| Yetkililer, hapisten kaçtığı için almış olduğu cezanın üzerine ekleme yapılacağını duyurdu. | Open Subtitles | بسبب محاولة الهروب من السجن ، بيك يَجِبُ أَنْ يَخْدمَ وقتاً إضافياً |
| Ya da diyelim ki hapisten yeni çıkmışsın adam öldürmekten girmiştin... | Open Subtitles | أو لنقل إنك خرجت من السجن للتو، بتهمة قتل بدون عمد، |
| Bekar bir kadın bir herifle tanışır... ve adam, hapisten yeni çıktığını söyler. | Open Subtitles | إمراءة غير متزوجة تقابل فتي وهو يخبرها أنه قد خرج لتوه من السجن |
| Tüm sadık dinleyicilerimden onu hapishaneden çıkartmak için ellerinden geleni yapmalarını istiyorum. | Open Subtitles | أريد من كل مستمع نبيل أن يفعل ما بوسعه لإخراجه من السجن |
| Yaratıcı yazarlık, hayalinizde, hapishaneden uzaklaşmak için harika bir yoldur. | Open Subtitles | الكتابة الابداعية هي طريقة رائعة للهرب من السجن في مخيلاتكم |
| Ne zaman birine manastırdan bahsetsem, hapisten çıkmış muamelesi görüyorum. | Open Subtitles | كلما أخبرت أحداً أين كنت، يتصرفون وأنني خارجة من السجن. |
| Sen ve Calum buradan uzakta olacaksınız. Annem de hapisten çıkmış olacak. | Open Subtitles | أنت و أخي تخرجون من هنا ، و أمّنا تخرج من السجن |
| - Noel'in iyi geçti mi? - Koç beni hapisten çıkardı. | Open Subtitles | ـ هل أمضيت عيداً سعيداً ـ لقد أخرجنى المدرب من السجن |
| Şirketi zor duruma soktun, hapisten kaçtın ve hepimizin senin öldüğünü düşünmemizi sağladın. | Open Subtitles | لكنك خاطرت بعملنا جميعاً و هربت من السجن, ثم تجعلنا نظن أنك متّ؟ |
| Oğluna babasını hapisten çıkartabileceğini Söyledin ve oğlunun kalbini kırdın. | Open Subtitles | أنت أخبرت ابنه بأنك قادر على إخراجه من السجن .. |
| hapisten yeni çıkmış, temizleme işinde çalışan biri için güzel bir ev. | Open Subtitles | ثقوب جيدة بالنسبة لرجل خرج مؤخراً من السجن ويعمل في واجب داخلي |
| Oğlum o hayvanı hapisten kurtarmak için anahtarlarımı yürütmüş yani. | Open Subtitles | أي أنّ ابني سرق مفاتيحي ليخرج ذلك الحيوان من السجن |
| Beni hapisten neden çıkardığını ne istediğini ya da kim olduğunu bilmiyorum... | Open Subtitles | لا أعرف لمَ أخرجتَني من السجن أو ماذا تريد أو من تكون |
| Bay Ford, Maggie hapisten çıkmasına nasıl yardım ettiğinizi söyledi. | Open Subtitles | فورد, ماغي أخبرتني الجهد الذي بذلته في إخراجها من السجن. |
| Kardeşim geçen sefer hapisten çıktığında ne yaptı biliyor musun? | Open Subtitles | أتدرين ماذا فعل شقيقي عندما خرج من السجن بآخر مرّة؟ |
| hapishaneden çıkmak iyi gelmişti, ama küçük bir sorun vardı. | Open Subtitles | شعرت بارتياح عارم لخروجي من السجن كانت هناك مشكلة وحيدة |
| Çünkü o askini hapishaneden asla cikamayacak bir adama vermeyi secmisti. | Open Subtitles | لأنها اختارت أن تعطي حبها لرجل لن يخرج أبداً من السجن. |
| Görünen o ki, Serena Ben'in hapishaneden çıkma kartını bulmuş olabilir. | Open Subtitles | يبدو أن سيرينا وجدت بطاقة لخروج من السجن من اجل بين |
| cezaevinden çıktığımda içimden bir ses dedi ki: "Geri dön. | TED | عندما خرجتُ من السجن كان هنالك صوت بداخلي ينادي: "ارجعي. |
| Prison Break Çeviri: LaptoniC | Open Subtitles | للدخول إلى عالم التلفزيون من خلال الدراما المثيرة الجديدة *برزن بريك* *الهروب من السجن* |
| Parmaklıkları ve duvarları olmayan ne tür bir Hapishane burası? | Open Subtitles | أين نوع من السجن ليس لديه قضبان أو جدران ؟ |
| Peki bu ülkede Bayan Helm, mahkemede yalancı tanıklık yapmanın cezasının çok ağır hapis cezası olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | و هل أنت مدركة مسز هيلم أن عقوبة شهادة الزور فى هذا البلد هى مدة ثقيلة من السجن ؟ |
| hapiste ötekilerle birlikte. | Open Subtitles | هو ملقى مع بقية اجزاء جثته هناك بالقرب من السجن |
| - Kaçıştan hemen sonra, Hapishanenin dört bir yanını sardılar. - Kahretsin! | Open Subtitles | لقد انتشروا هناك فور هروب بورتر من السجن,تبا |