bu yüzden, Diana, Dodi ve onların hayal edilen melez çocuklarının resmini yarattım. Ve büyük bir halk pretestosuna sebep olan bu resim ortaya çıktı. | TED | و لذلك صنعت صورة لديانا و دودي و ابنهم المزعوم و تم نشر هذه الصورة مما تسبب في غضب عارم من الجمهور في ذلك الوقت. |
Editörüm bu fotoğrafını yayınlamak istiyor. Her halükarda yarın gazeteye çıkacaksın. | Open Subtitles | يريد رئيس التحرير نشر هذه الصورة لكِ ستنشر غداً بأية حال |
bu bilgiyi kamuya açıklamanın nasıl bir panik yaratacağını tartışmaya gerek bile yok. | Open Subtitles | ناهيك عن أن نشر هذه المعلومات للعامة من شأنه أن يثير الهلع الجماعي |
O halde bu bilginin hiçbir şekilde sızmadığından emin olmalısın. | Open Subtitles | لذا أنا واثق أنك ستجد طريقة لمنع نشر هذه المعلومة |
bu biçimde olmasından memnun olacak çok büyük miktarda insana ulaşabilir. | TED | مما يسهل عملية نشر هذه العلوم بصورة واسعة بين البشر والذين يستطيعون العمل بها والاستفادة منها .. |
Ve bu beceriyi dünyayı bırakın, kendi ülkemizde kasaba kasaba hayattaki herkese ulaştırmaya çalışıyoruz. | TED | ونحاول أن نشر هذه القدرة، مدينة بالمدينة، لكل شخص على قيد الحياة في بلدنا بالذات، وحدها العالم. |
Daha sonra, bu çalışmaların kaç tanesinin hakem kurulu olan akademik dergilerde yayınlandığına bakmışlar. | TED | و بعدها ذهبوا للتأكد ما اذا تم نشر هذه التجارب في المنشورات الأكاديمية المنقحة ، و هذا ما تم التوصل له |
Sosyal medya aracılığı ile son birkaç yılda bu yalanın daha da çok propagandası yapılabildi. | TED | في السنوات الماضية، كنا قادرين على نشر هذه الكذبة أبعد من ذلك. من خلال وسائل التواصل الإجتماعي. |
Chris veriyi halka açık hâle getirmek isteyen birisi, bu yüzden internete koyup genel kullanıma açtı ve bu grafik oradan geliyor. | TED | كريس هو ممن يريدون إتاحة هذه البيانات للعامة. تم نشر هذه البيانات على الإنترنت للعامة، ومنها تم رسم هذا المخطط.. |
bu mesajı yasama meclisine ulaştırabiliriz ve bu kişiler ormanları ve yangınları yönetmede bize yardım edebililir. | TED | يمكننا نشر هذه الرسالة للمشرّعين والأصدقاء الذين يمكنهم مساعدتنا لإدارة حرائقنا وغاباتنا |
Lütfen bu mesajı yaymama destek olun: Müziğin hayatlarımızı yükseltme ve bizi içeriden iyileştirme özelliği var. | TED | أرجوكم ساعدوني في نشر هذه الرسالة: للموسيقى القدرةُ على تجديد حياتنا وشفائنا من الداخل. |
bu görseli paylaştığında Hani Abbas bunun hayatını değiştireceğini biliyordu. | TED | عندما نشر هذه الصورة، أيقن هاني عباس بأنها ستُغير مجرى حياته. |
bu görüntüleri alıp başkalarına göstermek gerçekten önemli. | TED | ومن المهم جدا نشر هذه الصور وعرضها على كل الجبهات |
Bay Eddington, Bay Lefferts bağnazlığını itiraf etmesine rağmen, bu makaleyi yayımlama hakkınızı savunuyorum. | Open Subtitles | السيد إدينجتون، على الرغم من اعتراف السيد ليفرتس لتعصبه الديني أنا أدافع عن حقك في نشر هذه المقالات |
bu yalanı yaymak için televizyon kulemizi havaya uçurdular. | Open Subtitles | دمروا برج التليفزيون من أجل نشر هذه الكذبة |
Stüdyosu bu görüntüleri birkaç dakika önce gönderdi. | Open Subtitles | الاستديو الخاص بها نشر هذه الصور منذ دقائق قليلة |
Hâlâ babamın şirketinde bağlantılarım var. bu söylentiyi başlatırlar. | Open Subtitles | لايزال لي بعض الإتصالات بمؤسسة والدي يمكنهم نشر هذه الإشاعة |
Dinle, bu kararı vermek hakkına sahibiz ama yine de soralım, bu fotoğrafları yayınlamamız soruşturmaya bir zarar verir mi? | Open Subtitles | إسمع ، نحن نحتفظ بتبنّي هذا القرار لكن ، هل نشر هذه الصور سيضرّ بالتحقيق ؟ |
Dünya tarihinde, müstehcenlik tüccarları bu pisliği yaymak için hiç bu kadar çağdaş imkanlara sahip olamamıştı. | Open Subtitles | لم يحدث قط في تاريخ العالم أن تجارة الفحش أصبحت متوفرة في البيئات الحضارية من اجل نشر هذه البذاءة |
Dinle, eğer hayatta kalırsan herkese bu mesajımı yay. | Open Subtitles | اسمع, إذا استطعت أن تنجو أرجو نشر هذه الرسالة لي |