"هذا هو السبيل الوحيد" - Traduction Arabe en Turc

    • tek yolu bu
        
    • tek yol bu
        
    • tek yolu buysa
        
    • tek yolu buydu
        
    • etmenin tek yolu budur
        
    Hemen buradan gitmelisin. Kurtuluşunun tek yolu bu. Open Subtitles يجب أن نقضى عليها هذا هو السبيل الوحيد لهزيمته
    Hem şirketi hem de aileyi korumanın tek yolu bu. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد لحماية الشركه والأسرة
    Hep benimle duracak. Dayanabilmemin tek yolu bu çünkü. Open Subtitles ستظل دائماً معى لأن هذا هو السبيل الوحيد للتحمُّل
    tek yol bu, başka çaremiz kalmadı. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد و انكم جميعا تعرفون ذلك.
    Ya seni kurtarmanın tek yolu buysa? Open Subtitles ولو فرضنا ان هذا هو السبيل الوحيد لأنقاذك ؟
    Yaşayanlarla uyum sağlamanın tek yolu bu. Biz onları yemeyiz, onlar da beyin sapımızı parçalamaz. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد الذي نلائم بهِ البشر، إنّنا لا نأكلهم، و هم لا يقطعون جذور أدمغتنا.
    İstihkakın yetersiz olduğunu kanıtlamanın tek yolu bu. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد لاثبات أن ذلك غير كاف.
    Herkesin bu karara katılmayacağını biliyorum. Ama tek yolu bu. Open Subtitles أعلم أن الجميع لن يقبل هذا القرار، ولكن هذا هو السبيل الوحيد.
    İşe yaramasının tek yolu bu. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد الذي من شأنه أن ينجح
    Katılabilmemin tek yolu bu mu? Open Subtitles هل هذا هو السبيل الوحيد يمكنني الحصول على؟
    Ama herşeyi düzeltmenin tek yolu bu. Open Subtitles لكن هذا هو السبيل الوحيد لأي شيء يمكن فعله أبداً. الكبد ما زالَ دافئَ.
    Girişim'in sizi asla bulamamasını garantilemenin tek yolu bu. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد لضمان أن المبادرة لن تعرف أبداً
    Deneyi kopyalayacağız, tek yolu bu. Open Subtitles سنقوم بتكرار التجربة هذا هو السبيل الوحيد
    Ruhları bırakmamın tek yolu bu. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد لاطلاق سراح الارواح
    Şimdi, El Rey'in içinde olmanın tek yolu bu. Open Subtitles الآن، هذا هو السبيل الوحيد للدخول الى الملك
    Hala derisinde olmasının tek yolu bu. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد انها لا تزال على بشرتها
    Ölüm listesine girebilmesinin tek yolu bu mu? Open Subtitles هل هذا هو السبيل الوحيد هذا الرجل يجعل وضعها على قائمة القتل؟
    Güvende olmamızı sağlayacak tek yol bu, Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد الذي يمكننا ضمان السلامة
    tek yol bu ve oraya bir kez indin mi tek başınasın. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد وحالما تنزلان سيكون الاعتماد على نفسَيكما وحسب
    Bunu düşünmek zorunda olmaktan bile nefret ediyorum, ama onu güvende tutmanın tek yolu buysa eğer, evet. Open Subtitles أكره حتي إضطراري للتفكير في هذا لكن إذا كان هذا هو السبيل الوحيد لآمانها 000 نعم
    Gambitten kurtulmasının tek yolu buydu. Open Subtitles ‫هذا هو السبيل الوحيد الذي يمكنه ‫من تنفيذ هذه المناورة
    Şoke olmaya hazırlanın çünkü tek bir elektronun yarıklardan geçerek ekrana çarpmasını gözlemlediğimizde bunu ifade etmenin tek yolu budur. Open Subtitles و، نعم، أعدت لتكون صدمة لأن هذا هو السبيل الوحيد لشرح ما نلاحظه عندما إلكترون واحد ينتقل عبر الشقوق

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus