İlk ameliyattan yedi yıl sonra kaç hastanın yeni bir ameliyata ihtiyacı olduğuna baktılar. | TED | لقد نظروا إلى عدد المرضى الذين كانوا بحاجة إلى إعادة العملية بعد سبع سنوات بعد العملية الأولى. |
Atalarımız, kayıtlı tarih boyunca gökyüzüne baktılar ve varlığımızın doğasını düşündüler. | TED | وأجدادنا، لطالما كان هناك تاريخ مسجل، قد نظروا إلى السماء وتأملوا حقيقية وجودنا. |
Onlar ise gözlerimin içine bakıp şirketi parçalamak istediklerini söylediler. | Open Subtitles | وهم نظروا إلى بالعين .وأخبروني بأنهم يرغبون بأن يمزقوناه إرباً |
Gençler, kendilerini yetiştiren insanların gözlerine baktıklarında onları tekrar canlı göreceklerinin bir garantisi yoktu. | TED | وبمجرد أن نظروا في أعين هؤلاء الذين ربوهم، علموا أنه لا ضمانات على أنهم قد يرونهم أحياء مرة أخرى. |
Görüyorsunuz ki; Kmer yönetimi Kamboçya'ya baktı ve yüzyıllardır kalıplaşmış bir eşitsizlik gördü. | TED | لأن الخمير الاحمر نظروا الى كمبوديا نظروا الى كمبوديا فوجدوا قرون من الظلم |
Eğer bakarlarsa, onların kıçlarına vurursun. Bir kere. | Open Subtitles | إذا نظروا ,يجب أن تركل مؤخراتهم ركلة واحدة |
Bana yakından bakmaya devam ettikçe bütün bu şeyleri yapmış olamayacağımı göreceklerdi. | Open Subtitles | وأنهم كلما نظروا عن كثب كلما بدا الأمر غير منطقي. |
Yazıtlara göre 13'üncü kabile Dünya'ya indiğinde gökyüzüne bakmışlar ve 12 kardeşlerini görmüşler. | Open Subtitles | ..الكتاب المقدس يقول ..عندما هبطت القبيلة ال13 على الأرض نظروا إلى السماء وشاهدوا وجوه إخوانهم ال12 |
Dışına baktılar... ...ve sonra da içinde olanı değiştirdiler. | TED | لقد نظروا للعالم الخارجي, وبعد ذلك غيروا عالمهم الداخلي. |
Onlara barınaklarında ilk verdiğimiz zaman, aslında bunları aldılar, baktılar. | TED | عندما أعطيناهم إياها وهم في أقفاصهم، هم نوعا ما إلتقطوها، نظروا إليها. |
Göğüslerime baktılar, alay ettiler ve kapı dışarı ettiler beni. | Open Subtitles | نظروا الى ثدياي فجلعوني سخرية لهم ثم ركلوني خارجاً |
Yola baktılar ve 15 santimetre aşağıda olduğunu söylediler. | Open Subtitles | نظروا إلى الطريق وقالوا بأنّه كان منخفض 15 سنتيمتر عن مسـتواه |
Oroku Nine tarafından harekete geçirilen rakunlar, aşağı baktılar ve gördüklerinden şaşkına döndüler. | Open Subtitles | بعد تحفيز من سيدة اوروكو الراكون نظروا الى الاسفل و قد صدموا لما راوه |
Buda onları cennete çağırırken, onlar başlarını kaldırıp, aya baktılar. | Open Subtitles | لقد نظروا الى الهلال و كأن تقودهم الى الجنة |
Çok heyecanlanarak geri döndüm. Bana bir tür umutsuzlukla bakıp dediler ki; "Ada mı?" | TED | ولقد تحمست ورجعت و نظروا الى في حالة فزع وقالو: جزيرة؟ |
..gözümün içine bakıp herşeyin normal olduğunu söylemelerinin nedenini bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أطباء الأشين نظروا إلى وجها لوجه و أخبرونى أن كل شئ على ما يرام |
Bu, olacağını kimsenin beklemediği bir trajediydi. Ancak geriye dönüp baktıklarında, tehlike belirtilerini fark ettiler fakat daha önce kimse bu belirtileri anlamamıştı. | TED | كانت هذه مأساة لم يتوقعها أحد، ولكن عندما نظروا إلى الماضي، أدركوا وجود علامات منذرة، غير أنهم لم يفهموا ما رأوه. |
Ama içerdekiler bana nasıl baktı gördün mü? | Open Subtitles | لكن هل رايت الطريقة التي نظروا بها إلي ؟ |
Bilim insanları kısa ve orta gelecek üzerinde tartışıyor olabilirler. Ancak çok daha ileriye bakarlarsa daha net bir görüşe sahip olacaklardır. | Open Subtitles | قد يتجادل العلماء بشأن المدة قصيرة أم طويلة الأجل، لكن كلما نظروا أكثر إلى الأمام كلما اتضحت الصورة. |
Ama ondan sonra herkes Hartley'lere farklı gözle bakmaya başladılar. | Open Subtitles | ولكن الجميع نظروا إلي عائلة (هارتلي) نظره مختلفه بعد ذلك |
Aniden bir sessizlik olmuş. Hepsi birden mazoşiste bakmışlar ve sormuşlar: | Open Subtitles | فصمتوا جميعاً نظروا إلى معذب الذات وقالوا... |
İnsanların bana niçin o şekilde baktıkları umurumda değil. | Open Subtitles | إنني لا أعرف لم نظروا إلي بهذه الطريقة |
Mezarlıkta Santiye nasıl baktıklarını gördükten sonra geçmişte olanların aynısının gelecekte de olacağının farkındayım. | Open Subtitles | الطريقة التي نظروا بها لسانتي في المقبرة أنا أعلم أن كل شيء سيعود كما في السابق |
O çocukların yüz ifadelerini bir görmeliydin Bana sanki beni tanıyorlarmış gibi bakıyorlardı | Open Subtitles | كان عليك ان ترى وجوه هؤلاء الاطفال نظروا لى و كأنهم يعرفونى بالفعل |
Onlar da bakıyordu. | Open Subtitles | وهم أيضاً نظروا إليك. لماذا لم تضربيهم إذن |
Ama daha yakından bakınca farkettiler ki, her açıdan özdeş görünüyorlardı. | Open Subtitles | لكن, حين نظروا عن كثب وجدوا أنّهما مُتماثلتين بشتى الأنحاء. |