| Sadece soğukkanlı ve mantıklı bir adam böyle bir macerayı tasarlayabilirdi. | Open Subtitles | رجل هادىء منطقى فقط هو من قد يخطط لمثل هذا الأمر |
| Doğru. Ne sen onları tanıyacaksın, ne de onlar seni. - mantıklı değil mi? | Open Subtitles | هذا صحيح , و هما لا يعلمان من أنتم هذا منطقى , صحيح ؟ |
| Asla anlamayacaksınız sizinki gibi mantıklı bir zihin için cinayet işledim. | Open Subtitles | لن تفهم أبداً لعقل منطقى كعقلك لقد إرتكبت جريمة قتل |
| Çok saçma. | Open Subtitles | هذا ليس منطقى ، ان كان والدى بالفعل يعمل لحساب الحكومة |
| Hiç anlamadım. Benim için Çin müziği kadar anlamsız gelmeye başladı. | Open Subtitles | لا شئ منطقى بالنسبة فى هذا مثل الموسيقى الصينية |
| mantıklı bir cevap. Sana Demir Haç madalyası vermişler. | Open Subtitles | حسنا ، هذا رد منطقى ، ارى أنهم قد منحوك الصليب الحديدى |
| mantıklı biri olduğumu bilirsin. Ama söyleyeceklerim hiç de mantıklı değil. | Open Subtitles | أنت تعلم أننى دائما رجل منطقى لكن ما أود أبلاغك به ليس منطقيا بالمره |
| Bunun mantıklı bir açıklaması olduğunu söylüyorlar ama gerçekten yardımına ihtiyaçları var. | Open Subtitles | انهم يقولون ان هناك تفسير منطقى , ولكنهم يريدون مساعدتك |
| Bu gerçekten mantıklı, eceliyle ölecek ilk kişiyi kurtaralım! | Open Subtitles | هذا منطقى : انقاذ الشخص الذى سيموت اولاً ميتةً طبيعية |
| Çok mantıklı! | Open Subtitles | وفريق الإنقاذ سيأتي بعد عشر ساعات هذا منطقى جدا |
| Neden onları bombalamamız gerektiğini anlamıyorum. Bu mantıklı değil! | Open Subtitles | أنا لا أفهم لماذا يجب أن نضربهم بقنبلة نووية فهذا غير منطقى |
| Bu yüzden sakın bana mantıklı olmamı söyleme. | Open Subtitles | لذلك لا تخبرنى أن أكون منطقى عليك اللعنة |
| Adil bir anlaşma olarak düşünürsen hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | بجدية , هذا غير منطقى أذا أعتقدت أن الصفقة العادلة مثل المنطق |
| Yerdeyken dediğin mantıklı olabilirdi, ama kabul edelim Jack, zor kısmı bitti. | Open Subtitles | هذا غير منطقى عد الى الارض دعنا نتكلم بوضوح يا جاك الجزء الاصعب قد انتهى |
| Bu zaman aralığı hiç de mantıklı değil, Aralık'tan direkt Şubat'a gidiyor. | Open Subtitles | هذا الخط الزمنى غير منطقى انه يقفز من ديسمبر الى فبراير |
| Böylelikle zavallı bir çocuğun adinin teki olarak yetişmesi zengin bir çocuğun da, iyi bir insan olarak yetişmesi gayet mantıklı geliyor! | Open Subtitles | ان هذا منطقى جدا لطفل فقير لكى يكبر ويصبح ملعون وطفل غنى يكبر ويصبح رجل جيد انه قدر |
| İsa'nın doğduğu gün, ölüleri gömmek. mantıklı. | Open Subtitles | دفن الموتى فى يوم ميلاد المسيح هذا منطقى |
| Bir iki el ateş etmeden burada yaşamak saçma. | Open Subtitles | لا يبدو منطقى أن تعيش هنا و لا تصطاد غير مره او إثنين |
| Onlarla duygusal, bağ kurman anlamsız. | Open Subtitles | الأمر غير منطقى ومع ذلك تمكنت من إقامة اتصال عاطفى بهم |
| Bir anlamı yok gibi görünüyor, ama iddia makamı itiraz etmiyor da-- | Open Subtitles | سيدى القاضى ، أنا اعلم أن هذا يبدو غير منطقى ، ولكن النيابة العامة لا يوجد لديها أعتراض |
| Ben makul bir adamım, komşularımdan ve çocuklarından... makul davranışlar bekliyorum. | Open Subtitles | انا رجل منطقى وأتوقع معاملة منطيقية من جيرانه وأولادهم |
| - Hayır, bu kadar ilerleyip de elimiz boş kalmak mantıksız. | Open Subtitles | لا، تقدمنا طويلاً هكذا ليس منطقى فقط لنصل الى لاشئ |
| Bana hiçbir şey ifade etmiyorlar. | Open Subtitles | انهم بالتأكيد لا يدلون على أى شئ منطقى بالنسبة لى |
| Öyleyse orada üçüncü bir kişinin olması akla yatkın bir durum. | Open Subtitles | إذن, إفتراض منطقى أن شخصاً ثالثاً كانَ بالغرفة |