Bu dayanıklı araçlar, Demirden ya da çelikten yapılmamıştı fakat beklenmedik biçimde yumuşak olan bir şeyden yapılmıştı: pamuktan. | TED | لم تُصنع هذه الهياكل القاسية من الحديد أو الفولاذ، إنما وعلى نحوٍ غير متوقع صُنعت من مادةٍ لينة: القطن. |
Dövülmüş Demirden yapılmış. Tek parça çemberle, perçinli çemberlerin sıraları değişir. | Open Subtitles | مصنوع من الحديد المطاوع، إنّه بصفوف مُتبادلة بحلقات صلبة وحلقات مُحكمة. |
Ne oldu? Hasta 32 yaşında; bisikletiyle demir parmaklığa girmiş. | Open Subtitles | العمر 32 سنة, قاد دراجته نحو سياج من الحديد المطروق |
Koca kanatlı demir canavar bizi, ...buraya getirdiğinde o günler geride kaldı. | Open Subtitles | حينما أتى بنا الوحش العظيم المجنح المصنوع من الحديد والصلب من السماء |
2 ton Metal ve 320 km/s hız birleşince et, kemik ve Newton kuralıyla tüm kızlar mefta olmuş. | Open Subtitles | طنان من الحديد بسرعة 200 ميل في الساعة اللحم والعظم و قوانين نيوتن القديمة لقد ماتوا هباءً |
Orada 50.000 ton çelik ve beton olmalı. Bu işe yarar mı? | Open Subtitles | هناك أكثر من 50 ألف طن من الحديد والأسمنت، ربما ينجح ذلك؟ |
Peki ya kapı tamamen Demirden olsaydı? | TED | لكن ماذا لو كان الباب مصنوعاً من الحديد الصلب؟ |
Artık elimizle hendekler kazmıyor, Demirden aletler dövmüyor, defterlerle muhasebe hesapları tutmuyoruz. | TED | لم نعد نحفر القنوات باليد، إنما بأدوات مصنوعة من الحديد المطروق أو نقوم بضبط الحسابات باستخدام دفاتر حقيقية. |
Alınan mücevherler dökme Demirden taklitleri ile değiştirildiler. | TED | وقد أعطوا حينها بديل لتلك المجوهرات مصنوع من الحديد المصبوب |
Üzerine Demirden yapılmış birşeyler giysen iyi olur zira seni bir daha ki görüşümde ayakkabımı kıçına sokacağım. | Open Subtitles | من الأفضل أن ترتدي سراويل قصيرة من الحديد الصلب لأني حين أراك في المرة القادمة فسأوسعك ضرباً |
Edgar Brandt'in Demirden dövülmüş duvar aynası ve konsol masası. | Open Subtitles | مرآة حائط من الحديد المثقول ,مع منضدة لحملها ملك لأدجار براندت |
Gelip biraz demir alabilir miyim?" | TED | هل يمكنني ان احضر اليكم لكي اخذ قليلاً من الحديد |
Minerallerden eser miktarda demir, bakır, çinko ve sodyum da beyin sağlığı ve erken bilişsel gelişim için temel niteliğindedir. | TED | إن الكميات الضئيلة من الحديد والمعادن والنحاس والزنك والصوديوم مهمة أيضا لصحة الدماغ وبداية التطور المعرفي. |
Problem ise bütün ilginç şeyler fizik çekirdeğinde oluyor ve çekirdek de binlerce kilometre demir, karbon ve silikonun arkasında gizli. | TED | المشكلة هي كل الفيزياء المثيرة تحدث في النواة و النواه مختبأة حول آلاف الكيلومترات. من الحديد و الكربون و السيلكون |
demir ayakkabılar giyip, insanların suratlarının üzerinde yürürmüş. | Open Subtitles | لقد كان متكبراً للغاية و كان يرتدى حذاءاً من الحديد يسير به فوق وجوه الناس |
Yaklaşık 300 kilometre hızla çarpan iki tonluk Metal yığınından sonra et ve kemikleri Newton yasalarına uymuş ve hepsi ölmüşler. | Open Subtitles | طنان من الحديد بسرعة 200 ميل في الساعة اللحم والعظم و قوانين نيوتن القديمة لقد ماتوا هباءً |
Eğer 90 tonluk bir Metal yiğinini ucurabiliyorsam, | Open Subtitles | بامكاني جعل 200,000 باوند من الحديد يطير |
Metal çubuklarla şiddetle dövüldü. | TED | ضربت بشدة بواسطة قضبان من الحديد. |
Sinyali engellemek için en azından 1.8 metre kalınlığında katı çelik gerekir. | Open Subtitles | يجب أن تكون فى منطقة محاطة بست طبقات من الحديد لمنع الارسال |
Bu model, çok yeni bir tip, ...üç inç kalınlığında çok sağlam bir çelik. | Open Subtitles | هذا النموذج هو أحدث نوع عدل من الحديد الصلب اسمك بثلاث بوصات |
Yalnızca çelik ve beton ayaktaydı. | Open Subtitles | فقط ما بنى من الحديد والخرسانة ظل قائماً |