Oğlunun çalınan atları bize söylememesi çok garip. | Open Subtitles | أنه من الغريب أن أبنك لم يبلغ عن سرقة الخيول |
Bekâr birinin evli bir çiftle takılması biraz garip aslında. | Open Subtitles | من الغريب أن يتسكع رجل أعزب مع زوجين متزوجين |
Ah, evet. Ve bence, benden gelecek hakkında konuşmamı istemek biraz tuhaf, çünkü saçlarım beyaz, yani benim gelecek hakkında konuşmam biraz aptalca olur. | TED | أوه، حسناً. وإحساسي هو أنه من الغريب أن تطلبوا مني الحديث عن المستقبل، لأن شعري مليئ بالشيب. ولذلك، من السخافة أن أتحدث عن المستقبل. |
Yetişkinlerin istedikleri şeyleri yapamamaları gerçekten de çok tuhaf. | Open Subtitles | انه من الغريب أن يكون الراشدون غير مستقرين في قرارتهم |
Baba, kız arkadaşının hala üniversitede olması garip değil mi? | Open Subtitles | أبي، ألا تظن أنه من الغريب أن صديقتك ما زالت تذهب للجامعة؟ |
Alison'ın annesinin ikizi olduğunu bilmiyor olması tuhaf. | Open Subtitles | إنه من الغريب أن آليسون لم تكن تعرف أن أمها لديها توأم |
Kodcu olmamana rağmen kodluyor olman tuhaf değil mi? | Open Subtitles | من الغريب أن بإمكانكِ برمجة كود وأنتِ لستِ ببرمجة، أليس كذلك؟ |
Biliyorsun çoğu insana eski sevgilinle arkadaş olmak garip gelir. | Open Subtitles | اعتقد, تعلمين كأغلب الناس انه من الغريب أن تكون مع صديقك السابق |
Birinin eşyalarımı karıştırması çok garip. | Open Subtitles | من الغريب أن يقوموا بتفتيش أمتعتي كما فعلوا |
Bu kuşun muhtemelen bizden fazla yaşayacağını düşünmek çok garip. | Open Subtitles | من الغريب أن ذلك الطير سيُعَمِّر أكثر منا |
Onu yaşadığı zamandan daha çok dinlememiz çok garip. | Open Subtitles | من الغريب أن نستمع إليها الآن أكثر من السابق |
Şenlik gecesinde neler olduğunu ikimizin de hatırlayamaması sence de biraz garip değil mi? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنه من الغريب أن لا أحد مننا يتذكر ما حدث في تلك الليلة في الحفل؟ |
Evet ama, burada çalışan herkesin birdenbire milyoner olması biraz garip olur. - Değil mi? | Open Subtitles | سيكون من الغريب أن يصبح جميع العاملين مليونيرية، أليس كذلك؟ |
Hayır, sadece bir öğrencinin okula taksiyle gelmesi biraz garip geliyor bana. | Open Subtitles | كلا , من الغريب أن تأتي طالبة في الإبتدائية إلى المدرسة في سيارة أجرة |
Yani birinin parmak izlerinin bir başkasının intihar notunda bulunması bana biraz tuhaf geldi. | Open Subtitles | لذا، أجد أنّه من الغريب أن أجد بصمات شخص آخر على رسالة إنتحار رجل آخر |
Seni tanımadığım için sadece evine gitmek de biraz tuhaf geliyor. | Open Subtitles | الأمر أني لا أعرفك و من الغريب أن أذهب مباشرةً إلى منزلك |
Sorması biraz tuhaf oldu, biliyorsun kızları eve atıyorsa kendim görmek isterim. | Open Subtitles | أعلم بأنه من الغريب أن اطلب هذا، لكن أردت بأن أرى بنفسي، ماإذاكانيقابلفتياتهناك. |
Aniden bir şeyin parçası olmamak çok tuhaf geliyor. | Open Subtitles | من الغريب أن تحس فجأة أنك لا تنتمي إلى أي مكان. |
Yeniden eve dönmek ve onun burada olmadığını düşünmek çok tuhaf. | Open Subtitles | انه من الغريب أن تعود إلى الوطن وحينما تفكر بأنه ليس هنا |
Meşhur bir baban olması garip olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه من الغريب أن يكون لديك أبا مشهورا |
Sizce de bu ikisinin bu kadar yakın olması garip değil mi? | Open Subtitles | الا يظن أحد آخر أنه من الغريب أن هذان الإثنان أصبحا رفيقين ؟ |
Bu yolculuğun beni buraya getirmiş olması tuhaf. | Open Subtitles | من الغريب أن تقودنى هذة الرحلة إلى هنا . |
Bence senin sayıyor olman tuhaf. | Open Subtitles | أعتقد بأنه من الغريب أن تحسبي. |
Bir kadın olarak bu işe sahip olmak garip geliyor mu? | Open Subtitles | أليس من الغريب أن هذا عملك في حين أنك فتاة؟ |