Üzgünüm, bayan Corcoran, ama gazetede görmem gereken bir şey var. | Open Subtitles | أنا اسفة و لكن هناك شىء فى الجريدة يجب أن اراه |
- Ama şu anda bir şey var ki... - Dinlenmelisin, baba. | Open Subtitles | ولكن حتى لن , هناك شىء أبى , يجب عليك أن ترتاح |
- Ama şu anda bir şey var ki... - Dinlenmelisin, baba. | Open Subtitles | ولكن حتى لن , هناك شىء أبى , يجب عليك أن ترتاح |
Biraz eski moda olabilirsin ama özel bir şeyler var sende. | Open Subtitles | ربما تكونين طراز قديم نوعا ما لكن هناك شىء مميز بك. |
Benim için yapabileceğin birşey var. | Open Subtitles | هناك شىء واحد تستطيع فعله لو اردت مساعدتى |
Orada sana olan, anlatmak isteyeceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | هل حدث لك شىء هناك شىء تريد التحدث عنه ؟ |
Olay şu ki, bir şey var, sana söylemekten korkuyordum. | Open Subtitles | الأمر هو هناك شىء 000 كنت خائفاً من إخباركِ به |
Bilmeniz gereken bir şey var, Profesör. | Open Subtitles | هناك شىء واحد يجب أن تعرفة , أيها الأستاذ |
Dilinizin ucunda bir şey var, bunu hissedebiliyorum... benden bir şey isteyeceksiniz, Binbaşı. | Open Subtitles | هناك شىء ما قادم أشعر بذلك وقادم بإتجاهى انا أيها القائد |
Afedersiniz bayan, sizin iç in yapabileceğim başka bir şey var mı? | Open Subtitles | معذرةً , سيدتى , هل هناك شىء آخر يمكن أن أفعله لأجلك ؟ |
Geldiğimden beri sana sormak istediğim bir şey var. | Open Subtitles | بما أننا هنا فى هذة اللحظة هناك شىء أريد سؤالك عنة |
Annene her zaman söylemek isteyip de asla söyleyemediğin bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شىء ما رغبت دائماً فى أن تقوله لوالدتك و لكنك لم تستطع أبداً ؟ |
Belki ama söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | من المحتمل لا, لكن هناك شىء أود أن أقوله لك |
Adrenalin'de bir şey var... sen neye gülüyorsun? | Open Subtitles | ..هناك شىء ما حول الادرينالين و لماذا تضحك ؟ |
Sende özel bir şeyler olduğunu hep biliyordum. Seni ilk gördüğümden beri. | Open Subtitles | عرفت ان هناك شىء ما بخصوصك من المره الاولى التى رأيتك فيها. |
Beyaz Ayı, onunla ilgili bir şeyler doğru değil. Hatırlıyorum! | Open Subtitles | الدب الابيض , هناك شىء خطأ بخصوصه لقد تذكرت للتو |
Benim farklı yapabileceğim şeyler var mıydı, onu görmem gerekiyor. | Open Subtitles | ارى لو كان هناك شىء كنت لأقوم به بطريقة مختلفة |
Ama yapmayacağız birşey var... o da bir gece pis bir sıçan gibi odasına sızıp onu uykusunda öldürmek. | Open Subtitles | و لكن هناك شىء واحد لن نفعلة أن نتسلل لغرفتها ليلاً كما لو كنا فئران حقيرة و نقتلها و هى نائمة |
Benny'nin o gün parçaladığı topun inanılmaz bir şeylerin olacağına... işaret ettiğini düşünmüştük. | Open Subtitles | لقد أعتقدنا ان الكرة التى دمرها بينى كانت تعنى أن هناك شىء ما سيحدث |
Eğer içinde bana yardımı dokunabilecek hiçbir şey yoksa; peşini bırakırım. | Open Subtitles | اذا لم يكن هناك شىء مفيد أعدك أننى سأتخلى عن الأمر |
Bu öğleden sonra anlamadığım bir şey vardı, değil mi? | Open Subtitles | إذن، هناك شىء لم أفهمه بعد ظهر اليوم، أليس كذلك؟ |
- Bu kötü. - Burada canlı bişey var! - Bu senin uydurman. | Open Subtitles | انه أسوأ, هناك شىء حى هنا - ذلك من خيالك - |
Senin için yapabileceğim bir şey varsa da unut gitsin. | Open Subtitles | واذا كان هناك شىء استطيع ان افعلة من اجلك. انساة |
Bir adamın, böyle büyük bir hata yaptıktan sonra, yapabileceği tek bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك شىء واحد فقط يستطيع الشخص عملة عندما يرتكب خطأ كبير كهذا |
Gündüz paraşüt kullanacak olmamız dışında, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شىء آخر نقلق بشأنه ليس لدينا ما يدعو للقلق |
birşeyler var içinde alamayacakları ve dokunamayacakları birşeyler. | Open Subtitles | هناك شىء بداخلنا لا يمكنهم أن يصلوا اليه |