Şu an konumuz olan ve Endişelenmemiz gereken şey ne? | Open Subtitles | لذا، ما الموجود على الرادار وينبغي أن نقلق بشأنه الآن؟ |
Endişelenmemiz gereken son şey adalet sistemi. | Open Subtitles | آخر شيء يجب أن نقلق بشأنه هو النظام القانوني |
Daha fazla onun için Endişelenmemiz gerektiğini düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أظن انه علينا ان نقلق بشأنه لمده أطول |
İkisinin arasında bir ilişki varsa bile bunun endişelenecek bir tarafı yok. | Open Subtitles | فلنفترض أنهما كانا على علاقة رومانسية ببعضهما فان هذا شيء ليس علينا أن نقلق بشأنه |
Gündüz paraşüt kullanacak olmamız dışında, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شىء آخر نقلق بشأنه ليس لدينا ما يدعو للقلق |
Ve Stuxnet bunlardan birine bulaştığı zaman bu hakkında endişe duymamızı gerektiren riskler türünde devasa bir devrimdir. | TED | و عندما يصيب ستكس نت احدى هذه هذه ثورة عظيمة في نوع الخطر الذي يجب ان نقلق بشأنه |
Endişelenmemize gerek yok. | Open Subtitles | لذا هذا لا يعني شيئا ليس هناك ما نقلق بشأنه |
En azından Brick okul birincisi oluyordu onun için endişelenmek zorunda değildik. | Open Subtitles | على الأقل بحصول (بريك) على لقب التفوق لم نضطر أن نقلق بشأنه |
Endişelenmemiz gereken sadece polis değil, bunun farkındasınız. | Open Subtitles | هل تدرك أنه ليس الشرطي فقط الذي يجب أن نقلق بشأنه |
Dördüncü şüpheli, aralarında en çok Endişelenmemiz gerekeni. | Open Subtitles | المشتبه الرابع هو من علينا ان نقلق بشأنه |
Şu anda Endişelenmemiz gereken tek şey buradan defolup gitmek. | Open Subtitles | أشك في هذا. أمراً واحداً علينا أن نقلق بشأنه الآن هو الخروج من هنا. |
Olanların hiçbiri de bizim Endişelenmemiz gereken şeyler değil. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يُمكن فعله الذي يجب علينا أن نقلق بشأنه. |
Endişelenmemiz gereken başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هُناك أى شيء آخر نحتاج لأن نقلق بشأنه ؟ |
Endişelenmemiz gerekenlerin en sonunda geliyor o. | Open Subtitles | نعم ، هذا أقل شئ يجب أن نقلق بشأنه |
Sakin ol, Mavi Ejder, endişelenecek bir durum yok. Dün gece farkına vardım. | Open Subtitles | اهدأ ايها التنين الأزرق ، لا يوجد ما نقلق بشأنه ، لقد لاحظت الأمر بالأمس |
Ne yazık ki, bono duruşmaları tutuklamanın ertesi günü gerçekleştiriliyor, ...bu nedenle eğer ortada endişelenecek bir durum varsa,... artık çok geç. | Open Subtitles | ولكن للأسف جلسات الكفالة تُعقد بعد وقوع الاعتقال بيوم ..فإن كان هناك ما نقلق بشأنه |
Öyle bile olsa onların küçüklüğünün ve galaksinin genişliğinin birbirine oranı yıldız kara deliklerinin çok da endişelenecek bir şey olmadığını söylüyor. | TED | على الرغم من ذلك، فإن حجمها الصغير مقارنة بحجم المجرة الكبير يعني أنه لايوجد ما نقلق بشأنه عندما يتعلق الأمر بالثقوب السوداء النجمية. |
Tamam o halde. endişelenecek bir konu yok. | Open Subtitles | حسنا ، إذن ، ليس هناك شئ نقلق بشأنه |
Dr. McAndrew endişelenecek bir şey olmadığını söyledi, biliyorum ama... | Open Subtitles | أعرف أن الدكتور (ماكندرو) قال لا شيء نقلق بشأنه ولكن |
Tek endişe etmemiz gereken bayat yer fıstıkları ve türbülans. | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذي يجب أن نقلق بشأنه . هو الفول السوداني و الإضطرابات الهوائية القليلة |
Evet, babasının tacizine uğruyor. Ortada endişe edilecek bir durum yok. | Open Subtitles | نعم، الأب يتحرش بها لا يوجد ما نقلق بشأنه |
Endişelenmemize gerek yok dediler. Düşesin plânları belli oldu. | Open Subtitles | قيل لنا إنه لا يجب أن نقلق بشأنه كشفت الدوقة عن خطتها |
Yarın, onun için endişelenmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | بحلول غدًا، لا داعي أن نقلق بشأنه. |