Fakat yankıyla yön bulmayı (echolocation) kullanmayan bir grup yarasa vardır. | TED | بالرغم من ذلك فإن هناك مجموعة لا تستخدم تحديد الموقع بالصدى. |
Ama bir grup parlayan gözleri olan kötü adam var dışarıda. | Open Subtitles | لكن هناك مجموعة من الرجالِ السيئينِ متوهجو العيونِ في الخارج هناك، |
Kontrol merkezinin dışında evsizler gibi yaşayan marjinal bir grup var. | Open Subtitles | هناك مجموعة خارجة عن السيطرة تريد السيطرة على الخدمات الصحية للعائدين |
Dışarıda dünyayı yöneten güçlü insanlardan oluşan gizli bir grup var. | Open Subtitles | هناك مجموعة من الأشخاص الأقوياء بالخارج الذين يتحكمون بالعالم في السر |
- Biliyorum. Büyük bir hayal kırıklığıyım. İmzalaman gereken bir sürü form var. | Open Subtitles | الآن هناك مجموعة من الإستمارات يجب أن تُوقعها، وسأقوم بتعبئة البقيّة لك لاحقاً. |
Komünist Parti ile aşağı yukarı bağdaştırdığımız taktikleri izleyen küçük bir grup vardı. | Open Subtitles | لقد كانت هناك مجموعة صغيرة التي تقريباً تتبع التكتيكات بإننا ضمن الحزب الشيوعي. |
Yurttaki oda gruplarına baktığımızda çömezler grubu var ve öğrenciler bu oda arkadaşlarını seçmiyor. | TED | في هارفرد، عندما تنظر إلى مجموعة السكنات هناك مجموعة من طلاب السنة الاولى، لم يختاروا بأنفسهم شريك الغرفة |
İki koridor ilerde küçük bir grup çoğalıcı sizin tarafınıza geliyorlar. | Open Subtitles | هناك مجموعة صغيرة من الرليكيتورز على بعد ممرين, يتجهون في طريقكم |
Ama 3. bir grup vardı ki cevapları saçma, anlaşılmaz ve mantık dışıydı. | Open Subtitles | و لكن هناك مجموعة ثالثة الإجابات كانت سخيفة مبهمة غير منطقية و عشوائية |
- Üzgünüm, her şeyi bilmiyorum... - bir grup keşif için,doğuya doğru gitti. | Open Subtitles | أعذرني لو لم أكن أعرف كل شئ لكن هناك مجموعة ذهبوا لاستكشاف الشرق |
Ne gerekirse yaparak bu kasabaya şeker getirmeye ant içmiş küçük bir grup var. | Open Subtitles | هناك مجموعة صغيرة ، رتّبت لإعادة إحضار السكّر إلى هذه البلدة، بأيّ وسيلة ضروريّة |
bir grup var. Gelecek toplantıları hafta sonunda. | Open Subtitles | ستكون هناك مجموعة إجتماعهم القادم سيكون في آخر الأسبوع |
Kendini gezginin koruyucusu sanan tek bir grup var. | Open Subtitles | هناك مجموعة واحدة فقط التي عينوا أنفسهم لانقاذ المسافر |
Bizi kömür madeninden beri takip eden bir grup var. | Open Subtitles | كان هناك مجموعة من الناس يتتبعون أثرنا منذ خرجنا من منجم الفحم |
Bu dışarıda bizim gibi bir sürü insan olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | برهنت أن هناك مجموعة كاملة منا أكثر مما كنا نظن، |
Bu dışarıda bizim gibi bir sürü insan olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | برهنت أن هناك مجموعة كاملة منا أكثر مما كنا نظن، |
Bununla başetmenin bir sürü yöntemi var. | TED | هناك مجموعة كبيرة من الطرق للتعامل مع هذا |
Komünist Parti ile aşağı yukarı bağdaştırdığımız taktikleri izleyen küçük bir grup vardı. | Open Subtitles | لقد كانت هناك مجموعة صغيرة التي تقريباً تتبع التكتيكات بإننا ضمن الحزب الشيوعي. |
Yılda 300 günü dünyayı dolaşırken, her yerde farklı yaşlardan bir Roots and Shoots grubu var. | TED | وبما أنني أسافر إلى مختلف أنحاء العالم 300 يوما في السنة، في كل مكان هناك مجموعة من الجذور والبراعم من أعمار مختلفة. |
Scarn yapmayı öğrenmesi gereken bir sürü insan var burada. | Open Subtitles | هناك مجموعة من الاشخاص يريدون معرفة كيفية تأدية طريق رقص الخاصة بـ سكارن |