد يتطلبه الامر فقط لانك قد امنت بشيء منذ زمن بعيد |
Bunu o kadar uzun süredir istiyorum ki her sey yolunda gitmeli. | Open Subtitles | أردت هذا منذ زمن بعيد لا أريد أن يحدث أي شيء خاطئ |
Her zaman Lin'in de bunun bir parçası olmasını istedim ama buralara gelmesiyle ilgili umutlarımı uzun süre önce bıraktım. | Open Subtitles | كنت أريد دائما لين أن تكون جزءا منه، ولكن تخليت عن الأمل منذ زمن بعيد لم تأتي الى قربي. |
Uzun yıllar önce 1855 yılında Thailand'da Ok Menzili Antlaşması yapıldı. | Open Subtitles | منذ زمن بعيد , بعيد جدا في عام 1855 بعد الميلاد |
Yıllardır buraya gelmiyordum | Open Subtitles | ــ لم أتي إلى هنا منذ زمن بعيد ــ أين إستيلا؟ |
En parlak dönemimden kalma bir şey uzun zaman oldu. | Open Subtitles | كان هذا في ذروة نجاحي منذ زمن بعيد إنهم ينسون صنيعك بسرعة |
Kendimi bildim bileli, seni rüyalarımda görüyorum. | Open Subtitles | لقد راودتني الأحلام عنك منذ زمن بعيد جداً |
Erzakları yiyip ve ipleri kemiriyorlardı, bu nedenle uzunca bir süre kediler, gemiciliğin vazgeçilmezi olmuşlardı. | TED | فقد التهمت المؤن وقرضت الحبال، وبالتالي فقد أصبحت القطط رفقة لا غنى عنها للبحارة منذ زمن بعيد. |
Ben de şunu belirttim: "çok zaman önce merminin doğrudan onun kafasını hedef almasının nedeni bu." | TED | حتى، وأقتبس هنا: "لهذا أصابت الرصاصة رأسها منذ زمن بعيد." |