| Her nasılsa New York'taki herkesi bir yastıkta kocanabilecek kimseler gibi gösterdi. | Open Subtitles | وعلى نحو ما جعل الجميع في نيويورك يبدون كا شريك رومانسي متاح |
| Genelde bir mimar nasılsa, tasarladığı şeyin, son halini tasavvur edebilir. | TED | عادة، يستطيع المعماري على نحو ما تصور الحالة النهائية لما يقوم بتصميمه. |
| Her nasılsa Teela bazen beni kontrol eder. | Open Subtitles | على نحو ما تيلا تسيطر لي في بعض الأحيان. |
| Beton döküldüğünde kemik hâlâ buradaymış ama bir şekilde, daha sonra yok olmuş. | Open Subtitles | عندما صبوا الخرسانة العظام كانت هناك ولكنها اختفت على نحو ما بمرور الوقت |
| Ancak, DNA'nın bir şeyi hatırlaması için, bir şekilde değişmesi lazım. | TED | لكن لكي يتذكر الحمض النووي أن شيئًا ما قد حدث، عليه أن يتغير على نحو ما. |
| nasıl olduysa, hayâl edilebilecek en şiddetli yıldızın ölümüne sürüklendik. | Open Subtitles | لقد تعثرنا على نحو ما في طريق أكثر حالات موت النجوم عنفاً |
| Olanlar yüzünden boktan hissediyorum, anladın mı? | Open Subtitles | نحن نشعر بالألم نحو ما حدث هل تدرك ما أقوله؟ |
| Ve her nasılsa doğumundan itibaren görevi belirlenmiş her karıncanın... ...montaj hattındaki yerini bilerek... ...diğerlerinden oldukça bağımsız olarak iş gördüğü... ...karınca kolonilerinin görünümü konusunda çalışıyordum. | TED | وكنت أعمل في سياق عرض للمستعمرات فيها كل نملة على نحو ما كانت قد خصصت لمهمتها من تاريخ ولادتها ونوع ما تقوم بشكل مستقل عن الآخرين، تعرف مكانها على خط التجميع. |
| Londra'daki çiçekçinizle temas kuracaklarına söz verdiler ama her nasılsa karıştırmışlar. | Open Subtitles | أكدوا لي أنهم كانوا في طريقهم "للإتصالمعبائعزهوركالخاصفي"لندن، و على نحو ما قاموا بخلط الأمور إنها ليست غلطتي |
| Her nasılsa, boya kalemleri tam istediğim gibi işimi gördü. | Open Subtitles | على نحو ما تبدو أقلام التلوين مناسبة. |
| Bu milyar dolarlık karaborsayı işlettiği gibi uyuşturucu ticareti, kara para aklama ve her nasılsa İpek Yolu ile asla ilişkilendirmediğim bir şey olan bilgisayar korsanlığı ile suçlanıyordu. | Open Subtitles | واتهموه بالاتجار في المخدرات وغسيل الأموال وعلى نحو ما تهم قرصنة الكمبيوتر كذلك وهو الأمر الذي لم أكن أبدا قد ربطه بطريق الحرير |
| "bu fikirlerin, diğer fikirler gibi tartışılmaması için hiçbir neden yok. "Tek fark, her nasılsa, bu konuların "tartışılamayacağını kendi aramızda kabul etmişiz". | TED | فليس هنالك من سبب وجيه يمنع من مناقشة الافكار الدينية.. .. كغيرها من الافكار، عدا بأنه هناك اتفاق على نحو ما لا يجوز لنا ذلك" وهذه نهاية الاقتباس من دوجلاس. |
| - Her nasılsa gazetelere geçti. | Open Subtitles | - على نحو ما حصل في ورقة. |
| bir şekilde kendimi papazlık mesleğinde buldum. | TED | ومع ذلك، على نحو ما انتهى بي الأمر في الكهنوت. |
| Hep hasta hakkında konuştum, sanki hasta bu odanın dışında, herhangi bir şekilde var olmayan biriymiş gibi. | TED | الآن , لقد تحدثت عن المريض كما لو كان المريض , على نحو ما , شخص ما مجرد خارج هذه الغرفة. |
| Senin, kalacağını umuyordum. bir şekilde işler kolaylaşırdı. | Open Subtitles | كنت اتمنى بقائك . مما سيجعل الأمور أهون على نحو ما |
| ...bir şekilde tedavi edebileceğime inanırdım. | Open Subtitles | . ثم سأكون قادراً على نحو ما تصحيح الأمر |
| bir şekilde çıkış deliğini kendiniz bulacaksınız ya da yüzeyi donmuş sularda tıkılıp kalırsınız. | Open Subtitles | وعلى نحو ما فعليك أن تجد طريقك إلى فتحة الخروج أو ستصبح محاصراً تحت سقف الجليد. |
| Ama şimdi Emmanuel, June'u buldu ve nasıl olduysa beni de yine buldu. | Open Subtitles | ولكن ، الآن وقد وجدت إيمانويل جـــون وعلى نحو ما عثر علىَ مرة أخرى |
| - Atladığımızda, nasıl olduysa, ben onun altındaydım, resmen üzerime iniş yaptı. | Open Subtitles | - لا أعرف. عندما قفز ونحن ، على نحو ما حصل الأول بموجب له ، وقال انه حصل على على رأس لي ، وانه سقط على لي. |
| Olanlar yüzünden boktan hissediyoruz. | Open Subtitles | نحن نشعر بالألم نحو ما حدث |