Bedenimizde yalnız Hayatımızda yalnız tıpkı bir tünel gibi, paylaşmak imkansız. | Open Subtitles | وحيدون بأجسامنا .. وحيدونبحياتنا. التي هي مثل النفق الذي من المحال مشاركته. |
Videoda konuştuğu kişinin Toby olmasına imkân yok. | Open Subtitles | من المحال أن يكون هو الشخص الذي تتحدث اليه في الفيديو |
Bu akşam orayı hedef seçmesinin imkanı yok, değil mi? | Open Subtitles | أعني من المحال أن يسطوا في تلك المنطقة الليلة,أليس كذالك؟ |
Bu kalabalığı yarıp geçmemizin imkânı yok. | Open Subtitles | من المحال أن تستطيع إيصالها خلال ذلك الإزدحام |
12 yeni kabul edilmiş hasta bana kaldı ve bugün palyaço olmama imkan yok! | Open Subtitles | تمّ تسليمي 12 حالة جديدة للتوّ، لذا، من المحال أن أتمكن من أن أكون مهرّجة الأطفال اليوم |
- Gece boyunca sürmüş olması mümkün değil. | Open Subtitles | من المحال يمكنه قطع هذه .المسافة خلال الليل |
Senin için endişelendiğime inanman bu kadar mı imkânsız? | Open Subtitles | إنك تجد أن من المحال أن تصدق لكنى أهتم بما قد حدث لك |
Kafatasını açıp onunla yüz yüze geldiğimde tümörle yani yaşayan şeyle çıkarmak neredeyse imkansız olacak. | Open Subtitles | لذا، عندما أفتح تلك الجمجمة وأواجهه ذلك الورم، ذلك الكائن الحي سيكون من المحال إزالته |
"O tetiği kendi başına çekmiş olması imkansız." | Open Subtitles | من المحال أنه أمكنه رفع ذلك المقبض بنفسه |
Sebep ne olursa olsun buraya dönmesini imkansız hale getirdik, o yüzden muhtemelen kızgın. | Open Subtitles | أياً كان السبب، فقد جعلنا من المحال عليه العودة للموقع لذا، فهو غاضب غالباً |
Şuna baksana? Ha? Beni terk etmesine imkân yok. | Open Subtitles | إنظرْ إلى ذلك من المحال أن تَتْركُني |
Bu tarz bir şey için hazır olmama imkân yok. | Open Subtitles | من المحال أن أكون مستعداً لشيئ كهذا |
Arabada bir şey unutmuş olmamıza imkân yok, tamam mı? | Open Subtitles | من المحال أني تركت شيئاً في السيارة؟ |
Sadece şaka yapıyorum, çünkü elbette ki, sigaranın su altında yanmasının imkanı yok. | Open Subtitles | ،أنا أمزح بالطبع لأنه من المحال أن تظل شعلة السيغارة تحت الماء |
Sırrımızı tahmin etmelerinin imkanı yok. Tek yapmamız gereken sıradan bir aile gibi davranmak. | Open Subtitles | من المحال أن يخمنوا سرنا، كل ما علينا فعله هو التصرف كأننا عائلة عادية |
Eğer telefon çaldığında yatağın diğer tarafındaysam yetişmemin imkanı yok. | Open Subtitles | لو رن الهاتف وأنا بالجهة الأخرى من السرير فلن أستطيع الوصول إليه، من المحال |
- İşlemediğim bir suçtan ötürü hapse girmeyi kabul etmemin imkânı yok. | Open Subtitles | من المحال ان اقبل بالسجن لجريمة لم اقبلها |
Nasıl oldu bilmiyorum ama yaşayabilmesinin imkânı yoktu. | Open Subtitles | -ولكنه كان من المحال أن ينجو بهذا الحال، محال -ولكنه نجى |
Bu güzelim gökdelenin erkeklerin aşk yapma organlarıyla karıştırılmasına imkan yok. | Open Subtitles | من المحال أن يشبه هذا البرج العظيم عضو الرجل الذكورى |
Bu kaçığın, kızının mektup arkadaşı olmasına imkan yok diye kendi kendine düşündü. | Open Subtitles | أعتقدت أنه من المحال أن يكون هذا المغفل صديق إبنتها بالمراسلة |
Balistik sonucunun bu kadar çabuk çıkmış olması mümkün değil. | Open Subtitles | من المحال أن يأتي تقرير المقذوفات سريعاً |
Şu an, yersiz konuşmak istemem ama Julie Frick ve Charlie Frack'in bunu tek başına planlaması mümkün değil. | Open Subtitles | والآن , لا اريد التحدث بشكل غير لائق ولكن من المحال ان كلاهما قد فعلا ذلك |
Bu kadın çok güzel, ve sadece benimle yatması imkânsız. | Open Subtitles | فتلك المرأة جميلة للغاية و من المحال أنها تضاجعني أنا و حسب |
Hayatta olabilme ihtimali yok. Ölmüş olmalıydım. | Open Subtitles | من المحال أنه كان لي لأنجو من ذلك , يفترض أن أكون ميتاً |