Gerçekten de ABD'de eşcinsel erkekler arasında 1980'lerde böyle bir değişim yaşandı. | TED | و في الواقع رأينا نوع من التغيير في الثمانينيات بين صفوف الشواذ جنسياً في الولايات المتحدة |
Ve bence bu öyle düzeyde bir değişim ki sizin torunlarınız ya da onların torunları sizden çok farklı bir tür olabilir. | TED | وأنا أظن أنه مع هذا الحجم من التغيير المطرد أحفادك أو أولاد أحفادك قد يكونون صنفا مختلفا تماما عنك. |
1868'den sonra Kabuki birçok değişim ve deneyselcilikle modern yeni çağa uyum sağlarken Vincent van Gogh gibi ve besteci Claude Debussy diğer sanatçılar çalışmalarının bünyesine Kabuki etkilerini katmaya başladılar. | TED | بعد عام 1868، بدأ فنانون آخرون كـ فينست فان غوخ والملحن كلاودي ديبوسي بتضمين تأثيرات الكابوكي في أعمالهم، في حين خضعت الكابوكي نفسها للكثير من التغيير والتجريب للتكيف مع العصر الحديث. |
Belki küçük bir değişimin içinde rol alabilirdim. | TED | ربما يكون هناك القليل من التغيير الذي من الممكن ان اساهم فيه |
Gelişim ve değişimin verimli döngüsünü devam ettirmek için bu yararlar kendi içerisinde sürdürebilirlik oluşturacak. | TED | هذه الفائدة في حد ذاتها سوف تخلق الاستدامة لإدامة دورة قوية من التغيير والتحسن. |
Kıtanın tamamında gelişen değişimin bir parçasıydı. | TED | لقد كان جزءًا من التغيير المتنامي في جميع أرجاء القارة. |
19. yüzyılın ortalarında, toplum bir çok büyük değişim yaşadı. | TED | في منتصف القرن التاسع عشر، دخل المجتمع خلال قدر هائل من التغيير. |
Hiç bitmeyen bu değişim döngüsüne Wegener kıta kayması adını vermişti. | Open Subtitles | إنها دورة لاتنتهي من التغيير أطلق عليها ڤيجنر الانجراف القاري |
Neredeyse yarım yüzyıllık değişim ve sosyal gelişim. | Open Subtitles | تقريباً نصف قرن من التغيير والتقدم الإجتماعي |
...ama bu da kendi içinde bir, değişim demek. | Open Subtitles | أتمنى أن أكون قادراً على تغيير نفوري من التغيير |
Bİlirsiniz değişim her zaman vardır. | TED | لكن، يوجد دائمًا القليل من التغيير. |
Bilgisayarlar entelektüel aktiviteler de iyiye gittikçe, entelektüel kapasitede daha iyi olan bilgisayarlar üretilecek. Yani bu dünyanın daha önce tanık olmadığı türde bir değişim olacak bu yüzden neyin mümkün olduğu konusunda ki | TED | كلما طورت أجهزة الكمبيوتر مستويات ذكائها كلما إستطاعوا بناء أجهزة كمبيوتر أفضل لتطوير مستويات ذكائهم لذا سيكون نوع من التغيير الذي لم يختبره العالم من قبل وسيتغير فهمك السابق عن ماهو ممكن |
BG: Ne tür bir değişim öngörüyorsunuz? | TED | برونو: أي نوع من التغيير تتوقعه؟ |
Alarma geçmek, genel sağlık haklarını sağlamak, engelleri aşmak ve gerçek bir değişim yaratmak için atılması gereken ilk adımdır. | TED | قرع ناقوس الخطر هي أول مرحلة لنشر الحقّ في الصحّة العمومية، وهي الطريقة لتضافر جهود الدعم للخروج من هذه الحالة وتحقيق نوع من التغيير معا. |
Bu fikirler Illuminati ile başlamadı veya sona ermedi— aksine, Illimunati kurulduğunda yapım aşamasında olan ve o dağıldıktan çok sonra da devam eden bir değişim dalgasını temsil eden bir topluluktu. | TED | هذه الأفكار لم تبدأ أو تنتهي مع المتنورين، إنما كانت مجتمعًا مثّل موجةً من التغيير كانت جاريةً بالفعل عند تأسيس المجموعة واستمرت لوقتٍ طويل بعد زوالها. |
Çok daha iyi bir teknoloji ortaya çıkıyor. Ve bu, tıptaki değişimin bir parçası olacak. | TED | هنالك مجموعة كاملة ذات تكنولوجيا أفضل مقبلة. و هذا جزء من التغيير في مجال الطب. |
Böyle bir değişimin herkesi nasıl etkileyeceğini. | Open Subtitles | بهذا النوع من التغيير ما يمكن أن يحدث للجميع |
Tarihte değişimin gerektiği zamanlar olmak. | Open Subtitles | هناك لحظة فى التاريخ لابد من التغيير الضروري |
İşte, şimdi tam burada böyle son derece önemli bir değişimin tam ortasındayız. | Open Subtitles | نحن نعيش من خلال واحدة من لحظات من التغيير الجيولوجي التأريخي الآن. |
değişimin birçok türü var. | Open Subtitles | حسنًا، هناك أنواع كثيرة من التغيير. |