"من خلاله" - Traduction Arabe en Turc

    • içinden
        
    Ben sadece alanda manevra yapmaktan bahsediyorum, içinden geçmeyi değil. Open Subtitles أنا أتحدث عن المناورة ضمن الحقل لا العبور من خلاله
    Ben sadece alanda manevra yapmaktan bahsediyorum, içinden geçmeyi değil. Open Subtitles أنا أتحدث عن المناورة ضمن الحقل لا العبور من خلاله
    Belki de etkisini arttırmak için içinden elektrik akımı geçiriyordur. Open Subtitles ربما مررت من خلاله تيار كهربائي كي تزيد من فعاليته
    Tek şansı kaskatı kesilip kalmak ve çekirgenin bakışlarının içinden geçip gitmesini ummak. Open Subtitles وأفضل فرصه هى فى البقاء ثابتاً وأن يثق بأن الصرصار ينظر من خلاله
    Fareler bu ışıktan nefret eder ve kaçmaya ve resimde okla işaretli deliği bulmaya çalışır. Deliğin altında içinden rahatlıkla kaçabilecekleri bir tüp vardır. TED والفئران تكره ذلك وتحاول الهرب، والعثور على الحفرة المشار إليها بالسهم، حيث يوجد أنبوب في الأسفل يمكنها الهرب من خلاله والاسترخاء في الحفرة المظلمة.
    "Hatırla, bir Jedi içinden geçen gücü hissedebilir." Open Subtitles تذكر, الجيدى يمكن أَن يشعر بالقوة تتدفق من خلاله
    Şampiyonların prezervatifi, bir ve tek. Bu şeyin içinden hiçbir şey geçmiyor. Open Subtitles واقي الابطال الوحيد الذي لا ينفذ شيء من خلاله
    Bu şeyin içinden hiçbir şey geçmiyor. Buna ne dersin? Bir güvenlik açık büfesi. Open Subtitles واقي الابطال الوحيد الذي لا ينفذ شيء من خلاله
    Tabancaya sarılı şalın üzerinde, içinden ateş edildiğinin izleri vardı. Open Subtitles وكذلك الأيشارب الملفوف به المسدس يبين ان الطلقة عبرت من خلاله
    Kapıdan çıkmadı, Bay Dinsmore, kapının içinden geçti. Open Subtitles إنها لم تخرج من الباب سيد دينسمور لقد خرجت من خلاله
    Onu bulursam, içinden geçebilirim, ve geçersem, oyun sona erir. Open Subtitles وإذا وجدته أستطيع الخروج من خلاله وإذا فعلت ذلك تنتهي اللعبة
    Ama duvarın bataklığımın etrafından geçmesi gerekir, içinden değil. Open Subtitles حسناً , هذا صحيح , لكن من المفترض أن يُحيط هذا السور بمستنقعي ، لا أن يمر من خلاله
    "Gördüğün her şey, içinden baktığın camın rengine göre değişir." derdi. Open Subtitles كل شيء يتغير حسب لون الزجاج الذي تراه من خلاله
    Belki duvarların içinden geçmeni sağlayan bir şeyden? Open Subtitles ربما من شيئاً تستطيع من خلاله أن تسير خلال الحوائط؟
    İçinden ışık geçen geometrik bir cisim gibi. Open Subtitles مثل شكلٍ هندسي عندما تعبر من خلاله الأضواء
    O kadar dardı ki, içinden tek bir kişi sıkışarak ancak geçebiliyordu. Open Subtitles كان ضيق جداً حيث يستطيع المرء بالكاد المرور من خلاله
    İçinden bir kurşun geçtiği düşünülürse, gayet iyi. Open Subtitles انه بخير بالرغم من ان رصاصة عبرت من خلاله
    Onlar diğer tarafını görebiliyorsam içinden geçebilirim sanır. Open Subtitles يظن أنه سيعبر من خلاله فكرة العبور من خلاله ليست خطوة ذكية منهم ، أليس كذلك؟
    Bir çerçeve gördüklerinde içinden geçmenin tehlikeli olduğunu fark edeceklerini ve bunun anne kuştan yavrusuna geçecek bir tür içgüdü olacağını. Open Subtitles إنها نوعاً من الغريزة تنتقل من الأم إلى فرخها أنهم يدركون أنهم عندما يرون الإطار يعني ذلك أنه من الخطر المرور من خلاله
    Öte yandan, içinden geçebileceğimiz yeni bir kapımız olacak Ulusal Sergi Salonu'na açılan. Open Subtitles ...لكن مع ذلك، سيكون هنالك باب جديد ندخل من خلاله في المعرض الوطني

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus