Böyle şeyler için Tanrı vergisine mi sahipsiniz Bayan Marple? | Open Subtitles | هل تملك موهبة لمثل هذه الأمور يا انسة ماربل ؟ |
Böyle şeyler insanları bir ömür boyu etkiler. | Open Subtitles | مثل هذه الأمور قد تؤثّر عليك مدى الحياة. |
Ama sırlar ve kusurların birlikteliğiydi, ve böyle şeyleri düşünmek benim kalbimi kırıyordu. | Open Subtitles | لكنه إتحاد صغير من الأسرار والعيوب. وكسر قلبي التفكير فى مثل هذه الأمور. |
bu işler bir başladı mı devam ettikçe eder. | Open Subtitles | متى ما بدأت هذه الأمور, فانها تمضى بلا توقف |
Ve tüm bunlar birleşerek Dünya' da müthiş bir tork gücü yaratıyor. | TED | وجميع هذه الأمور تتضافر لخلق كمية مأهولة من العزم على هذا الكوكب. |
Aslında bunu yaptığımız iyi oldu. - Aradan çıkarmış olduk. | Open Subtitles | في الواقع، من الأفضل تخطي هذه الأمور وإبعادها عن الطريق |
Bu evde Böyle şeyler konuşulmaz, değil mi? | Open Subtitles | لا تريد ان نتحدث عن هذه الأمور فى هذا المنزل ؟ |
Ve sen zaten Böyle şeyler için daha küçüksün. | Open Subtitles | .لستُ هراً .وما زلتِ صغيرة على هذه الأمور |
Eskiden Böyle şeyler yapardım. | Open Subtitles | اعتدت على فعل مثل هذه الأمور هكذا لماذا؟ |
Siz çocuklar Böyle şeyler için endişe etmeyi bırakmalısınız. | Open Subtitles | لا يجب عليكم أيها الأولاد القلق حول هذه الأمور |
Bence o süper biri ve böyle şeyleri dert etmeyeceğim. -Pekala. | Open Subtitles | إنها رائعة لا أظن بأنه سيكون علّي القلق بشأن هذه الأمور |
Anlarsınız, ben bir siyasetçiyim ve böyle şeyleri fark ederim. | TED | فكما ترون أنا سياسي، وأستطيع أن ألاحظ هذه الأمور. |
Erkeklerin böyle şeyleri anlayabileceğini sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن بأن على الفتية أن يفهموا مثل هذه الأمور |
İkisi de sade bir tören istedi, ama bu işler nasıl gelişir bilirsiniz. | Open Subtitles | نعم، كلاهما يريد قضية هادئة، ولكن كنت تعرف كيف تنمو هذه الأمور. |
Her ne olursa olsun, bunlar oturulup adam gibi konuşarak çözülürdü. | Open Subtitles | على أى حال, كان يمكن أن نتعامل مع هذه الأمور بالنقاش |
bunu atlatması için diğerleriyle başa çıkabilmesi için gerekli yetenekleri öğrenmesi? | Open Subtitles | لنجعله يتخطى هذه الأمور ويكتسب المهارات اللازمه للتعامل مع المواقف الحرجه |
Bilmiyoruz. Bütün bunları tartışıyo olmamız garip. Ama kömürü düşünürseniz, yanmış buğday taneleride böyle gözüküyor. Kömürden tamamen farklı değil. | TED | والذي يثير الفضول ونحن نناقش هذه الأمور. لكن مثلما تفكرون في الفحم، هكذا ستبدوا حبات القمح. ليس مخالفة تماما للفحم. |
Fakat bu şeyler bir süre sonra yok olur, yanlışlıklar temizlenebilir. | TED | ولكن هذه الأمور تتلاشى بعد فترة. يمكن للحالات الشاذة أن تُمحى. |
Sınıfta beraber bunun gibi şeyleri tanımladık. | TED | عرّفنا العديد من هذه الأمور معًا في الفصل. |
Ben de bu işleri çok iyi bilirim, bazen önün açılır ama menajerin bu yükü kaldıracak biri değildir. | Open Subtitles | أعرف كل شيئ عن هذه الأمور بعض الأحيان لا تستقيم الأمور و لا يكون بمقدوره مساعدتك |
Bir de kendi tarihimizi ve böyle şeylere karşı büyülenişimizi inceleyelim. | TED | دعونا نهتم بتاريخنا وسحر ثقافتنا عن طريق هذه الأمور. |
bu şeyleri düşünmeye başladığımdan beri, kendi ülkem hakkında çok farklı düşünmeye başladım. | TED | لقد بدأت طريقتي بالتفكير تتغير حول دولتي، منذ أن بدأت بالتفكير في هذه الأمور. |
Tüm bu şeylerin ortak bir şekilde olması gerekir. | TED | ويجب أن تحدث جميع هذه الأمور على نحو متداخل ومتزامن. |
Bu arada... eğer bunlardan bahsettiğimi bile yakalarlarsa maksimum güvenlikli bir hapishaneye gönderebilirler, ama sanırım online olmanın bir yolunu buldum. | Open Subtitles | لو علموا عنّي وأنا أتحدث عن هذه الأمور فسيرسلونني إلى سجن شديد الحراسة لكن أعتقد أنني وجدت طريقة للدخول إلى الإنترنت |
Bu yüzden ben de bu işlerden anlayan birisiyle işbirliğine gittim. | Open Subtitles | لذلك تعاونت مع رجل معين الذى يفهم هذه الأمور |
Bu tür şeyler olur. | Open Subtitles | مثل هذه الأمور تحدث, وانا اسف ان اخبرك يا عزيزتى, |