Hayır. Ben uyumak istiyorum, fakat yatamıyorum çünkü penceremin dışında bir kuş var. | Open Subtitles | أنا أريد أن أنام و لكني لا استطيع لأن هناك طير خارج نافذتي |
Bu, Bonny Doon'daki -Santa Cruz'un hemen dışındaki- penceremin manzarası, buraya sadece 35 mil ( ~55 km) uzaklıkta. | TED | هذا المنظر من نافذتي بسانتا كروز في بوني دون ، تبعد مسافة 35 ميلاً من هنا. |
Dışarıya her sabah penceremden mikrofonu dayarlar | TED | إنهم يصدعون المايكروفون خارج نافذتي كل صباح. |
Ne yazık ki penceremi açamıyorum. | Open Subtitles | من المؤسف أنني لا أستطيع ترك نافذتي مفتوحة. |
Bir satıcı yarı açık pencereme bir alfabe sayfası ile aniden yanaştı. | TED | وفجأةً، يقتربُ هذا البائع من نافذتي بورقة أحرف أبجدية نصف مفتوحة. |
Camımı kaldıracağım ve yoluma devam edeceğim sen de evine, kızının yanına gideceksin ve birkaç yıl sonra, onun yüzüne bakıp bir gece, bir yola girmemeyi seçtiğin için yaşadığını karanlık yerine aydınlığa doğru yürüdüğünü hatırlayacaksın. | Open Subtitles | سأقوم برفع نافذتي وبعدها سأقود بعيدًا و أنت ستعود إلى المنزل لإبنتك |
Onların ruhuna açılan pencerem olmanı istiyorum, tabii ruhları varsa! | Open Subtitles | أريدك أن تكون نافذتي داخل أرواحهم, إذا كانت لهم أرواح. |
Sonra ışığı yaktığımda ortadan kayboldu. Galiba pencereden çıkıp gitti. | Open Subtitles | ولكن عندما أشعلت المصباح كان قد ذهب أعتقد أنه خرج من نافذتي |
Nesnelerin, olguların çaresizliğine, penceremin dışındaki pis köpeğin kurşunî gökyüzünün altında, delicesine yağan yağmurda su içişine bakmamı istiyorlar. | Open Subtitles | لانظر إلى يأس الأشياء لأشاهد ككلب وضيع خارج نافذتي تحت السماء الرمادية وقت الأمطار الغزيرة |
Bir keresinde bir bebeğin doğuşunu penceremin dışındaki köprüden bir kızın ölüme atlayışını iki genç sevgilinin polis tarafından sudan çıkarılan cesetlerini gördüm. | Open Subtitles | وذات مرة قفزت فتاة ملقية بحياتها من جسر خارج نافذتي رأيت جثة اثنين من العشاق الشباب أخرجتهما الشرطة من الماء |
Balkonumda kalıp penceremin dışındaki insanları izleyip Meimei'nin dönüşünü beklerdim. | Open Subtitles | كنت أقف على شرفتي اشاهد الناس خارج نافذتي في انتظار عودة ميمي |
Adamın biri penceremden aşağıya düştü diye beni hapse tıkacaksan hiç durma. | Open Subtitles | تريد حبسي بجريمة قتل لأن أحدهم خرج من نافذتي استمر |
25 yaşlarında siyah bir erkek. Az önce penceremden gördüm. | Open Subtitles | رجل في الـ 25 , أسود, رأيتُ ذلك الآن عبر نافذتي |
Birisi, penceremden içeri kocaman bir taş attı. | Open Subtitles | لقد رمى شخص ما صخرة كبيرة من خلال نافذتي |
Hatta, evin etrafında gizlice dolaşıp penceremi tıklatıyordu. | Open Subtitles | لقد تسلل حتى حول المنزل وقرع على نافذتي. |
penceremi kırdı biliyor musun? Tamamen paramparça etti. | Open Subtitles | هل تعلمين انها كسرت نافذتي وحطمتها تماماً |
Polis vahşetini protesto etmek için biri pencereme bir poster astı. | Open Subtitles | علقت ملصاقاً على نافذتي للإحتجاج على وحشية الشرطة |
O ve onun sarhoş arkadaşı pencereme taş atıyorlardı. | Open Subtitles | هو و رفيقه التافه. كانا يقذفان بالحجارة علي نافذتي. |
Tek istediğim Camımı yaptırmaktı ama şimdi hayatımı yok ediyorsun! | Open Subtitles | كل ما أردته هو إصلاح نافذتي اللعينة وستدمر حياتي الآن! |
Bu da dünyaya açılan pencerem, her dakikası ayrı bir gösteri. | Open Subtitles | هذه بمثابة نافذتي الصغيرة نحو العالم و في كل دقيقة يوجد عرض مختلف |
İki zencinin kavgasını izlemek için, ...pencereden aşağı bir dolar atmak yeterli. | Open Subtitles | إذا أردت أن أرى اثنين ، من الزنوج يتعاركون لرميت دولاراً من نافذتي |
Oh, evet, sürekli penceremde, çünkü hamile ve ateşliyim. | Open Subtitles | أجل, طوال الوقت على نافذتي ..لأني حامل في الأشهر الأخيرة و مثيرة |
Şu benim camı kıran ve polisle uğraşan çocuk. | Open Subtitles | الصبي الذي حطم نافذتي ليذهب و يلعب على الشرطي |
- Lanet herif benim camımın üzerinden gevşetti. - Los Angeles'a hoşgeldiniz. | Open Subtitles | هذا المخاط اللعين علي نافذتي - أهلا بك في لوس أنجلوس - |
Memur bize yaklaşıp feneri doğrultunca da, pencereyi indirmişim silahı çıkarıp, adamı vurmuşum. | Open Subtitles | بينما كان يمشي الضابط... ويشير بكشَّافه, وأنا أُنزِل نافذتي... أخرجتُ المسدس وقتلت الرجل. |
Benim taraftaki camıma vuruyor. Sesleniyor. Beni buradan kurtaracak. | Open Subtitles | إنـّه يدق على نافذتي ، إنـّه يصرخ، إنـّه سيقحمني للخارج. |
Ve tüm gece pencerenin önünde oturup pencereden dışarı bakıp bakıp onun geri dönmesini beklemiştim. | Open Subtitles | وإنتظرتٌ طوال الليل، محدقاً عبر نافذتي منتظراً رجوعها |
Odam, beş katlı binanın en alt katıydı... o yüzden camım, yeşil yamaçla aynı seviyedeydi ve anahtara da gerek yoktu. | Open Subtitles | غرفتي كانت في الأسفل في الطابق الخامس بحيث أن نافذتي كانت على مستوى جانب التل الأخضر ولم يكن هناك داعٍ لمفتاح |
Kalkıp camdan baktığımda, orada olmayacak sadece. | Open Subtitles | إنه فقط لا يكون موجوداً عندما أستيقظ وأرى من خلال نافذتي |