Ve olayın sorumlusu olan Efendi Cho'nun üzerinde baskı yaratacağız. | Open Subtitles | و نضغط على اللورد تشو, الذي سيكون مسؤولا عن الحفلة. |
Ya da tam tersi, az verimli oldukları için, daha fazla baskı uyguluyoruz ve daha az ilgili oluyorlar. | TED | أو العكس صحيح، بسبب انخفاض الإنتاجية، فنحن نضغط عليهم و بالتالي تقل مشاركتهم. |
Üzgünüm ama onlara baskı yapamayız Lettice. Aceleleri var. | Open Subtitles | لا نستطيع أن نضغط عليهم, ليتس أنا أسفه.إنهم مستعجلين |
Sonra da piç kurularını merhamet dileyene kadar sıkıştırırız. | Open Subtitles | ثم نضغط هؤلاء الأوغاد حتى يتوسلوا للرحمة |
Onları strese sokmak istemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | نحن لا نريد أن نضغط عليهم، أليس كذلك؟ |
Sökmeliyiz,senin yerine gelmelerine izin veremeyiz | Open Subtitles | يجب أن نضغط عليهم في المرحلة الأولى لا يمكننا أن نسمح لـ(لومو) بإستلام الكرة في المساحات |
Bak, seninle harika zaman geçiriyorum. Sadece, seninle çok hızlı gitmek istemiyorum ya da üstümüzde çok fazla baskı olsun istemiyorum. | Open Subtitles | أنا أمضي وقتاً رائعاً معك، ولا أريد أن نتقدّم سريعاً في علاقتنا أو نضغط عليها |
Ve ilk seferinde işleri yoluna koymakta hata ettik, ve bu da devam etmemiz konusunda bizi baskı altına aldı. | Open Subtitles | و أظن أننا أقترفنا الخطأ بطريقة تصحيحه أول مرة بأن نضغط على أنفسنا لكي نستمر |
Dimitri'ye baskı yapacağız, o da bizi Costel'e götürecek. | Open Subtitles | علينا ان نضغط على ديميتري هو من سيقودنا الى كاستيل |
Öyleyse yaşadığımız şeye konsantre olup gelecek üzerinde baskı kurmasak olmaz mı? | Open Subtitles | إذاً ألا يمكننا فقط التركيز على ما لدينا و لا نضغط على بعضنا كثيراً بشأن المستقبل؟ |
Rahatsız olduysa, ona baskı yapmayalım. | Open Subtitles | دعونا لا نضغط عليه ان كان يشعر انه غير مرتاح |
İkisini sıkıştıracağız sonra açacağız. baskı uyguladığınızdan emin olun. | Open Subtitles | سوف نضغط مرتين وسنفتح مرتين واحرص على مقاومتها |
Yarasına baskı uygulanmazsa burada kan kaybından ölecek. | Open Subtitles | إذا لم نضغط على الجرح ستنزف حتى الموت في هذه الشاحنة |
Nihayetinde karar onun. Ona baskı uyguluyormuşuz gibi görünemeyiz. | Open Subtitles | بالنهاية القرار قراره، لا نريد أن نبدو كما لو أننا نضغط عليه. |
Paranın kimde olduğunu bildiğimi ve baskı yaptığımızı söyle ona. | Open Subtitles | وقال انه لا يعرف كيف انتهى أمرهُ بتوظيفك. قل له بأنني أعرف من يفعل هذا وأننا نضغط عليه. |
Sadece ne kadar baskı yapacağımıza karar vermeliyiz. | Open Subtitles | كل ما يجب علينا ان نقررّه هو الى اي مدى يجب ان نضغط |
Eğer bunları birbirine bağlarsak ikisinden de biraz baskı azaltmış oluruz. | Open Subtitles | إذا ربطناهم مع بعض، يمكننا أن نضغط قليلا على كلتيهما. |
Tabii ki anlıyoruz Senatör bu konuda baskı yapmayacağız peki CIA ne dedi söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | بالتأكيد، نتفهم ذلك أيها السيناتور ولن نضغط عليك ولكن هل يمكنك إخبارنا بما قالوه؟ |
Sonra da bir sonraki alımın yerini öğrenene kadar onları iyice sıkıştırırız. | Open Subtitles | ثمّ نضغط عليهم... حتى يخبرونا بموقع الصفقة القادمة. |
Belki gidip onu biraz sıkıştırırız ve ne olacağını görürüz. | Open Subtitles | بإمكاننا ان نضغط عليه ، ونرى ماذا سيحدث |
- Hastanın karaciğerini strese sokmalıyız. - Yani onu hasta mı edeceğiz? | Open Subtitles | يجب أن نضغط على كبد المريضة - تعني أن نجعلها تمرض؟ |
Sökmeliyiz,senin yerine gelmelerine izin veremeyiz | Open Subtitles | يجب أن نضغط عليهم في المرحلة الأولى لا يمكننا أن نسمح لـ(لومو) بإستلام الكرة في المساحات |