İlk avukatı 12 yıllık bir avukat yardımcısıymış. | Open Subtitles | مُحاميه الأول كَانَ من المحتمل بَعْض رجلِ المساعدة القانونيةِ بعمر 12 سنةً. |
avukatı öğrendi ve beni kanıt yerleştirmekle itham etti. | Open Subtitles | و من ثمّ اكتشف مُحاميه الأمر و إتهمني بدس الدليل |
Bölge savcısının onu suçlayacak delili varmış ama savunma avukatı teknik olarak onu kurtarmış. | Open Subtitles | الآن، كان لدى المُدّعي العام أدلّة كافية لإدانته، لكنّ مُحاميه أخرجه لوجود خطأ تقنيّ. |
- Hiçbir şey, çok güçlü avukatının verdiği akıl sayesinde. | Open Subtitles | ماذا قال؟ لا شيء، وفقاً لنصيحة مُحاميه ذو النفوذ العالي. |
Sen hapse girmeyesin diye adama avukatının önünde vurmak zorunda kalmıştım. | Open Subtitles | اضطررتُ للكم الرجل أمام مُحاميه لأبقيك خارج السجن. |
Varlık avukatıyla konuştum. | Open Subtitles | تحدثت إلى مُحاميه |
avukatı buraya gelince, çıkar gider. | Open Subtitles | عند وصول مُحاميه إلى هنا، فإنّه سيخرج. |
Ve eğer avukatı bunu eline geçirirse benim de elimde geçersiz sebepler olur ve Vales serbest kalır. | Open Subtitles | ولو سمع مُحاميه بذلك، فإنّكِ ستُسلمينه، شكّ معقول، وسيخرج (فاليز) حراً. |
Tam olarak değil. Ve eğer avukatı bunu eline geçirirse benim de elimde geçersiz sebepler olur... ..ve Vales serbest kalır. | Open Subtitles | ولو سمع مُحاميه بذلك، فإنّكِ ستُسلمينه، شكّ معقول، وسيخرج (فاليز) حراً. |
avukatı, Montgomery öldürüldükten bir ay sonra davanın yeniden bakılması için istekte bulunmuş. | Open Subtitles | مُحاميه قدّم طلباً لإعادة مُحاكمته بعد شهر من مقتل (مونتعمري). |
- Pekâlâ, tamam. Madison o senetlerin Chen'in evinde olduğunu biliyordu. Chen'in avukatı ne de olsa babasıydı. | Open Subtitles | حسناً، طيّب، عرفت (ماديسون) أنّ تلك السندات كانت في منزل (تشن)، فوالدها هُو مُحاميه. |
avukatı gelene kadar, hayır. | Open Subtitles | -حتى يحصل على مُحاميه العام . |
- Babayısım ve avukatı. | Open Subtitles | -والده، و مُحاميه . |
avukatının ne dediği umrumda değil. | Open Subtitles | أنا لا أُريدُ الذي مُحاميه يَقُولُ. |
avukatının hücreden gizlice çıkarttığı saçma sapan sözleri mi? | Open Subtitles | هل قام مُحاميه بتهريب أشياء من السجن ؟ |
Savunma avukatının kim olduğuna bakın. | Open Subtitles | انظروا من هُو مُحاميه. |
Eğer Chen 2.3 milyon dolarını, avukatının küçük kızının çaldığını öğrendiyse-- | Open Subtitles | ولو اكتشف (تشن) أنّ ابنة مُحاميه قد سرقت 2.3 مليون منه... |
- avukatıyla görüşmeye. | Open Subtitles | - ليُقابِلَ مُحاميه |
Bernard Jolly'nin avukatıyla etkili bir şekilde görüşebileceğine yeterlilik sonuç getirecekse... | Open Subtitles | إذا كانت الأهليّة تعني أن (برنارد جولي) بإمكانِه التواصُا مع مُحاميه بشكل فعّال... |
Bruno avukatıyla beraber. | Open Subtitles | (برونو) عند مُحاميه |