Belli zamanlarda gerçekleşmesi gereken şeyler var. Gerçekleşmelerini sağlamak için buradayım. | Open Subtitles | هناك أمور يجب أن تحدث بوقت محدد، أنا هنا لأظمن حدوثها |
Dosyada olsa bile mantıksız olan bir şeyler var ama. | Open Subtitles | ،لكن هناك أمور تبقى بدون تفسير .حتّى لو كنتُ كذلك |
Galiba hakkımda hâlâ bilmediğin şeyler var. | Open Subtitles | أعتقد لا يزال هناك أمور عني لا تعرفينها. |
Tek dediğim, Lana hakkında bilmediğin bir sürü şey var. | Open Subtitles | ما أقوله هو أن هناك أمور كثيرة تجهلها عن لانا |
Ahbap, bu akşam yapabileceğimiz bir sürü güzel şey var, baksana. | Open Subtitles | هناك أمور شيقة و عديدة بإمكاننا فعلها الليلة يا صديقي, أنظر |
Patronlarımızdan biri olan Gideon, asla kurtulamayacağınız, size bağlı olan şeyler vardır, derdi. | Open Subtitles | غيديون احد رؤسائنا ان هناك أمور تلتصق بك بحيث لا يمكنك إزالتها ابدا |
Ve Bazı şeyleri bilmemen senin için daha güvenli, tamam mı? | Open Subtitles | وتعرفين أن هناك أمور لا يمكنك معرفتها حرصا على سلامتك، صحيح؟ |
- Düşünecek başka şeyler var. - Ne gibi? | Open Subtitles | هناك أمور أخرى يجب النظر فيها مثل ماذا ؟ |
Seni hoşlanmanyacağın, ama benin söylemem gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | هناك أمور بشأني أنا بحاجة لأن أخبرك بها وهي لن تروقك. |
Anlıyorum. Fakat hâlâ halledilmesi gereken şeyler var. | Open Subtitles | مفهوم، ولكن هناك أمور أخرى لابد من متابعتها |
Sana hâlâ söylemem gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | لفترة أطول لازال هناك أمور أريد أن أخبركِ بها |
aa, ailemle ilgili bazı şeyler var ve gerçekten gitsem iyi olur. | Open Subtitles | هناك أمور مع والداي وعائلتي ربما يجب ان اذهب |
Hayatta basketboldan daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | هناك أمور في الحياة أكثر أهمية من كرة السلة |
..hayatımda hoşuma gitmeyen şeyler var, ama hoşuma giden pek çok şey de var. | Open Subtitles | هناك أمور لا أحبها في حياتي و هناك الكثير من الأشياء الجيدة |
Ona söylemeyeceğim ama Bay Eagles'ın söylediklerinde katıldığım bir kaç şey var. | Open Subtitles | لن أخبره بذلك لكن هناك أمور في موقف السيد إيغلز أوافقه فيها |
Dinle, kişisel algılama ama asıl senin düşünmediğin çok şey var. | Open Subtitles | لا تعتبرها مسألة شخصية ولكن هناك أمور كثيرة لم تفكر بها |
Ve o noktaya gelebilmemiz için, bence yapmamız gereken bir kaç şey var. | TED | ولكي نتمكن من الوصول إلى تلك النقطة، أعتقد بأن هناك أمور عدة يجب علينا فعلها |
Fakat, ana yıldız hakkında, alınan toplam ışık miktarından başka bilmeniz gereken daha fazla şeyler vardır. | TED | على كل حال، هناك أمور أكثر لمعرفتها حول النجم الأم من فقط مقدار الضوء الذي تستقبله إجمالا. |
Şimdi, yıllar boyunca bir gazeteci o ya da bu sebeple öğrendiği Bazı şeyleri haber yapamıyor. | Open Subtitles | الآن ، خلال سنوات من حياتي كمراسل عرفت أن هناك أمور لا يجب أن أعلنها |
Annenin ve benim senden saklama kararı aldığımız bazı şeyler vardı. | Open Subtitles | لقد كانت هناك أمور محددة قررت أنا ووالدتك ألا نخبرك بها |
Öyle. Ama hayatımda bazı şeyler oldu, göz ardı etmek istemediğim işaretler. | Open Subtitles | أنا كذلك، لكن هناك أمور حدثت في حياتي، إشارات لا أريد إهمالها |
İyi,fazlası var. | Open Subtitles | هناك المزيد هناك أمور تتعلق بكثيرين غيري |
Acilen ilgilenmeniz gereken ciddi meseleler var. | Open Subtitles | هناك أمور خطيرة تستلزم اهتمامكِ العاجل. |
Bundan biraz daha önemli bazı şeylerin olabileceğini düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأتُ أفكّر بأنَّ هناك أمور أكثر أهمية بقليل من ذلك. |