Fakat en önemlisi, örgütleme yetenekleri sayesinde topluluğa kendini sevdirmişti, çünkü topluluğu ve özellikle kadınları, ihtiyaç duyulan her şeye çözüm bulmak için örgütledi. | TED | و لكن الأهم، كانت محبوبة من المجتمع بسبب مهارات تنظيمها، لأنها نظمت المجتمع، وعلى وجه التحديد النساء، لإيجاد الحلول إلى أي شيء كان مطلوبًا. |
Bu mesleki eğitim programı geçim becerileri ve bununla birlikle ekonomik özgüven için önemli fırsatlar sundu. | TED | برنامج التدريب المهني يقدم مهارات لكسب العيش، ومعهم، فرص هامة من أجل الاعتماد على الذات اقتصاديًا. |
Kız arkadaşı, işi , parası , hobisi, yeteneği olmayan birinin. | Open Subtitles | شخص ما بدون حبيبة, بدون عمل بدون هوايات, بدون مهارات خاصّة |
İki kişiyi idare etmek yetenek ister. - İki kişiyi idare etmiyorum. | Open Subtitles | ــ لديك مهارات تقسيم الأوقات بينهما ــ لا ليست لديّ تلك الميزة |
Ne kadar yetenekli olduğumuz ve başkalarına kıyasla yetilerimizin düzeyinin farkında olmak öz saygıdan çok daha fazlasıyla ilgili. | TED | معرفة إلى أي مدي نحن مؤهلون وكيف تتجمع مهاراتنا ضد مهارات الآخرين هو أكثر من زيادة في احترام الذات. |
Ayrıca sıradışı yetenekler kullanıyorlar sıradışı durumlarla başedebilmek için günlük hayatta. | TED | أيضاً يستخدمون مهارات استثنائية للتعامل مع الحالات الإستثنائية في حياتهم اليومية |
Dişilerin gözetimi altında yaklaşma, saldırı ve dövüş yeteneklerini geliştirecek. | Open Subtitles | تحت عين الأنثى الحارسة يمكنها ممارسة مهارات المطاردة والانقضاض والقتال |
- yeteneğin olduğu için şanslısın. - Bir de bana baksana. | Open Subtitles | انتي محظوظة لانه لدك مهارات طبيعيه ليس مثلي |
Sekiz tanenin en küçüğü olarak birkaç hayatta kalma becerisi edindim. | TED | والآن، كوني الصغرى لثمانية، تعلمت بعض مهارات النجاة. |
Başka yeteneklerim de var. Bir çiftlikte çalışabilirim. | Open Subtitles | لقد أكتسبت مهارات أخرى أستطيع الذهاب للعمل فى المزرعة |
Kurtulmayı başaranlar içinse anne ve babalarının becerilerini öğrenebilecekleri yepyeni bir macera başlıyor. | Open Subtitles | بالنسبة للطيور الصغيرة ،التي تنجح باجتياز الفقمات هناك تحدّيات جديدة تعلّم مهارات آبائهم |
Hayat ya da koçlukla ilgili yeteneklerin olmadan hayat koçu olamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تصبح مدرب حياة دون حياة أو مهارات تدريب. |
Şunu hatırlamak da fayda var, hackerlık yetenekleri geliştiğinde, henüz ahlaki gelişimleri tamamlanmamıştı. | TED | و تذكروا، أنهم عندما طوروا مهارات القرصنة لديهم لم تكن توجهاتهم الأخلاقية تطورت بعد. |
ki bu yetenekler birlik, planlama ve pasif direniş disiplinini koruma yetenekleri. | TED | يعني مهارات الوحدة ، التخطيط ، و المحافظة على الإنضباط اللاعنيف. |
Sonra da öz farkındalık veya empati arttırma becerileri hakkında konuşurken yaptığımız bir tür esas uygulama yaparız. | TED | ثم لدينا نوع ما من الممارسة الأساسية التي نقوم به سواء كنا نتحدث عن الوعي الذاتي أو مهارات بناء التعاطف. |
Parçalar birleşmeye başladığında anlarsınız ki bir sistemin, öyle davranmak ve görünmek için bazı becerileri vardır. | TED | الآن نظاما، ومع ذلك، عندما تبدأ الأمور معا، كنت أدرك أنها مهارات معينة للعمل والبحث بهذه الطريقة. |
Sende aradığım bu, Ted. Doğru ve kritik düşünme yeteneği. | Open Subtitles | هذا ما أبحث عنه يا تيد مهارات التفكير الحرج الجيدة |
Yanıtın çoğu, dil engellerini aşmak için olan tercümanların yeteneği ve eğitiminde yatmaktadır. | TED | جزء كبير من الإجابة يتمثل في مهارات وتدريب المترجمين الفوريين للتغلب على الحواجز اللغوية. |
Evet iş gücümüzün özel yeteneğe ihtiyacı var ama bu yetenek, titiz ve resmi eğitimi geçmişte olduğundan çok daha az gerektiriyor. | TED | أجل، قوانا العاملة تحتاج مهارات متخصصة. لكن، هذه المهارات لا تحتاج إلى تعليم صارم ورسمي أكثر مما احتاجته في الماضي. |
Bu gece hücum hattında oynayacak birkaç yeni ve yetenekli oyuncumuz var. | Open Subtitles | ها قد وصلنا إلى بعض المهارات الجديدة الليلة سنرى مهارات خط الهجوم. |
Basit ayrıntılar üzerine henüz tam konuşmadık ama hepimizin farklı yeteneklerini getirdiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لم نصل لقرار حتميّ بهذا الخصوص ولكنّ اعتقد بأنّ كلّنا لدينا مهارات مختلفة |
Bu haksızlık usta yeteneğin ve hızlı bir makinen var. | Open Subtitles | ذلك ليس صحيحا لديك مهارات مجنونة وجهاز سريع |
Yapsalardı kesin hızla iflas ederdik ama ülkenin matematik becerisi krizini çözmüş olurduk. | TED | وإذا فعلوا، فبالطبع سوف نفلس سريعًا، ولكننا سنكون قد حللنا أزمة مهارات الرياضيات بالبلاد. |
Senin gibi ajan olmayabilirim ama benim de kendi çapımda yeteneklerim vardır. | Open Subtitles | قد لا أكون تحرّياً مثلك، لكن لديّ مهارات. |
Ajan olmak için gerekli kişi analiz becerilerini kazanmanız için, sizi eğitecek. | Open Subtitles | و بكل تأكيد ستحتاجان لتعلم مهارات تحليل الشخصيات كونكما عملاء في الميدان |
Sekreterlik yeteneklerin varmış, müdür senden ofisinde çalışmanı istiyor. | Open Subtitles | لديكَ مهارات كسيكريتير لِذا فقَد طَلَب الآمِر أن تَعمَلَ في مَكتَبِهِ |
Hiçbir yeteneğim yok. Ve babamın çiftliğine dönemeden ölmüş olacağım. | Open Subtitles | ليس لدي مهارات حقيقية وسأموت قبل أن أعود لمزرعة والدي |
Eğer ağaç tepelerinde hayatta kalmak istiyorsa, ...öğrenmesi gereken bazı kritik beceriler var. | Open Subtitles | هنالك مهارات هاّمة أخرى عليها تعلمها إن أرادت البقاء حيّةً في أعالي الشجر. |
Yani belki 200 yıl yaşarsak bazı problemleri çözmek için yeterince beceri ve bilgi edinebiliriz. | TED | وهكذا ربما إذا عشنا 200 عاما، يمكننا جمع مهارات كافية متراكمة ومعرفة لمعالجة بعض المشاكل. |