"موكلتك" - Traduction Arabe en Turc

• Müvekkiliniz
• müvekkilinizin
• müvekkilin
• Müvekkilinin
• müvekkilinize
• Müvekkiline
• müvekkilinizi

Müvekkiliniz, devam etmekte olan bir cinayet soruşturmasını engellediği için burada.
موكلتك قامت بإخفاء معلومات ذات صلة وثيقة بتحقيق عن جريمة قتل

Müvekkiliniz ölüleri parçalayıp organlarını et gibi satıyordu.
موكلتك كانت تذبح الموتى و تبيعهم كأجزاء مثل اللحم

Hayır, müvekkilinizin kocası benim müvekkilimin sitesini kendine flört bulmak için kullandı ve öldü.
كلا، زوج موكلتك استخدم الموقع الالكترونى الخاص بموكلتى ليرتب موعد، و انتهى به الامر قتيلا، هذا كل شىء

müvekkilinizin, müteveffa ile birlikte olduğu bir fotoğraf var.
لدينا صورة فوتوغرافيه تجمع موكلتك مع المجني عليها

Kadro tam olsaydı, bir müvekkilin telefonu cevaplanırdı.
لو كان عدد موظفيك مكتملاً لرددت على اتصال موكلتك

Seninkinin de Müvekkilinin, davalının ve burada olan tanıkların yargılamasından farkı yok.
كذلك حياتك كما موكلتك و خصمها و كل شاهد يأتي إلى هنا

Ama davacı, bu yüzden müvekkilinize karşı önyargılı olacağımı düşünüyorsa maalesef yanılıyor.
ولكن إذا كان يعتقد الادعاء أنه بطريقة أو بأخرى يجعلني ضد موكلتك فهو يرتكب خطأ جسيما

Müvekkiliniz intihar etti ve sen de suçu üstüne atacak birini arıyorsun.
لقد إنتحرت موكلتك و أنت تبحث عن شخص لتلقي عليه اللوم

- Müvekkiliniz az önce cinayeti itiraf etti. - Evet, itiraf ediyorum.
لقد اعترفت موكلتك للتو بجريمة القتل نعم, أعترف

Bakın ne diyeceğim Avukat Bey. Müvekkiliniz fuhuş yapmak amacıyla kendine müşteri aradığı için tutuklandı.
سأخبرك شيئاً , أيُّها المحامِ , موكلتك تم إلقاء القبض عليها للتسكع بغرض الدعارة.

Hayır, onları öldürdüm çünkü Müvekkiliniz bunu için para verdi.
لا، انا قتلت اولئك الناس لأن موكلتك دفعت لي المال من اجل هذا

Sizin Müvekkiliniz olduğu gerçeği dışında, yani o ve Jesse birbirini tanıyordu ve muhtemelen bir süredir bu böyle.
الا ان كونها موكلتك يعني انها وجيسي يعرفون بعضهما وربما مرت فترة كبيرة على هذه المعرفة

Bay Bakker, Müvekkiliniz söz istemeden konuşmaya devam ederse salondan çıkaracağım.
سيـّد بــاكر , إن استـمرت موكلتك بـمقاطعة الجـلسة , سوف أطلب منها المغادرة

müvekkilinizin bir Amerikalı olarak teröristleri ayıklamamızda yardımcı olma görevi var.
موكلتك يفرض عليها واجبها كأميركية بمساعدتنا على التخلص من الارهابيين

Bu müvekkilinizin cevabına bağlı olan sınırlı dokunulmazlık hakkı.
هذا هو إذن بحصانة محدودة تتوقف على إجابات موكلتك

Biz de sizin müvekkilinizin yapmış olduğu patavatsız bir davranışı keşfettik.
اكتشفنا أموراً مشوّقة أيضاً عن غراميات موكلتك السابقة.

Çünkü müvekkilin bu mülkün diğer hepsinin tamamından daha değerli olduğunu biliyor.
لأن موكلتك تعلم أن قيمة هذا العقار تفوق قيمة كل العقارات الأخرى مجتمعة.

müvekkilin 16 yaşındaymış ve bunu değişmiş adam konuşmandan rahatlıkla çıkarıyorsun.
موكلتك كانت في الـ16 من عمرها وانت تركت هذا عن عمد من خطابك عن الرجل الذي تغير

Karım ve ben bir kokteyl parti veriyorduk ve senin müvekkilin Sadie'yi öldürdü.
أنا وزوجتي قمنا باستضافة حفل كوكتيل حيث قامت موكلتك بقتل سيدي.

Kötü bir fikir, Müvekkilinin bugün buradan çıkıp gitmesi ve bu davayı bir yıl daha sürdürmesi, daha fazla zaman ve para harcaması olur.
إنها أن تخرج موكلتك من هنا وتطيل القضية حتى السنة التالية مضيعاً بذلك الكثير من الوقت

Müvekkilinin iddiasının asılsız olduğunu kanıtlarsak Bayan Bradley'e hakaret davası açma talimatı aldık.
حقاً؟ بمجرد أن نقول أن إدعاء موكلتك بدون أساس موكلنا طلب منا أن نرفع

Bölge savcımız da en sonunda müvekkilinize açılan davaları kaldırmaya ve Bayan Lewis'in kardeşine bir dava açmaya kara verdi.
لذا ,فإن المدعي العام و بحكمته المعروفة قد قرر إسقاط كل التهم المنسوبة إلى موكلتك

Müvekkiline, birinci derece şüpheli olmak üzere bir cinayet soruşturması açıyoruz.
سنقوم بفتح تحقيق حول ارتكاب جريمة قتل مع وضع موكلتك في عين الاعتبار باعتبارها المشبة به الرئيسي

Avukat Hanım, müvekkilinizi sakinleştirin.
أضبط سلوك موكلتك أيها المستشار