"منذ زمن بعيد" - Translation from Arabic to Turkish

    • uzun zamandır
        
    • uzun zaman önceydi
        
    • Çok uzun zaman önce
        
    • uzun süredir
        
    • uzun süre önce
        
    • yıllar önce
        
    • Yıllardır
        
    • uzun zaman oldu
        
    • bildim bileli
        
    • uzunca bir
        
    • çok zaman önce
        
    İnsanlar uzun zamandır medyayı seks hakkında konuşmak için kullanıyor. TED يستخدم الناس وسائل الإعلام ليتحدثوا عن الجنس منذ زمن بعيد.
    Hükümetten kurtulmak, uzun zamandır burada olan en iyi şey. Open Subtitles التخلص من الحكومه افضل شيء حصل هنا منذ زمن بعيد
    Bu konuşmaktan hoşlandığım bir konu değil. Her neyse, bu uzun zaman önceydi. Open Subtitles لأنّه ليس أمرًا أحبّ التكلُّم عنه، بأيّ حال، كان ذلك منذ زمن بعيد.
    Belki Almanya'da ama bu uzun zaman önceydi. Open Subtitles ربما فى ألمانيا ولكن كان ذلك منذ زمن بعيد
    Tamam. Evet, bütün iyi hikâyeler gibi bu da, esasen hiçbir şeyin varolmadığı, çok Çok uzun zaman önce başlıyor. TED حسناً. إذاً كما في جميع القصص الجميلة تبدأ هذه منذ زمن بعيد جداً حينما لم يكن هناك أي شيء
    Dediğim gibi, bu cihaz uzun süredir ölmüş olan bir uygarlığın kayıtlarını tutuyor. Open Subtitles كما قلت , هذا الجهاز يحتوي على سجلات لحضارة ماتت منذ زمن بعيد
    Babam onun uzun süre önce köyde yaşayan biri olduğunu söyledi. Open Subtitles اخبرني والدي انها امرأة عاشت هنا منذ زمن بعيد
    Ama önce şunu söylememe izin verin, çoğunuz beni uzun zamandır tanıyorsunuz. Open Subtitles لكن قبل ذلك دعوني أقول هذا الكثير منكم يعرفني منذ زمن بعيد
    uzun zamandır böyle bir şey olmuyordu artık bundan kurtuldum sanmıştım. Open Subtitles لم يحدث هذا منذ زمن بعيد ظننت أني تجاوزت هذه المرحلة
    Araştırmacılar uzun zamandır türler ne kadar akıllı olursa, neocorteks ne kadar büyük olursa, yalancı olmanın o kadar daha olası olduğunu bilmekteler. TED الباحثون ادركوا منذ زمن بعيد بأن النوع الأكثر ذكاء، ذات قشرة مخية حديثة أكبر، والاحتمال الأكثر بأن تكون مخادعة.
    Başka biriyle olmanın hazzını, uzun zamandır bekliyordum. Open Subtitles منذ زمن بعيد و أنا أتمنى متعة الوجود مع إنسان أخر
    Fazla uzun zamandır herhalde ki modası geçmiş oldum. Open Subtitles منذ زمن بعيد على ما أعتقد أصبحت بالية بعض الشيء
    uzun zamandır ayrılar. Mutsuz bir çocukluk geçirdim Open Subtitles لقد انفصلوا منذ زمن بعيد لم أحظَ بطفولة سعيدة
    uzun zaman önceydi, Afrika 'nın din adamlarını inceliyordum. Open Subtitles لقد كان منذ زمن بعيد عندما كنت ادرس رجال الدين فى افريقيا
    Çok uzun zaman önceydi. Şimdi bir bar işletiyor. Bar mı? Open Subtitles ‫كان ذلك منذ زمن بعيد ‫وهي تدير حانة الآن
    Belki olacaktım ama bu uzun zaman önceydi. Open Subtitles ربما كنت سوف أصبح لكن كان ذلك منذ زمن بعيد
    Çok uzun zaman önce... cennetle yeryüzü arasında uyumun altın çağı yaşanıyor olmalıydı. Open Subtitles منذ زمن بعيد مضى لا بد أنه كان هناك عصر ذهبي للتوافق بين السماء والأرض
    Seni içinde bulduğumuz bebek battaniyesi, Çok uzun zaman önce. Open Subtitles بطانية الاطفال التي وجدناك فيها منذ زمن بعيد.
    Bir şeye uzun süredir inanıyor olman o şeyin doğru olduğu anlamına gelmez. Open Subtitles وانتى تتفهمى ماقد يتطلبه الامر فقط لانك قد امنت بشيء منذ زمن بعيد
    Bunu o kadar uzun süredir istiyorum ki her sey yolunda gitmeli. Open Subtitles أردت هذا منذ زمن بعيد لا أريد أن يحدث أي شيء خاطئ
    Her zaman Lin'in de bunun bir parçası olmasını istedim ama buralara gelmesiyle ilgili umutlarımı uzun süre önce bıraktım. Open Subtitles كنت أريد دائما لين أن تكون جزءا منه، ولكن تخليت عن الأمل منذ زمن بعيد لم تأتي الى قربي.
    Uzun yıllar önce 1855 yılında Thailand'da Ok Menzili Antlaşması yapıldı. Open Subtitles منذ زمن بعيد , بعيد جدا في عام 1855 بعد الميلاد
    Yıllardır buraya gelmiyordum Open Subtitles ــ لم أتي إلى هنا منذ زمن بعيد ــ أين إستيلا؟
    En parlak dönemimden kalma bir şey uzun zaman oldu. Open Subtitles كان هذا في ذروة نجاحي منذ زمن بعيد إنهم ينسون صنيعك بسرعة
    Kendimi bildim bileli, seni rüyalarımda görüyorum. Open Subtitles لقد راودتني الأحلام عنك منذ زمن بعيد جداً
    Erzakları yiyip ve ipleri kemiriyorlardı, bu nedenle uzunca bir süre kediler, gemiciliğin vazgeçilmezi olmuşlardı. TED فقد التهمت المؤن وقرضت الحبال، وبالتالي فقد أصبحت القطط رفقة لا غنى عنها للبحارة منذ زمن بعيد.
    Ben de şunu belirttim: "çok zaman önce merminin doğrudan onun kafasını hedef almasının nedeni bu." TED حتى، وأقتبس هنا: "لهذا أصابت الرصاصة رأسها منذ زمن بعيد."

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more