Ama aslında bu resim tamamen, farklı yerlerin fotoğraflarının birleştirilmesiyle meydana geldi. | TED | لكن في الواقع هذه الصورة مركبة بالكامل من صور من أماكن مختلفة |
Bu yüzden, Diana, Dodi ve onların hayal edilen melez çocuklarının resmini yarattım. Ve büyük bir halk pretestosuna sebep olan bu resim ortaya çıktı. | TED | و لذلك صنعت صورة لديانا و دودي و ابنهم المزعوم و تم نشر هذه الصورة مما تسبب في غضب عارم من الجمهور في ذلك الوقت. |
Elizabeth Fisher, bu resmi birkaç dakika önce bana e-postayla gönderdi. | Open Subtitles | اليزابيث ارسلت لي بريدا اليكترونيا منذ بضع دقائق فيه هذه الصورة |
bu fotoğraf Büyük Buhran'dan önce Kongo'nun başkenti Brazzaville'de çekildi. | TED | لقد التقطت هذه الصورة قبل الكساد الكبير في برازافيل، الكونغو. |
bu fotoğrafı nasıl açıklayacağımı, hatta neyi gösterdiğini bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف حتى كيف أفسر هذه الصورة, أو حتى اثبتها. |
bu resim gerçekten bulanık, özür dilerim, bunu çektiğimde kötü bir soğukalgınlığı yaşıyordum. | TED | هذه الصورة غامضة بالفعل، أنا أعتذر، كان لدي نزلة برد حادة عندما التقطها. |
bu resim çekildiğinde, yaklaşık bin tane, kadın ve erkek çalışanı vardı. | Open Subtitles | فى وقت التقاط هذه الصورة كان يوظف الاف من الرجال و النساء |
bu resim 14. yüzyıla ait bir parfüm damıtımını gösteriyor. | Open Subtitles | تُظهر هذه الصورة معمل تقطير عطر في القرن الرابع عشر |
Sadece "bu resmi sevdim" diyorsun ve çevre içi paylaşıyorsun... Çevrimiçi. | Open Subtitles | تقول فقط ، أحب هذه الصورة و تشاركها فورا على الشبكة |
Canlılığı, kapasitesi. bu resmi döndürebilirim. | TED | النضارة، المساحة. يمكنني إدارة هذه الصورة |
diye sordu. Biz de bu resmi İngiliz Müzesi'ne gönderdik, onlar da bunun trahom olduğunu doğruladı. | TED | لذا فقد أرسلنا هذه الصورة إلى المتحف البريطاني، فأكدوا فعلًا أن هذه تراخوما. |
Ama bu fotoğraf yarını gösterdiği için onunla bir ilgisi olmadığı çok açık. | Open Subtitles | ولكن يظهر أن هذه الصورة ستحدث بالغد ولا دخل لها به على الإطلاق |
O halde bu fotoğraf kadının öldüğü gün çekilmiş olmalı. | Open Subtitles | إذاً، هذه الصورة ربما إلتقطت في نفس يوم وفاتها ؟ |
bu fotoğraf onun bu adamla tanıştığını gösteriyor sadece, değil mi? | Open Subtitles | تمهل .. تمهل هذه الصورة تؤكد لنا انها قابلت الشخص المنشود.. |
Çünkü efendim, öncelikle caddenin karşısındaki bir ATM'den bu fotoğrafı aldık. | Open Subtitles | ..لأن يا سيدي أولًا لدينا هذه الصورة مِن صرّافة بالشارع المقابل |
Tamam, eğer bu fotoğrafı internette görürsem ergenliğinin geri kalanını parmaklıklar ardında geçirirsin. | Open Subtitles | عندما أرسل لهم هذه. حسناً, لقد سبق إن رأيت هذه الصورة على الإنترنت, |
Peki hala. Şimdi, bunu yapma fikri, O fotoğrafı yaptığım zaman çok eski bir fikir değildi. | TED | حسناً . الان ، فكرة تنفيذ هذا المبدأ لم تكن قديمة و في الوقت الذي التقطت فيه هذه الصورة |
Ailenin kişisel manevi danışmanı, hastalarına başarısızlıklarını hatırlatmak ve onları manevi gelişime teşvik etmek için o resmi kitaba çizmiş olabilir. | TED | على الأرجح، رسم المستشار الروحي الخاص بالعائلة هذه الصورة في الكتاب لتذكير عملائه بإخفاقاتهم وتشجيع نموهم الروحي. |
Ve sonra bu resme gidiyorum, bu başladığım resim. | TED | وبعد ذلك أنتقل إلى هذه الصورة هنا، وهي التي بدأت بها أولا. |
Önceden adamı görmüştü, siyahi görmüştü, gitarı görmüştü ama bu resmin roman tasvirini ayrı olarak yaptı. | TED | هي رأت رجل من قبل ورأت اللون الأسود من قبل ورأت جيتار من قبل لكنها ذاتياً أنتجت وصفها الجديد عن هذه الصورة |
Aslında bu görüntü de daha özel olarak, bunun eşdeğerini içeriyor. | TED | في الحقيقة، هذه الصورة تحتوي أيضاً ما يعادل هذا، وبالتحديد، هذا. |
Ben temelde, yerden 15 metre yukarıda duran bir sokak fotoğrafçısıyım ve bu fotoğrafta gördüğünüz her şey, aslında aynı günde gerçekleşti. | TED | أنا في الأساس مصور الشارع من ارتفاع 50 قدماَ في الهواء، وكل شيء ترونه في هذه الصورة حدث فعلاَ في هذا اليوم. |
bu fotoğrafın ne zaman çekildiğinden gerçekten emin olamıyorum. | TED | لست متأكداً حقاً متي ألتقطت هذه الصورة. |
Bu resimdeki adamın hikayesini anlatayım. | TED | الشخص في هذه الصورة هنا، سأخبركم عن قصته. |
Ama biz bu verdiğimiz kararları değiştirirsek O fotoğraf asla çekilmez. | Open Subtitles | ولكن إن انحرفنا عن هذه القرارات لن تحدث هذه الصورة |
Editörüm bu fotoğrafını yayınlamak istiyor. Her halükarda yarın gazeteye çıkacaksın. | Open Subtitles | يريد رئيس التحرير نشر هذه الصورة لكِ ستنشر غداً بأية حال |
bu fotoğrafa bayılıyorum, çünkü bu başkasının odası ve bu ise onun. | TED | أنا أحب هذه الصورة ، لأن هذه غرفة شخص آخر وهذه غرفته. |