"هناك حل" - Traduction Arabe en Turc

    • yolu var
        
    • çözümü var
        
    • bir çözümü
        
    • bir çözüm var
        
    • bir yol
        
    • yolu olduğuna
        
    • çözüm mevcut
        
    Bundan kurtulmanın tek yolu var. Kasabalılara paralarını iade etmek. Open Subtitles هناك حل واحد ، أن نرد لهذه البلدة الجشعة مالهم
    Bir çözüm yolu var ama biraz nahoş, ama sadık olursanız, işe yarayabilir. Open Subtitles هناك حل إنه غير سار ولكن إذا ما كنتما مخلصان تمام فسوف ينجح
    - Bir gün bir hata yapacak. - Tek bir çözümü var. Open Subtitles يوما ما سوف يرتكب خطاً ولكن هناك حل واحد.
    Lakin bu problemin bir çözümü var. Open Subtitles في القرون المنقضية ولكن هناك حل لهذه المشكلة
    Ama bir çözüm var: emekçi yoksulları ortadan kaldırmak. TED ولكن هناك حل: القضاء على الطبقة العاملة الفقيرة.
    Öyle bir yol izleyerek olayları ilerlettiniz ki bize karşılık olarak yapacak tek bir şey kaldı. Open Subtitles انك تدير الاشياء بطريقة تجعل هناك حل واحد متبقى
    Tıpkı bu dağdan ayrılmanın tek yolu olduğuna inandıkları gibi. Open Subtitles كما يعتقدون إنه هناك حل واحد لترك هذا الجبل
    Yaşadığın ikilemin yasal ve kolay bir çözüm yolu var. Open Subtitles يبدو لي بشكل جلي ان هناك حل بسيط وقانوني لمعضلتك
    Bu motosikletlerden birini almanın tek bir yolu var. Open Subtitles هناك حل واحد انت ستحصل علي دراجة من هذة الدراجات
    İkimizin de sağ çıkacağı tek bir çözüm yolu var. Open Subtitles هناك حل واحد فعلاً لا يتطلب التضحية بحياة أحدنا
    Matt, her ne yaptıysan, inan ki çözümü var ve silah bir çözüm değil. Open Subtitles آياً يكن ما يحدث هناك حل لا يتضمن السلاح
    Tüm bunların tek bir çözümü var. Tekrar birlikte çalışacağız. Open Subtitles أتعلم أن هناك حل واحد لكل هذا هو أن نعود للعمل سوياً.
    Tarım Bakanlığı gerçekten hem peynir tüketimini arttırıp hem de sağlıklı yaşamı teşvik ediyorsa kolay bir çözümü var, pey-zersiz. Open Subtitles لو قسم الزراعة الأمريكي حقا يريد زيادة إستهلاك الجبن والترويج لأسلوب حياة صحي هناك حل سهل،تمرين الجبن
    Problemlerimizin barışçı bir çözümü olmayacak gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو انه لن يكون هناك حل سلمي لخلافاتنا في النهاية
    Her şeyin bir çözümü vardır. Open Subtitles هناك حل ومخرج لكل شيء فقط إذا توقفنا وفكرنا قليلا
    bir çözümü yoksa, boynumu bu evlilik boyunduruğa koymam gerekecek. Open Subtitles إذا لم يكن هناك حل فسأجبر على وضع عنقي لعربة العبودية تلك
    Sizi sürekli gözetim altından tutmaktansa, çok daha kolay bir çözüm var. Open Subtitles بدلاً من مراقبة حركاتك هناك حل أسهل بكثير لهذة المشكلة
    Pekala, sadece bir çözüm var. Pisliğimi temizleyip kasabadan gitmem lazım. Open Subtitles حسناً ، هناك حل واحد فقط لدي بأن أنظف الفوضى و الرحيل من المدينة
    Şimdi yapabileceğin tek bir çözüm var onu da sen geri çevirdin. Open Subtitles هناك حل بسيط ،تستطيعين فعله الأن و تقضي علي
    bir yol olmalı. Arkadaş olduğumuzu kimsenin bilmesine gerek yok. Open Subtitles يجب أن يكون هناك حل آخر لا يجب ان يعلم أحد بأننا صديقين
    Tıpkı bu dağdan ayrılmanın tek yolu olduğuna inandıkları gibi. Open Subtitles كما يعتقدون إنه هناك حل واحد لترك هذا الجبل
    Ama büyüleyici bir çözüm mevcut ve karmaşıklık bilimi olarak bilinen şeyden geliyor. TED لكن هناك حل غريب يأتي مما يًعرف بعلم التعقيد.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus