Başka zeki yaşam formlarının mümkün olup olmadığını ya da onların Etrafındaki dünyayı nasıl algıladıklarını kim bilebilir? | TED | فمن يدري ما هي أشكال الحياة الذكية الأخرى الممكنة، أو كيف تتعامل مع العالم من حولها. |
Önemli olan bomba değil, Etrafındaki havadaki basınçtır. | Open Subtitles | ليس الحجم المهم، بل إنضغاطية الهواء من حولها |
Biz çevresinden dolaşacağız, içinden geçmeyeceğiz. | Open Subtitles | سنذهب من حولها , وليس من خلالها |
Biz çevresinden dolaşacağız, içinden geçmeyeceğiz. | Open Subtitles | سنذهب من حولها , وليس من خلالها |
Kampı onun etrafında kurdular ama meşe ağacına dokunmadılar. | Open Subtitles | لقد أقاموا المعسكر من حولها ولم يجتثّوها توقيرًا لها. |
Savunma sirk hâline getirdi. | Open Subtitles | الدفاع هو من حولها لذلك. |
Arabalarımızın, etraflarındaki her şeyi inanılmaz bir şekilde görmelerine ve sürüşle ilgili tüm kararları vermelerine olanak sağlayan sensörleri var. | TED | سيارات تحوي مجسات تمكنها بصورة سحرية ان ترى كل شيء من حولها وتتخذ القرارات في كل منحى من مناحي القيادة |
Gördüğümüz şey ise karadeliğin, galaksinin Etrafındaki malzemelerden beslenmesiydi. | Open Subtitles | وما نلحظه هو أن الثقوب السوداء في تلك المجرات تلتهم المواد من حولها |
Kendisi sıra dışı görünsün diye Etrafındaki herkesin sıradan olmasını istiyor. | Open Subtitles | فهي تريد كل من حولها أن يكونوا عاديين ليكون بمقدورها أن تصبح استثنائية. |
Mütevazı bir köylü aileden gelen, doğuştan beri cadı olan gücü ve insaniyeti, kendisini Etrafındaki herkesten ayıran biri. | Open Subtitles | من جنس وضيع متخلف، لقد كانت ساحرة منذ ولادتها، قوتها وطبيعتها البشرية تميزها عن من حولها. |
Ya da gördüğün şu şampuanı düşün, insan böyle güzel saçlara sahip olunca, sevilen ve Etrafındaki insanlar tarafından takdir gören biri olur. | Open Subtitles | أو التفكير في كل هذا الشامبو الذي شهد، حيث كان الشخص لديه الآن شعر جميل وأحب ذلك، وموضع تقدير من قبل الناس من حولها. |
Bu sabitler asla değişmedi, ...onların etrafında her şey olduğunda bile. | Open Subtitles | هذه الثوابت لا تتغير أبدا حتى عندما يكون كل شيء آخر من حولها يتغير |
Tüm dünya onun etrafında ışık saçarken mutsuz olmak için nedenler arar. | Open Subtitles | إنها تعثر علي أسباب كي تجعلكحزين... والعلم بأسره يُشرق من حولها. |
Savunma sirk hâline getirdi. | Open Subtitles | الدفاع هو من حولها لذلك. |
Bir gün gelecek ellerini etraflarındaki dünyayı değiştirmek için kullanacaklar. | Open Subtitles | وتصنع الأدوات في يوم ما لتغير بها العالم من حولها |
Sonunda bu bakterileri gerçek hayatta, eş zamanlı ve mikro ölçülerinde görebilmek, etraflarındaki dünyayla iletişimlerini öğrenmek benim için inanılmaz derecede heyecan verici. | TED | إنها مبهجة لي بشكل لا يصدق أننا نستطيع أخيراً أن نرى هذه البكتريا في الحياة الواقعية، في الوقت الواقعي، على نطاقها الصغير، ونتعلم كيف تتفاعل مع العالم من حولها. |