Evet. Fakat bu ona yeteri kadar güç ve güven veriyordu. | Open Subtitles | نعم, و لكن هذه تعطيه ما يكفي من القوة و الآمان |
Bir bıçağı var. Gerekli minimum güç. Beni anlıyor musun? | Open Subtitles | لديه سكيناً , الحد الأدني من القوة الضرورية أتفهمني ؟ |
Bütün o klonları kontrol etmek çok büyük bir fiziksel güç gerektirmeli. | Open Subtitles | التحكم في كل هذه النسخ لابد أن يستهلك كمية هائلة من القوة |
Ekibimin yaptığı işin etkili olduğunu bilsem de tepkilerin eşit derecede güçlü olmasını beklemiyordum. | TED | وبينما كنت أعلم أن الجهد الذي قام به فريقي كان جبارًا، لم أكن أتوقع أن يكون رد الفعل بنفس القدر من القوة. |
Tek bir Göksel Varlık'ın böyle bir girişime yetecek gücü yoktur. | Open Subtitles | السماوية واحدة لا تملك ما يكفي من القوة لمثل هذه المؤسسة. |
Çok fazla verimiz var, bu yüzden de çok fazla güce sahibiz. | TED | إننا نملك الكثير من البيانات ، لذا فلدينا الكثير من القوة والسلطة. |
Bir tekel dükkanı soymak için böyle bir ateş gücüne ihtiyacın yoktur. | Open Subtitles | لا، أنتِ لا تحتاجي ذلك النوع من القوة النارية لسرقة محل كحول. |
Bazen keşke süper kuvvet yerine süper duyma gücün olsaymış diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أتعلم أحيانا أود لو كان لديك سمع خارق بدل من القوة الجسدية |
Öyle bir güç arazide Lucy için çok değerli olurdu. | Open Subtitles | سيفيد هذا النوع من القوة لوسى فى الميدان حيث نحتاجها |
Aynı zamanda, tamamen dolu olan ambulans 4170 kg ağırlığındadır bunun için maksimum 44,498 newtonluk güç kullanman gerek. | Open Subtitles | وسيارة الإسعاف الممتلئة تزن حوالي 9200 باوند مما يعني أنَّ عليكِ إستعمال حد أقصى من القوة يساوي 44498 نيوتن.. |
♫ Dum da ta da dum ♫ ♫ Dum da ta da dum ♫ ♫ Da ta da da ♫ İşte bu büyük bir güç. | TED | ♫ دوم دا تا دا دوم ♫ ♫ دوم دا تا دا دوم ♫ ♫ دا تا دا دا ♫ هناك الكثير من القوة. |
Bir güç yolculuğunda başınıza gelecek olanlar bundan ibaret olur. | TED | هذا بالفعل ما يحدث عندما تكون خلف المزيد من القوة فقط لا غير. |
Pekala, bu hepiniz için +1 sosyal dayanıklılık demek. Yani, artık arkadaşlarınızdan, komşularınızdan, ailenizden, içinde bulunduğunuz topluluktan daha fazla güç alıyorsunuz. | TED | حسناً، جميعكم لديكم مرونة اجتماعية إضافية واحدة مما يعني أنك اكتسبت مزيداً من القوة من أصدقائك جيرانك، عائلتك، مجتمعك |
Gözbebeklerim büyür. Bana bir güç geldiğini hissederim. | TED | لكانت عيني تتسعان. لكنتُ أشعر بموجة من القوة. |
Bir gün bu teknolojiler o kadar güçlü olacak ki beynimizi bozup yeniden yaparak kendimizi daha iyi tanımak için bu teknolojileri kullanacağız. | TED | وبالتدريج تلك التكنولوجيا ستبلغ من القوة ما يساعدنا في فهم انفسنا بتفكيك و تركيب المخ البشري ذاته. |
Aynı zamanda, ışın enerjisi Dünya'ya zarar verecek kadar güçlü olabilir demek. | Open Subtitles | و مع ذلك، فهذا يعني.. أن طاقة الأشعة ستكون من القوة بحيث تؤذي الأرض |
Bu geminin çok fazla ateş gücü var... ama onu bu şekilde almadık. | Open Subtitles | هذه السفينة لديها الكثير من القوة النارية ولكن هذا ليس السبب في سرقتها |
Fakat biz bu dengesizliği birlik hâlinde sesimizi çıkararak ve güce karşı gerçekleri konuşarak yeniden şekillendirebiliriz. | TED | لكننا نغّير خلل التوازن هذا بالمجاهرة بمناهضتنا له بصوت واحد وخلق أماكن لقول الحق بالرغم من القوة. |
Bu işleri telafi etmenin bir yolu sağlık çalışanlarını resmi iş gücüne kazandırmakla olur. | TED | أحد السبل للتعويض عن خسارة فرص العمل هي جعل العاملين في الخدمات الطبية المجتمعية جزء من القوة العاملة |
Ancak hiçbir kaba kuvvet size Pantheon'un kubbesini veremez, ne 2.000 yıl önce, ne de bugün. | TED | ولكن أي قدر من القوة الغاشمة تمكنك من بناء قبة البانثيون، قبل 2000 سنة، ولا اليوم. |
Tüm bu vatandaşlar birleşerek bir ağ oluşturuyorlar. güç birliklerinden oluşan bir takım ada. Bu da bize parçalanmışlığı ve güç tekellerini aşma gücünü veriyor. | TED | كل أولئك المواطنين، الموحدون، قد شكلوا شبكة، أرخبيلا من القوة الذي سيمكننا من تجاوز الخلل واحتكار السلطة. |
Daha çok altınımız, daha çok gücümüz, herşeyimiz. | Open Subtitles | سوف نحصل على المزيد من الذهب و المزيد من القوة ، المزيد من كل شئ |
İki: İç kısım çekim gücünün daha fazla olması için içe kıvrıktır. Bu da daha fazla güç demektir. | TED | ثانياً : منتصف قوس متجه نحو الداخل لعزم أكبر حين شد وتر السهم مما يعني المزيد من القوة و العزم |
Patlama o kadar güçlüdür ki demirin bir kısmı füzyona girerek daha ağır elementler oluşur. | Open Subtitles | الإنفجار من القوة بحيث يجبر بعض الحديد على الأندماج مشكلاً ذرات أثقل |
Robotlar yakında fabrikaları terk edecekler ve dünyamızın bir parçası olucaklar, iş gücümüzün bir parçası olacaklar. | TED | وقريباً لن تعود الروبوتات مقتصرةً على المعامل فقط، بل ستصبخ جزءاً من عالمنا. ستصبح جزءاً من القوة العاملة. |