"من التحدث" - Traduction Arabe en Turc

    • konuşmaktan
        
    • konuşmalıyım
        
    • konuşmam
        
    • konuşmanın bir
        
    • konuşmamı
        
    • konuşabilmek
        
    • konuşmak yerine
        
    • konuşabilsin diye
        
    Aslına bakarsanız basitlik hakkında konuşmaktan yoruldum, o yüzden hayatı daha karmaşık hale getirebileceğimi düşündüm, ciddi bir oyun olarak. TED لقد تعبت في الحقيقة من التحدث عن البساطة. فخطر لي أن أجعل حياتي أكثر تعقيدا بطريقة جادة
    Bazı adamlar yapmaktan ziyade konuşmaktan daha büyük zevk alır. Open Subtitles يستمد بعض الرجال متعتهم من التحدث أكثر من الفعل
    Madame, sizinle konuşmalıyım. Open Subtitles مدام، لا بد لي من التحدث معك في وقت لاحق، لويز
    Seninle konuşmalıyım. Acil! Open Subtitles أيا كان، لا بد لي من التحدث معك ، مهما كانت.
    İşine, konuşmam bittiğinde devam edersin. Open Subtitles يمكنك العمل عليها حين أنتهي من التحدث إليك
    Onunla böyle konuşmanın bir yararı yok. Sizi anlamıyor ki. Open Subtitles لا فائدة من التحدث إليها هكذا إنها لا تفهم ما تقول
    Küçük bir kaza geçirdim ama sizinle konuşmamı durdurmak için bir arabadan daha fazlası lazım. TED أنا مصاب إصابة بسيطة، ولكن يتطلب الأمر أكثر من حادثة سيارة لمنعي من التحدث إليكم.
    Oraya seninle konuşabilmek için gittiğini söyledi. Programını bile ayarlamış. Open Subtitles لقد قال بأنه ذاهب الى هناك لكي يتمكن من التحدث معك .حتّى أنه قام بتعديل جدول أعماله
    Hatta konuşmak yerine şu anda onu yapsam daha iyi. Open Subtitles في الواقع، على الأرجح يمكنني فعل ذلك الآن، بدلا من التحدث عن ذلك.
    Televizyonu tam karşıdan gören bir açıda değil ki herkesle konuşabilsin diye. Open Subtitles و يواجه التلفاز بزاوية غير مباشرة مما يمكنه من التحدث للجميع
    Kendim hakkında konuşmaktan yoruldum. Hakkında daha fazla şey duymak istiyorum. Open Subtitles إنني متعبة من التحدث حولي أريد سماع المزيد عنك
    Şöyle diyecektim: Astsubay Smith insan içinde konuşmaktan korkuyorduysa belki biriyle yalnızken konuşmuştur. Open Subtitles ما كنت سأقوله, إن كانت خائفة من التحدث أمام العامه, فربما كانت تتحدث بشكل خاص
    Bak, kabalık etmek istemiyorum ama seninle konuşmaktan yoruldum. Open Subtitles لا أقصد أن أكون فظاً، ولكني سئمت من التحدث معكِ
    Komutanınızla mutlaka konuşmalıyım, önemli. Open Subtitles ولا بد لي من التحدث إلى القائد الخاص ضابط ، فمن المهم.
    Affedersin, çocuğumun müstakbel annesiyle konuşmalıyım. Open Subtitles إسمح لي. ولا بد لي من التحدث لطفلي ماما ليكون.
    İmparatoriçe ile konuşmalıyım. Daha sonra oynayalım, tamam mı? Open Subtitles لا بد لي من التحدث إلى الإمبراطورة سنلعب في وقت لاحق، حسناً؟
    Annem hiç gitmediğim bir şehirde tanımadığım biriyle konuşmam hakkında beni uyarmıştı. Open Subtitles أجل، لقد حذرتني أمي من التحدث مع الغرباء - في مدينة أجنبية
    Birlikte iseler ikisiyle de konuşmam gerek. Open Subtitles إذا كانا معاً لا بد لي من التحدث إليهما معاً
    Muhtemelen ama konuşmanın bir sakıncası yok, değil mi? Open Subtitles ‏‏على الأرجح، ‏ولكن لا ضرر من التحدث عنه، صحيح؟
    Onunla konuşmanın bir yolu yok, Şeker. Open Subtitles لا فائدة من التحدث إليه، (سويت)
    Görgü tanığı ile konuşmamı engelleyecek bir durum yok özellikle o kişi annemse. Open Subtitles لايوجد شيء يمنعني من التحدث الى احد الشهود خصوصا عندما تكون امي
    Seninle konuşabilmek için yedim. Open Subtitles أنا.. أنا آكلها لكي أتمكن من التحدث معكِ أنا معجب بكِ..
    Kızınla konuşmak yerine gidip bu adamın dişlerini mi dökeceksin? Open Subtitles هل تخطط لضرب هذا الرجل في أسنانه بدلاً من التحدث لابنتك؟
    Sonra benimle konuşabilsin diye bunu yaptım. Open Subtitles وبعد ذلك صنعت هذا ليتمكن من التحدث إلي.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus