Molotov ve büyük Sovyet delegeleri konferans masasının etrafında toplandı. | Open Subtitles | فإن مولوتوف ووفد سوفياتي كبير كانوا حاضرين على طاولة المؤتمر |
ülke geneline alaycıkuş kapanı kuracağım ve onları nazikçe alaycı Molotov kokteyli gibi ağzı geniş bir kavanozun içine koyacağım. | TED | سأقوم بنصب شرك لكل الطيور المحاكية عبر البلاد وأضعهم برفق داخل جرارات ماسون مثل كوكتيل مولوتوف للطيور المحاكية. |
Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı, Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov tarafından imzalandı. | Open Subtitles | وتم التوقيع على الإتفاق النازي السوفياتي من خلال وزير الخارجية السوفياتي مولوتوف |
Onları Molotof kokteylleri ve tank savarlarımızla yakacağız. | Open Subtitles | لقد احرقنا لهم مع مولوتوف الكوكتيل والمدافع المضادة للدبابات. |
Molotof kokteylinin nasıl hazırlanacağı, icabında kimya dersinde öğretilir. | Open Subtitles | كيف تصنع قنابل مولوتوف تنتمي لفصل الكيمياء. |
Sovyet heyeti, Nazi-Sovyet Paktı'nı imzalayan Molotov liderliğindeydi. | Open Subtitles | وكان على رأس الوفد السوفياتي الرجل الذي وقع على الإتفاق النازي السوفياتي مولوتوف |
Dışişleri Bakanları'nın Paris Konferansı'nda Molotov, Almanya'daki müşterek müttefikliği sürdürmeye kararlıydı. | Open Subtitles | في مؤتمر باريس لوزراء الخارجية، كان مولوتوف مصممًا على الحفاظ على التحالف المشترك بألمانيا |
Mart ayında, Marshall moskova toplantısında dışişleri bakanı Sovyet Molotov ile görüştü. | Open Subtitles | في شهر مارس، التقى مارشال وزير الخارجية السوفياتي مولوتوف في اجتماع عقد في موسكو |
"Molotov tüm raporları ve önerileri dinledi, | Open Subtitles | استمع مولوتوف إلى جميع ،التقارير والمقترحات |
Hayır. Molotov sadece bir kokteyl. | Open Subtitles | لا، مولوتوف ليس سوا شراب، أعتقد |
Ve bunu Molotov'a söylediğimde, beni oracıkta öldürecek sandım. | Open Subtitles | ،وعندما أخبرت مولوتوف بذلك ظننت أنه كان سيصب علي العذاب وقال لي: 'ماذا! |
Molotov Berlin'i ziyaretinde bakteriler yoluyla zehirlenmekten korkuyordu. | Open Subtitles | ..( عندما قام ( مولوتوف ) بزيارة ( برلين كـان واضـحـاً أنـه يـخـشـى أن يتم تسميمه بأستخدام الباكتيريا |
Molotov ekleyerek, "Bu soruyu Finlandiya'ya karşı takındığınız tavır nedeniyle sordum." | Open Subtitles | فرد ( مولوتوف ) بقوله : " نعم، أنا "أتسائل بسبب علاقتكم مع الفنلنديين |
Molotov diğer insanlarla böyle konuşurdu ancak kimse ona karşı bu dili kullanmamıştı. | Open Subtitles | و (مولوتوف) الذى كان يتحدث مع الأخرين بهذا الأسلـوب، لـم يسبـق لأحـد أن تحـدث معـه هـكذا |
Ancak Molotov'la yaşanan bu ani sertlik Savaş Bakanı Henry Stimson'u kaygılandırdı. | Open Subtitles | (لكن خشونته المفاجئة مع (مولوتوف (أقلقت وزير حربيته، (هنرى ستيمسون |
Ancak Molotov elçisiyle yine görüşmeyecekti. | Open Subtitles | لكن (مولوتوف) سيتجنب بكل الطرق مقابلة السفير |
O zamanın haberlerinde her şey taş, Molotof kokteyli ve yanan lastiklerden ibaretti ve sanki İntifada'da olan biten sadece bunlardı. | TED | جعلت التغطية الإخبارية حينها الأمر يبدو في شكل حجارة وقنابل مولوتوف و إطارات محترقة أي أنها الأنشطة الوحيدة التي كانت تحدث أثناء الانتفاضة. |
Bu Molotof kokteylinin tadı nasıl? | Open Subtitles | كيف سيكون قنبلة مولوتوف الذوق؟ |
Molotof kokteylini kendi kendine nasıl patlatabilirsiniz bunu bilmek istiyorum? | Open Subtitles | "أتودّ أن تعرف كيفية عمل خليط "مولوتوف الذي يشتعل بنفسه ؟ |
Gözlerimi kapadığımda tek gördüğüm şey, ...adımızın yanında kibritle yakılmış bir Molotof kokteyli. | Open Subtitles | كل ما أراه عندما أغلق عيناي هو اسمنا و كوكتيل "مولوتوف" مشعلل بعود مثقاب. |
Ne kadar kıvırmaya çalışırsan çalış Molotof kokteyli atmayı savunmak çok zor. | Open Subtitles | حسنا... مهما حاولت تحويل عجة، ט الصعب للدفاع عن... بعد أن سحبت مولوتوف. |