Yoksa Beyaz Cadı'nın yanında savaşanların senin halkın olduğunu unuttun mu? | Open Subtitles | هل نسيتَ أن شعبكم هم من قاتلوا إلى جوار الساحرة البيضاء؟ |
Salak sırt çantanda binlerce dolar olduğunu mı unuttun? | Open Subtitles | بكل بساطة نسيتَ أن هناك آلاف الدولارات في حقيبتك ؟ |
Buz kaplarını unuttun! Buz kaplarına ihtiyacın olacak! | Open Subtitles | لقد نسيتَ قوالب الجليد، ستحتاج إلى قوالب الجليد |
Aman Tanrım, bu kot iğrenç duruyor. Kıçına bir şey geçirmeyi unutmuşsun gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يا إلهي، سروال الجينز هذا مقرف و كأنّكَ نسيتَ ارتداءَ مؤخّرتكَ هذا الصباح |
Perdeyi kapatmayı unutmuyorsun, ama gizli kamerayı unutuyorsun. | Open Subtitles | تذكرت أن تسدل الستارة لكنكَ نسيتَ أن تغلق الكاميرا |
Ah şu gözlere bak. Her şeyi unuttunuz, değil mi? | Open Subtitles | تلك العيون الجوفاء، لقد نسيتَ كل شئ، أليس كذالك؟ |
unuttun, şehri herkesten daha iyi tanıyorum. | Open Subtitles | لقدْ نسيتَ إنني أعرف المدينة أكثر من أيّ شخص آخر |
Yoksa beş yıl önce yaptığın şeyleri unuttun mu? | Open Subtitles | أو نسيتَ الأشياء التي قمتَ بفعلها خلال الـ5 سنين؟ |
Buraya geri geldin, baştan başladın ve onu unuttun. | Open Subtitles | لقد عدتَ إلى هُنا , و بدأت حياتك من جديد و نسيتَ أمرها |
Arkasında klavye çaldığın bu kızın yaşlandığını unuttun. | Open Subtitles | نسيتَ أنَّ تلك الفتاة التي كنتَ تعزف وهي تُغنّي أصبحت كبيرة |
Bugün sağlık muayenesi olduğunu unuttun, değil mi? | Open Subtitles | نسيتَ أن هناك اختبار اليوم، هه؟ |
Adım Edward. Şimdiye kadar benimle ilgili her şeyi unuttun. | Open Subtitles | "أدعى (إدورد)، في هذا الوقت، تكون قد نسيتَ أمري تماماً" |
Adım Edward. Şimdiye kadar benimle ilgili her şeyi unuttun. | Open Subtitles | "أدعى (إدورد)، في هذا الوقت، تكون قد نسيتَ أمري تماماً" |
Gizli bir dosyayı takside mi unuttun? | Open Subtitles | نسيتَ ملفاً محظوراً داخل سيارة أجرة؟ |
Görüşmenizi unuttun mu yoksa konuşmamayı mı seçtin? | Open Subtitles | -وهل نسيتَ تلك المحادثة، أو إخترت عدم التحدّث عنها؟ |
Satış vergilerini ödemeyi unutmuşsun, koca adam. | Open Subtitles | نسيتَ أن تدفعَ رخصةَ بيعكَ ايها الرجل الضخم |
Sabah çıkarken öğle yemeğini almayı unutmuşsun. | Open Subtitles | لقد نسيتَ غداءكَ عندما غادرتَ للعمل هذا الصباح |
İkinci olarak, doktoru morga götürmeden önce cesedinden mini minnacık bir şeyi çıkarmayı unutmuşsun. | Open Subtitles | وثانيًا، نسيتَ أن تخلع شيئًا صغيرًا من جثّة الدّكتور قبلما سحبته للمشرحه. |
Bence sen de kumar borçlarını kapatıp evinin elinden gitmesini önleyen kişinin ben olduğumu unutuyorsun. | Open Subtitles | وأنا أظنكَ قد نسيتَ إنني سويّتُ لكَ ديون المقامرة لأمنع أن يباع داركَ من تحت قدميكَ |
Ah şu gözlere bak. Her şeyi unuttunuz, değil mi? | Open Subtitles | تلك العيون الجوفاء، لقد نسيتَ كل شئ، أليس كذالك؟ |
Tabii benim sahte bir sakal takıyor olabileceğimi Unutuyorsunuz. | Open Subtitles | باستثناء أنك قد نسيتَ بأنني ربما أضع لحية مستعارة |
Ya da ameliyat sonrasında hastadan dreni çekmeyi unuttuğun gibi mi? | Open Subtitles | أم كما نسيتَ أن تراقب نزح مريضتك بعد العمليّة الجراحية؟ |
Bir yeri atlamışsın. | Open Subtitles | لقد نسيتَ بقعة. |
- Tabakları unutmuşsunuz. | Open Subtitles | -لقد نسيتَ الأطباق |
Nasıl usandırıcı olduğunu unutuyorsundur kesin. | Open Subtitles | أظنّكَ نسيتَ كم يمكن له أنْ يكون مضجراً |