Biz, Yeni Şehir'in binaları dağlarımızı yıktığı için acı çekiyoruz. | Open Subtitles | اننا نعاني من مشروع بناء المدينة الجديدة الذي يدمر جبلننا |
bir seçimi kaybettiğimizde... ya da savunmadan acı çektiğimizde, bütün bunlar biter. | Open Subtitles | أو عندما نعاني من الهزيمة، نظن أن كل شيء انتهى غير صحيح |
Çünkü, yaptığımız işten birazcık bile olsa sıkıldığımızda, acı çektiğimizi düşünüyoruz. | TED | لأننا نظن أنه لأننا متعبون نوعا من ما نفعله, متعبون قليلا, اذا نحن نعاني. |
"Özür dileriz, bayanlar ve baylar bazı teknik sorunlar yaşıyoruz." | Open Subtitles | أنا آسف، سيداتي وسادتي, نحن نعاني' من عدة صعوبات تقنية، |
Daha uzun yaşıyoruz, daha az acı çekiyor, daha çok öğreniyoruz, daha zekiyiz küçük zevklerin ve zengin tecrübelerin kıymetini daha çok biliyoruz. | TED | نحن نعيش أطول، نعاني أقل، نتعلم أكثر، نصبح أذكى و نتمتع أكثر با الملذات الصغيرة وتجارب أكثر غنى |
Şirketin devamlılığı için mücadele ettiğimiz gün gibi ortada. | Open Subtitles | انه ليس سرّاً اننا نعاني بدون خطأ أي واحد هنا |
Vakitsiz bir sorun yaşadığımızı kabul ediyorum. | Open Subtitles | انظـر ، أعتـرف أننـا نعاني من بعـض المتاعـب |
Belki hala ruhsal bir acı, bir yaradan muzdaribizdir. | TED | ربما سنبقى نتألم و نعاني من ألم نفسي .. او جرح عميق |
Vücutların ve düş görünüşün o kadar çok üzerinde duruyoruz ki içimizde bu kadar çok acı çekmemize şaşmamak lazım. | TED | مع الكثير من التركيز على الجسم والشكل الخارجي، لا نستغرب أننا نعاني كثيرا في داخلنا. |
Fakat artık bilim adamlarınca biliniyor ki travmatik olaylar bizi sonsuza kadar acı çekmek üzere lanetlemiyor. | TED | لكن العلماء الآن يعلمون أن حادثة الصدمة ليست تعذبنا بأن نعاني للآبد |
Güney Afrika'da 20 yıl sonra hâlâ kendimizi özgürlük ve insanlık için acı çeken ve savaşan siyahi kitleler olarak görüyoruz. | TED | بعد أكثر من 20 عاماً في جنوب أفريقيا نحن الجموع السوداء، مازلنا نجد أنفسنا نعاني ونناضل من أجل حريتنا وإنسانيتنا. |
acı çektiğimizde, bilinçli olarak acı çekiyoruz; zihinsel hastalık veya acı dolayısıyla. | TED | وعندما نعاني، نعاني بوعي سواء من خلال المرض العقلي أو الألم. |
Yalnız acı çektiğini düşünmek cesaretlerini kırıyor. | Open Subtitles | انه أمر مثير للشجاعة أن نعرف أننا نعاني بمفردنا |
Kadınlar yaş ve cinsiyet ayrımcılığından iki yönlü darbe yiyor. Bu nedenle yaşlanmayı daha farklı yaşıyoruz. | TED | تختبر النساء الضربة المزدوجة من التفرقة العمرية والجنسية، لذلك نحن نعاني من الشيخوخة بشكل مختلف. |
Evliliğimizde ufak sorunlar yaşıyoruz. | Open Subtitles | نحن .. نحن نعاني من بعض المشاكل الزوجية الطفيفة |
Seni tahliye konusunda lojistik sorunlar yaşıyoruz. Uçak bulmak falan. | Open Subtitles | نحن نعاني أوقاتاً صعبة بتخطيط إخلائكِ، ايجاد طائرة وما إلى ذلك |
Biz de elektrik kesintisi yaşıyoruz ara sıra. | Open Subtitles | نحن نعاني من انقطاعات في التيار الكهربائي |
Anlamlı bağlantıları bir bir bulmak için mücadele ederiz. | Open Subtitles | نعاني لايجاد معنى للاتصال ببعضنا |
Peki ya yönetime karşı birbirimize arka çıksak ve bir tür "cenaze deliliği" yaşadığımızı açıklasak? | Open Subtitles | ماذا سيحصل لو ساندنا بعضنا البعض أمام المجلس و وضحنا أننا كلنا نعاني من من جنون الجنائز ؟ |
Anneciğin ve benim en ufak sorunumuz yok. Sen hariç! | Open Subtitles | انا وامك لا نعاني مشاكل ما عدا بيني وبينك |
Biz en iyilerin tadını aldığımız için muzdaripiz. | Open Subtitles | ونحن على حد سواء نعاني من طعم للحصول على أفضل. |
Hey! Neden arkadaş edinmekte bu kadar zorlanıyoruz? | Open Subtitles | هيي إذا لماذا نعاني كثير من إيجاد أصدقاء؟ |