Çocukluğumda yaşadığım ve yetişkinlik dönemi de dahil olmak üzere süregelen bu düşünce sürecini, psikologlar şöyle adlandırıyor; 'yanlılık'. | TED | وعملية التفكير هذه التي مررت بها كطفل و مرات أخرى عديدة كشخص بالغ هي حصيلة مايسميه علماء النفس الإنحياز |
Ve bu Bill'in yapmakta olduğu şeylerden biri, bilim insanlarına bunun gibi hayvanların ve yaşadıkları yerlerin ilk görüntülerini sağlıyor. | TED | وهذه إحدى الأمور التي كان يقوم بها بيل، وهو يقدم للعلماء بهذا العرض الأول لحيوانات مثل هذه التي تنتمي لعالمها. |
Yetti artık. Ülke dediğin bu pis yer sende kalabilir. | Open Subtitles | لقد إكتفيت, تستطيع أن تحفظ بقذراتك هذه التي تسميها بلاد. |
Artık seni bu alıştığın rehavet ortamından sıyrılmanı sağlamanın tam zamanı. | Open Subtitles | حان الوقت لكي نخرجكِ من منطقة الرفاهية هذه التي أنتِ بها |
İşte bu yüzden, tavsiye mektuplarıyla silahlandım. Bunlar rekabeti ortadan kaldıracaktır. | Open Subtitles | ولذا تسلّحتُ بكل كتب التزكيةِ هذه التي لن تتركَ مجالاً للمنافسة |
bu hangi ışığın gözümüze gireceğini belirlemede çok önemli rol oynuyor. | Open Subtitles | هذه التي تلعب دوراً حاسماً في تحديد أي الأنوار تدخل لأعيننا. |
bu varyasyonlar ses dalgalarını ateşledi, tıpkı burada gölde gördüğünüz dalgalanmalar gibi. | Open Subtitles | هذه التغيرات تحدث موجات صوتية تمام مثل هذه التي تراها في البحيرة |
bu yüzden yanımıza bir kaçırma kiti alıp almadığımızı kontrol ettim. | Open Subtitles | اذا, كنت أتفقد عدة الاختطاف هذه التي أعطونا إياها ليست سيئة |
Seçerken zorlandım ama bu akşamki sergi için bu fotoğrafları seçtim. | Open Subtitles | اعاني وقتا صعبا في الاختيار ولكن هذه التي اخترتها لمعرض الليلة |
bu gece yaptığın o süslü püslü Fransız saçmalıklarını sevdiğim söylenemez. | Open Subtitles | لاأباليكثيراًلكل هذا .. أمرو التأنق الفرنسية الغريبة هذه التي فعلتها الليلة |
bu sahnede gördüğünüz yazıcı. | TED | هذه في الحقيقة هي الطابعة، هذه التي ترونها على المسرح. |
bu etkileşim süreci bana soruna ilişkin daha derin bir anlayış geliştirmemi sağladı. | TED | عملية المشاركة هذه التي بدأتها ساعدتني على تطوير فهم أعمق للمشكلة. |
Kurduğumuz bu bağlantılar bizi hayli büyülemişti; bilim adamları böyledir. | TED | مثلما نحن معجبون جدًا بنقاط الوصل هذه التي قمنا بها كذلك العلماء مثلنا. |
Kendi hayatlarımızın bütün sorumluluğunu almaktan alıkoyan bu suç oyununa bir son vermemiz gerek. | TED | علينا وضع نهاية للعبة إلقاء اللائمة هذه التي منعتنا من تحمل المسؤولية الكاملة لحياتنا الخاصة. |
Atolla'nın ürettiği bu ışıldak pervane, biyo-ışıldak hırsız alarmı olarak billinir ve bir çeşit savunma şeklidir. | TED | و مروحة الضوء هذه التي تنتجها الأتولا تعرف بجهاز إنذار ضد السرقة ضيائي بيلوجي وهو نوع من أنواع الدفاع. |
Yani evren enerjiyi dağıtırken, bu küçük girdaplar biyolojik düzeni yarattılar. | TED | لذا بينما يقوم الكون بتبديد الطاقة. هناك منابع الدوامات هذه التي تخلق النظام البيولوجي. |
Senden istediğim şey bu bitmiş ilişkiden ve o adamdan kalan bütün negatif enerjiyi o adamı temsil edecek olan bu kırık cam parçasına katılmış olarak hayal etmen, tamam. | TED | تخيلي الطاقة السلبية الناجمة عن هذه العلاقة وعن ذلك الشاب ركزيها في قطعة الزجاج هذه التي تمثل هذا الشاب |
EEG (beyin akım grafiği) ölçümleri genellikle sensörlü oklardan oluşan bir saç ağı içerir, bu resimde de gördüğünüz gibi. | TED | ان التخطيط الدماغي الطبيعي يتطلب قبعة تحوي صفوفا من المجسات الكهربائية كما هذه التي يمكن رؤيتها في الصورة |
İnşallah, sözde bu savaşa bir son verebiliriz. Rahat. | Open Subtitles | الآن، إن شاء الله، نحن يمكن أن ننهي هذه التي تسمى الحرب , أستراحة |
Bunlar gidilinebilir ve kalınabilir güzel yerlerle ilgili istatistiki veriler. | TED | هذه التي تشاهدونها هي إحصائيات عن ما هي الأماكن المناسبة للذهاب لها ومن ثم التوقف عندها. |