Beni evlerine davet ettiler. Beraber şarkılar söyledik ve sade bir yemek yedik. | TED | وقد دعونى إلى منزلهم وغنينا سويا. وتناولنا عشاءا بسيطا |
İpotek yüzünden evlerini kaybetmek üzereler ve benim ödeme yapmam lazım. | Open Subtitles | منزلهم على وشك أن سيتم بيع الرّهْنَ وأنا بحاجة لدفع المال |
Çünkü bu çifti bize evi satacak kadar umutsuz duruma sokacağız. | Open Subtitles | لأنه إذا جعلنا الزوجان ييأسون من السعر سنجعلهم يبيعون منزلهم علينا. |
6 kilometre uzaktalarmış ve dün gece evlerinde ölü bulunmuşlar. | Open Subtitles | يعيشون على بعد 4 أميال ووجدوا ليلة البارحة في منزلهم |
- Ne? - evlerinin önünden geçiyordum ve garajlarında onu gördüm. Neyse ki, beni göremediler çünkü kamuflaj giyiyordum. | Open Subtitles | كنت مارًا من جوار منزلهم , ورأيته بالكراج .ولحسن الحظ لم يتمكنو من رؤيتي .لأني ارتدي اللبس الزائف .. |
Aile, taşınma işini yoluna koyarken bu kız teyzemin evinde kalacak. | Open Subtitles | وهي تقيم مع عمتي على الجزيرة إلى أن يبيع والداها منزلهم |
Yazarın çocukluğunu geçirdiği Aracataca'daki küçük evleri Macondo'nun ana ilham kaynağını oluşturdu. | TED | منزلهم الصغير في أراكاتكا حيث قضى المؤلف طفولته شكّل الإلهام الرئيسي لماكوندو. |
Ölümünden birkaç hafta önce senin gibi birini evin etrafında gördüğünü söylüyor. | Open Subtitles | وهو يتذكّر رؤية رجل مثلك خارج منزلهم منذ بضعة أسابيع قبل قتلها. |
evlerine altı sene önce gittiğim zaman, kapıya doğru yürüdüm, mutfak masasında yaklaşık 25 kişi, ve aşağıda bodrumda uyuyan bir grup daha vardı. | TED | عنما ذهبت إلى منزلهم منذ ست سنوات، دخلت إلى المنزل، كان هناك ما يقارب 25 طاولة مطبخ، مجموعة نائمة تحت الدرج في الطابق السفلي. |
evlerine yaklaşmayın, onları artık taciz etmeyin. | Open Subtitles | أريدك أن تبتعدِ عن منزلهم وتتوقفِ عن تعذيبهم |
evlerine yaklaşmayın, onları artık taciz etmeyin. | Open Subtitles | أريدك أن تبتعدِ عن منزلهم وتتوقفِ عن تعذيبهم |
Bir başka aile, ekibe evlerini yapmaya yardımcı olup olamayacaklarını sordu. | TED | طلبت عائلة أخرى من الفريق مساعدتها على تجديد منزلهم. |
Aki'nin ailesi evlerini ellerinde tutmayı başardılar ve Aki okulu bitince sonunda Seattle'a döndü. | TED | استطاعت عائلة آكي المحافظة على منزلهم وأخيراً عادت آكي إلى سياتل بعد الجامعة. |
İşleri kötü gidiyor, evlerini kiraya vermek zorunda kaldılar. | Open Subtitles | لقد اصابهم سوء للغاية ، لقد كان عليهم تأجير منزلهم فقط لتغطية نفقاتهم |
Neden orkalar yoğun siste kaybolan araştırmacılara gelip, sis dağılıncaya dek onlara millerce yol gösterdiler ve araştırmacıların evi işte orada, kıyıdaydı? | TED | لماذا رجع هذا الحوت القاتل لباحثين ضائعين في الضباب وقادهم أميالًا إلى أن اختفى الضباب وكان منزلهم على حافة الشاطئ؟ |
Mansfield'ler evlerinde melez bir leydi barındırmaktan zevk alıyor olabilir ama benim evimde böyle bir şey söz konusu dahi olamaz. | Open Subtitles | سادة وسيدات مانسفيلد قد يجدونه من الرائع ان تتجول في منزلهم سيدةً مهجنة ولكن لن تكون هناك واحدة تتجول في منزلي |
evlerinin buradan millerce uzakta olduğunu görebilirsiniz. | Open Subtitles | بإمكانك رؤية منزلهم من على بعد عدة اميال |
Burada yaptığımız bir şey de yabancılara evinde gibi hissettirmek. | Open Subtitles | شيء واحد نحب القيام به هنا وهو جعل الغرباء يشعرون وكأنهم في منزلهم |
Evet, evleri 200 dönüm ve arkalarından ulusal orman var. | Open Subtitles | نعم، منزلهم يحتل مساحة 200 هكتاراً، يقع بجانب الغابة الوطنية. |
Olayın gerçekleştiği evde ölenlerin karı-koca ve evin hizmetçisi olduğu... | Open Subtitles | مسرح جريمه اقتحام منزل تسبب بمقتل زوجه و زوج ومدبرة منزلهم |
eve gidip, sıcak su dolu küvete girip, atardamarlarını kesip, ölene kadar otururlardı. | Open Subtitles | عادوا الى منزلهم و جلسوا فى حوض ساخن و قطعوا أوردتهم |
Benden bahsederlerse diye onların evine de bir tane koydım. | Open Subtitles | نعم. قد خبئته في منزلهم في حالة اذا تحدثو عني |
Zufar, Arabistan'daki en harika yaşam çeşitliliğine ev sahipliği yapacak. | Open Subtitles | ستظل ظفار منزلهم الى اقصى تنوع للحياة في الجزيره العربيه |
Kim ki onu saklamışsa, evini yakın ve öldürün! | Open Subtitles | ان كانوا يخفونه احرق منزلهم و اقتلهم كالكلاب |
Ama sonunda evlerinden kaçtım ve başkalarının haklarının korunmasına yardımcı olabilecek bir federal polis dedektifi oldum. | TED | في النهاية، هربت من منزلهم وأصبحت محققةً في الشرطة الفيدرالية ولدي القدرة على حماية حقوق الآخرين. |
evde, Montag'ın eşi Mildred gün boyunca radyoyu dinliyor ve salonlarının üç duvarında ekranlar var. | TED | في المنزل، تستمع زوجة مونتاغ إلى المذياع على مدار الساعة، وثلاثة من جدران ردهة منزلهم مملوءة بالشاشات. |
Bankacının evinden adamın karısını ve 8 yaşındaki oğlunu kaçırmışlar. | Open Subtitles | إختطفوا زوجة صراف في المصرف وإبن بعمر 8 سنوات في منزلهم. |