| içeri girme... wow anneciğim, ne oyunculuk işte demir hindistan cevizi,senin için. | Open Subtitles | .. لا تدخل آداء رائع يا أمّي هاكِ جوزة هند حديدية لكِ |
| İşte bir erkeği elde etmenin sırrı: Onu görmezden gel. | Open Subtitles | .. هاكِ سرّ إيقاع شاب في شباككِ عليكِ أن تتجاهليه |
| İşte bir rastlantı daha büyük ikramiyeyi sen alıyorsun ve ben hava alıyorum. | Open Subtitles | .. حسناً، هاكِ مصادفة أخرى ،أنتِ حصلتِ على شيك العلاوة الكبير بعكسي أنا |
| 10 dakikalığına müdürün ofisini istiyorum. Al 50 papel. | Open Subtitles | عزيزتي تعالي هنا، أحتاج إلى مكتب المدير خمس أو عشر دقائق هاكِ خمسين دولاراً، كم أنتِ آسفة الآن؟ |
| Derste "pasta mı ekmek mi daha iyi" diye sorulunca "ikisi de harika" diye cevap vererek "diplomanı Al" diyecekler sanırdım. | Open Subtitles | خلتُ أنّ الصّف سيكون، ''أيُّهما الأفضل، ''الكعك أم الخبز؟ كِلاهما رائعان، يالحماقتك''، ''هاكِ درجتك |
| İyi işte, Al sana cevap. Haberlerde duydu sonra da kafasında canlandırdı. - El kitabındaki gibi. | Open Subtitles | حسناً، هاكِ جوابك، سمع بها في الأخبار و ألّف قصّته الخياليّة |
| Buyur, peçete. | Open Subtitles | هاكِ منديل ورقي ، اسمعيني ، لا أعرف إن ماكانهذاسيهونعليكِ.. |
| Ama benim işimi benden daha iyi yapabileceğine inanıyorsan, işte sınavın. | Open Subtitles | ولكن إن ظننتِ أن بمقدوركِ أداء عملي أفضل مني هاكِ الاختبار |
| İşte bugünkü programın. İlk müsterin 1 no'lu odada. | Open Subtitles | هاكِ الجدول الخاص بكي لهذا اليوم زبونك الأول ينتظركي في الغرفة 1 |
| İşte en iyi tahminim. | Open Subtitles | هاكِ تخميني ، في المرّة القادمة عندمايُعيداليومنفسه.. |
| İşte anlaşma. İnanın ya da inanmayın, hayatımı kurtaran ilk kişi değilsiniz. | Open Subtitles | هاكِ ما بالأمر ، صدّقي أو لا تُصدّقي أنتِ لم تكوني أوّل شخص يُنقذ حياتي |
| Sana bir görüşme ayarladım. İşte olacağın kişi. | Open Subtitles | قمتُ بتحديد موعد لكِ، هاكِ شخصيّتكِ البديلة |
| Neyse, işte paran. | Open Subtitles | على أيّ حال، هاكِ أموالك، 125 ألف دولار، صحيح؟ |
| İşte ayının ayağındaki diken burada paraneoplastik sendrom. | Open Subtitles | هاكِ الشوكة التي ببراثن النمر متلازمة الأباعد الورميّة |
| Al. Tereyağlı nugget'ı "seversin" sen. | Open Subtitles | هاكِ ، تحبين قطع الدجاج المهروسة بالزبدة |
| Al, sana yeni pantolonlar almak için durdum. | Open Subtitles | هاكِ ، لقد توقفت لاشتري لكِ سروالاً جديداً |
| İşte, benim çilekli jölemi Al. Meyve beyine iyi gelir. | Open Subtitles | هاكِ, خذي جيلي الفراوله الفاكهه غذاء للدماغ |
| Al. Başın için bezelye, kas ağrıların için aspirin karnın için ballı limonata. | Open Subtitles | هاكِ, بازلاء لأجلِ رأسكِ، وآسبرن لعضلاتِكِ، |
| Tatlım, Al. Sodanı iç ve sus. | Open Subtitles | عزيزتي، هاكِ إشربي مياهك الغازية و أصمتي |
| Al, sana yemekten biraz erik getirdim. | Open Subtitles | هاكِ , لقد احضرت لكِ بعض الخوخ من العشاء |
| Buyur, makyaj malzemeleri. | Open Subtitles | هاكِ حقيبة التبرُّج |
| - Buyrun, yol için. - Teşekkürler, madam. | Open Subtitles | هاكِ , هذا الطعام للطريق شكراً لكِ يا سيدتى |