Aksi takdirde, 'Ölüm bizi ayırana kadar' cümlesi yepyeni bir anlam kazanabilir. | Open Subtitles | غير ذلك , سيكون هناك معنى جديد لعبارة , "حتى يفرقنا الموت" |
En azından çoğu insan bunu söylese de başka bir anlam olabilir. | Open Subtitles | على الأقل هذا ما يقوله معظم الناس ولكن هناك معنى أخر |
Bunun altında derin bir anlam olduğunu sanmam. | Open Subtitles | واو, لم اكن لأعلم ان هناك معنى اعمق لذلك كون هادئ! |
Ama bilim insanları için, halkaların özel bir anlamı da var, Çünkü biz onların, ufak boyutta, Güneş sisteminin aslında nasıl oluştuğunu temsil ettiğine inanıyoruz. | TED | لكن بالنسبة للعلماء، هناك معنى خاص لهذه الحلقات، لأننا نعتقد أنها تمثل، على مقياس صغير، كيفية تشكل النظام الشمسي. |
Açığa vurulmamış, karanlık şüphelerim oldu, ki hayatın bir anlamı vardı. | Open Subtitles | وبدأت أفكر أنه ربما كان هناك معنى للحياة |
Hayatımın bir amacı... olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لقد ظننت أنه ربما سيكون هناك معنى لحياتى |
Böyle dolaşmamızın hiçbir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك معنى لوقوفنا في كل أرجاء المكان. |
Çünkü ailemin ölümünün arkasında bir anlam yoktu. | Open Subtitles | لأنه لم يكن هناك معنى وراء موت والديّ |
Bulamadığımızda da içgüdüsel olarak bir anlam yaratıp yalan söylüyoruz. | Open Subtitles | و عندما لا يكون هناك معنى فإننا نخلقه |
Bu dünyada bir anlam kalmadı. | Open Subtitles | ليس هناك معنى فى هذا العالم |
Reid, sen mesajları kontrol etmeye devam et. Daha derin bir anlam olup olmadığına bak. | Open Subtitles | انظر إذا كان هناك معنى أعمق. |
Bundan bir anlam çıkartmalı mıyım? | Open Subtitles | هل هناك معنى من كل هذا ؟ |
Haklısın, böyle bir yaşamın hiç bir anlamı yok. | Open Subtitles | حقاً , إنه ليس هناك معنى لمثل هذه الحياة |
Bana göre Mandarin dilini öğrenmenin bir anlamı yok. | Open Subtitles | أعتقد ليس هناك معنى في تعلّم لغة القواعد |
Çünkü tüm kadınlar böyle yapar sebebi de tüm bunların bizim idrak edebileceğimizden çok daha ulvi bir anlamı olmasıdır. | Open Subtitles | ولأن البعض على ما يبدو اعلى قيمة من الجميع لأنه من الواضح أن هناك معنى سامياً ،لما يحصل ومن الصعب عليهم الفهم |
Ama artık bir anlamı kalmadı. | Open Subtitles | ولكن لم يعد هناك معنى لأي شيء. - ليس هنا. |
Hayatımın bir amacı... olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لقد ظننت أنه ربما سيكون هناك معنى لحياتى |
bir amacı ve anlamı olduğuna. | Open Subtitles | وأن هناك معنى وهدف لكل ذلك |
kimse istemiyorsa bu maçı yapmanın anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك معنى بعمل هذه المباراة لكون لا أحد يتطلع إليها. |