Şimdi, içki kaçakçılığına gelince doğudan benim arkamda çok önemli bir adam var. | Open Subtitles | لكنني أعترف بتهريب المسكرات أنا أعمل مع رجل مهم للغاية في المنطقة الشرقية |
Fakat , bence çok önemli bir iş yapıyorlar. | TED | و لكنى أعتقد أنهم يقومون بعمل مهم للغاية. |
Hemen hemen hiç noktalama işareti yoktu, yani o kadar önemli olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | وبالكاد تحتوي على فواصل. لذا، لا أظن هذا مهم للغاية. |
ve gerçekten önemli olduğundan burada sadece birkaç saniye içerisinde demosunu yapacağım bir hava freni paraşütünü görebilirsiniz. | TED | وهناك يمكنكم رؤية مرساة المظلة والتي سأقوم بعرضها وشرحها خلال لحظات، لأن ذلك مهم للغاية. |
Bu asimetrinin doğru bir şekilde paylaştırılması çok önemlidir. | TED | التأكد من التوزيع الصحيح لهذا التباين مهم للغاية. |
Benim için çok önemlisin. | Open Subtitles | أنت مهم للغاية بالنسبة لي. |
Bu adamlar matematiksel bir perspektiften geliyordu, ama Turing çok önemli bir şey söyledi. | TED | كلا الرجلين كانوا يتحدثون من منظور رياضياتي، وقد أخبرنا تورينج بشيء مهم للغاية. |
Ve bence bu çok önemli. Çünkü mesela Mozart'ın piyanonun teknolojisinin buluşundan önce yaşadığını düşünün. Toplum için ne büyük bir kayıp olurdu. | TED | وأعتقد أنه مهم للغاية. لأنك إن أستطعت تخيل موتسارت قبل أن تُكتشف تكنلوجيا البيانو ، كم ستكون خسارة المجتمع. |
Geçmiş iklimleri çalışmak çok önemli. | TED | دراسة المناخ في العصور القديمة مهم للغاية. |
Hemen hemen hiç noktalama işareti yoktu, yani o kadar önemli olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | وبالكاد تحتوي على فواصل. لذا، لا أظن هذا مهم للغاية. |
O kadar önemli birisin ki, bütün bu olanların senin için tezgahlandığına inanmamımı bekliyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أصدق بأنك مهم للغاية حتى أن شخصاً ما رتب كل هذا الأمر بدعوى حقده تجاهك |
Zamanın ne kadar önemli olduğunu anlatamam. | Open Subtitles | لا يمكنني ان أؤكد كفاية كم ان الوقت مهم للغاية هنا |
Neden duyduğumuz düşündüğümüzde, bu oldukça önemli bir şey olduğu halde genelde bir alarm veya sireni duyabilme yetisini düşünmeyiz. | TED | عندما نفكر لماذا نسمع, نحن لا نفكر كثيرا بالقدرة على سماع صفارة إنذار أو جرس, على الرغم من هذا أمر مهم للغاية. |
Sanırım, kapıdan adımınızı atmadan önce kurguladığınız bazı değerlere bağlı kalmam sizin için gerçekten önemli. | Open Subtitles | إنه مهم للغاية بالنسبة لك, أعتقد ذلك عما لو كنت أخضع للمعايير التي وضعتها قبل دخولك من الباب |
Bu gerçekten önemli. Ölüm kalım meselesi. | Open Subtitles | ولكن هذا مهم للغاية كأهمية الحياة والموت |
Ve bu yüzden iyi bir eğitim almak çok önemlidir. | TED | ولهذا فأن الحصول على تعليم جيد مهم للغاية. |
- Sen bizim için çok önemlisin. | Open Subtitles | إنّك مهم للغاية بالنسبة لنا. |
Ama turizm piyasasının, insanlara gerçekten yarar sağlanabilecek şekilde idare edilmesi oldukça önemli. | TED | لكن إدارة سوق السياحة بالطريقة التي يمكن أن تفيد الشعب حقا مهم للغاية. |
İnan bana, aşırı önemli bir durum olmasaydı gelmezdim. | Open Subtitles | صدقيني ، لم أكن لأكون هنا لو لم يكن الأمر مهم للغاية |
- Biliyorum ama bu cidden önemli. | Open Subtitles | -هل تعرفين, فقط اخرجي من هنا . -اعرف, ولكن هذا مهم للغاية . |