Burayı babana saklamak için... çok çaba harcadım. | Open Subtitles | و الآن، أنا أعمل على إبقاء هذه البقعة خالية من أجل أبيك |
İki gece önce tam bu noktada avuç dolusu altın parçaları buldum. | Open Subtitles | في هذه البقعة بالضبط ظهرت قبضة من كتل الذهب قبل ليلتين |
Peki, bu durumda, belki l'uzak küre Bu leke ll. | Open Subtitles | حسنا فى هذه الحالة سأنقل بعيدا هذه البقعة |
Bu nokta erimiş olmalıydı. | Open Subtitles | هذه البقعة من المفترض أن تذوب |
Leke bir türlü çıkmıyor. Gerçekten. Her şeyi denedim. | Open Subtitles | هذه البقعة لا تذهب لقد جربت كل شيء |
Şu nokta. | Open Subtitles | هذه البقعة. |
Beni o noktaya çıkarabileceğin en hızlı yol hangisi? | Open Subtitles | ما هي أسرع طريقة ايمكنك اخراجي من هذه البقعة |
- Bu lekeyi temizlemeye çalışıyorum. Ne biliyor musun? | Open Subtitles | اقوم بتنظيف هذه البقعة |
Buradan ayrılmak ve 1946'daki şu noktaya varmak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن نغادر من هنا، ونهبط في هذه البقعة في عام 1946 |
Vila Cruzeiro'da Bu noktayı seçtik ve biz şu anda konuşurken evlere sıva yapılıyor. | TED | واخترنا هذه البقعة من فيلا كروزيرو، ويتمّ إكساء المنازل بالجص حاليًا. |
Ama Burayı unutmayın, 15 dakika içinde buradayız. | Open Subtitles | و لكن تذكروا هذه البقعة لنعد هنا عند الخامسه عشر. |
Yerel çocuklar Burayı aşıkların yeri olarak kullanır. | Open Subtitles | أولاد محليين يستخدمون هذه البقعة كمكان للعشاق |
Kusura bakmayın beyler bir iletişim sorunu yüzünden Burayı terk edemem. | Open Subtitles | آسفة يا سادة، لكنّي لن أغادر هذه البقعة بسبب فشل في الإتصال. |
1941 yılı Temmuz'unda, bu noktada Sovyet mahkûmlar, çakıl ocaklarında çalışmaya zorlandılar. | Open Subtitles | فى هذه البقعة في يوليو 1941 السجناء السوفيت أجبروا للعمل في حُـفر من الأحجار |
Ama burada değil. bu noktada değil çünkü buraya daha önce birileri vardı ve hala varlar. | Open Subtitles | و لكن ليس هنا ليس في هذه البقعة لأن أحدهم كان هنا أولاً |
bu noktada eğer bir şey matris ayarlıyorsa, | Open Subtitles | لو أن هناك شيء في هذه البقعة يجري معايرة للمصفوفات |
Affedersiniz, efendim. Bu leke çıkmamış. | Open Subtitles | من فضلك، سيّدي، هذه البقعة تأبى الزوال |
Bu leke ne zamandan beri burada? | Open Subtitles | منذ متى و هذه البقعة هُناك ؟ |
Sen, California, sahil tam Bu nokta. | Open Subtitles | انت,"كاليفورنيا",الشاطى هذه البقعة هنا |
Leke bir türlü çıkmıyor. Gerçekten. Her şeyi denedim. | Open Subtitles | هذه البقعة لا تذهب لقد جربت كل شيء |
Şu nokta. | Open Subtitles | هذه البقعة. |
Sistemdeki bir hata, kalkanın bir kısmını yerdeki o noktaya yönlendirebilmemi sağladı. | Open Subtitles | حالة خاصة في النظام سمحت لي لإعادة توجيه جزء من الجدار الخارجي إلى هذه البقعة على الأرض |
Bu lekeyi duvarımda istemiyorum! | Open Subtitles | لا اريد هذه البقعة على جداري |
Hayalet atlıyı şu noktaya çekeceğiz. | Open Subtitles | مما سيجذب الفارس الشبح إلى هذه البقعة. |
Ve o zamandan beri Bu noktayı hiç hissetmiyorum. | Open Subtitles | ومنذذلكالحين, هذه البقعة هنا, لاأجدفيهاأيّ إحساس. |