| Ulusal Bilim Madalyası alan Craig Venter ve Nobel Ödülü sahibi Ham Smith. | TED | نرى هنا الفائز بالميدالية الوطنية للعلوم كريغ فينتر والفائز بجائزة نوبل هام سميث. |
| Nansen Uluslararası Mülteciler Ofisi, bu uygulanabilir stratejiyi tanımasıyla Nobel Barış Ödülü'nü aldı. | TED | والمكتب الدولي للاجئين حصل على جائزة نوبل للسلام تقديراً لهذ الاسترتيجية القابلة للتطبيق. |
| 1915'te, Nobel ödülü Tesla'nın hayatına bir kez daha girmişti. | Open Subtitles | في عام 1915 دخلت جائزة نوبل حياة تيسلا من جديد |
| Alt köşesinde Noble Sigorta'ya ait olan bir IP adresi var. | Open Subtitles | يوجد عنوان آي بي في أسفل الصفحة يتبع شركة نوبل للتأمين |
| Biri, muhteşem örtbas yeteneği için Barnes Noble hediye kartı kazanacak sanki. | Open Subtitles | حسنا، أعتقد أن شخصا لديه بطاقة هدية بارنز أند نوبل القادمة لصمتهم. |
| Nobel ödülünü aldığı bu hayatının en büyük gününde orada olmayacaksın. | Open Subtitles | في أهم أيام حياته حيث ينتظر جائزة نوبل ولن تحضر هناك |
| Eğer bu b*k yasa dışı olmasaydı, Nobel ödülüne aday olurduk. | Open Subtitles | إذا كان هذا الشيئ مع الرجال القانونيين سوف نربح جائزة نوبل |
| Nobel ödüllü bir bilim adamına mı, ucuz bir porno yıldızına mı? | Open Subtitles | عالم حائز على جائزة نوبل ام بطلة افلام اباحية درجة ثانية ؟ |
| Nobel kazanmam acayip iyi oldu çünkü artık beni kovman çok zor olacak. | Open Subtitles | انه أمر جيد للغاية ان أربح جائزة نوبل لأنه الآن سيصعب عليك طردي |
| Senin, Nobel Ödülü dağıtan bir ülkede doğduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أنكِ ولدتِ في بلد توزع جائزة نوبل. |
| Nobel ödülünü bile alabilirdi ama politikacılara yağ çekmeyi hiç sevmezdi. | Open Subtitles | كان يستحق جائزة نوبل لعينة و لكنه كان يكره أن يتملق |
| En son isteyeceğimiz şey, Nobel Ödülü konuşması arifesinde müvekkilinize suç duyurusunda bulunmaktır. | Open Subtitles | آخر شيء نريد أن نفعله هو اتهام عميلك قبل خطاب احتفاله بجائزة نوبل |
| Lazımlığa yapılan kaka değerlerine göre Nobel ödülü dağıttıklarını sanmıyorum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أنهم يعطون جائزة نوبل للتغوط في القعّادة |
| Ayrıca Penrose varsayımını çözdükten sonraki Nobel kabul konuşmamı tasarlıyorum. | Open Subtitles | انا اكتب خطابي قبولي جائزة نوبل عن حل معادلة بينروز |
| - Evet, Nobel kazanmayacağız ama. Sonunda hapishaneyi boylamazsak şanslıyız. | Open Subtitles | نوبل هنا، نحن نحاول أن نحول دون زجنا في السجن. |
| Eline alınca dağılan Millennium Falconlar için Nobel Ödülü olsa garanti almıştık. | Open Subtitles | لو كانت هناك جائزة نوبل لصقور الألفية التي تتفكك عندما تلتقطها, فسنُرشح |
| Sayın avukat J. Noble Daggett, kumarcı mısınız? | Open Subtitles | ايها المحامي جي نوبل داجيت ، هل تحب المراهنة ؟ |
| Barnes _ Noble'da başka bir imza günüm var, sonra da Jamal'la çıkacağız, aslında Flavio'ya söz vermiştim. | Open Subtitles | سأقوم بعقد جلسة توقيع للكتاب في بارنيز نوبل بعد ذلك جمال سيصطحبني خارجا رغم أني وعدت فلافيو |
| Barnes Noble'da herhangi birine sor. | Open Subtitles | اسأل أي شخص في المهدئات بستان بارنز أند نوبل. |
| "Sevgili Joanna Noble, Yazdığınız makale miğdemi bulandırdı." | Open Subtitles | عزيزتى جوانا نوبل ما كتبتيه عن ادم قد المنى كثيرا |
| Aaron Noble Show'u ve the Julia Scher'ı garantilemende yardımcı olabilirim . | Open Subtitles | سأساعد على تأمين عرض " ألين نوبل " " جوليا سشير " |
| Silahlarımızı ateşleyerek Nobles vadisine mi dalacağız? | Open Subtitles | هل سنخترق طريقنا بالرصاص نحو تلة " نوبل " ؟ |
| Yüksek lisans öğrencisi olarak kariyerinde yazdığı ilk yazıyla Nobel Fizik Ödülü alan Frank Wilczek. | TED | هنا فرانك ويلزيك، الذي حصل على جائزة نوبل في الفيزياء لأول ورقة كتبها في حياته المهنية كطالب دراسات عليا |
| Ölülerin Asil koruyucusu, isimsizlere isim veren, ölüleri rahatlatan. | Open Subtitles | نوبل الخاصه بالميت تعطي أسماء لمن لا يملكون اسماء الراحه سوف تحرم |