"هناك وأبوس" - Traduction Arabe en Turc

    • var
        
    • bir
        
    • yok
        
    Evet, orada bir sürü ihtiyatsız hırsız var. Open Subtitles نعم، انظر، هناك وأبوس]؛ ق تم موجة من السرقات هناك.
    Bence bir aldatma eğrisi var. Open Subtitles أعتقد ربما هناك وأبوس]؛ سا الغش المنحنى.
    Ama beraber planlar yapmaya başlamadan önce bilmemiz gereken birşey var. Open Subtitles ولكن قبل أن نصل على متن طائرة معا، هناك وأبوس]؛ شيء ونحن جميعا نريد أن نعرف.
    Sadece bir tane pembe fırça başlığı vardı ve Büyük onu bana verdi. Open Subtitles هناك وأبوس]؛ ق واحد فقط وردي رئيس فرشاة وإعطاء الكبير له بالنسبة لي.
    -Palyaço yok demişti. Open Subtitles - قيل لي هناك وأبوس]؛ د أن يكون هناك المهرجين.
    Ve seksüel tercihime gelirsek, ruhsal olarak eşcinsel gibi hissediyorum kadın ruhuyla bağlantı kurabilen güçlü bir yanım var. Open Subtitles وبينما جنسيا، أنا أشعر بأنني مباشرة... ... هناك وأبوس]؛ سا جزءا قويا جدا لي الذي يصل إلى روح الأنثى.
    30 yaşındaki bir erkek hala bekarsa, bir sorunu var demektir. Open Subtitles إذا كان الرجل هو أكثر من 30 واحد، هناك وأبوس]؛ ق شيئا خاطئا معه.
    Burada benim partilerime bile gelmeyenler var! Ama Nina'nınkine gelmişler! Open Subtitles هناك وأبوس]؛ إعادة الناس هنا الذين دون أبوس]؛ ر حتى تأتي لأطراف بلدي وأنها جاءت لنينا و أبوس]؛ [س].
    Hemen köşede güzel bir yer var. Open Subtitles هناك وأبوس]؛ مكان سا الحق قاب قوسين أو أدنى.
    Önünüzde hâlâ çok iş var. Biraz burada, biraz da evde. Open Subtitles هناك وأبوس]؛ ق يزال هناك الكثير من العمل الذي ينتظرنا، بعض هنا وبعض في المنزل.
    Koltuğu ayarlamak için bile bir düğmesi var. Open Subtitles هناك وأبوس]؛ ق حتى زر لضبط قطني الخاص بك.
    -Gidemediğim bir havuz var. -Hangi havuz? Open Subtitles هناك وأبوس]؛ تجميع سا كتلة من شقتي ويمكنني وأبوس]؛ ر الحصول في
    Gitmeliyim. Bana doğru gelen kocaman bir kabarık etek var. Open Subtitles لقد حصلت على الذهاب، هناك وأبوس]؛ سا كومة كبيرة من تنورات قصيرة قادمة في وجهي.
    Bu gece Met'te bir açılış var. "La Traviata". Open Subtitles هناك وأبوس]؛ [س] فتح في الليلة الأرصاد الجوية.
    Kamerada bir film ve sırt çantasında on tane daha film var. Open Subtitles هناك وأبوس]؛ فيلم سا في الكاميرا وعشرة أكثر في حقيبة.
    Benim de anlamam gereken şeyler var, Open Subtitles هناك وأبوس]؛ [س] أشياء أحتاج لمعرفة كذلك،
    Onu oradan çıkarmak için bir yol görünmüyor. Open Subtitles فليس هناك وأبوس]؛ ر يبدو أن يكون وسيلة لإخراجه.
    Her zaman bir orman yangını çıkma ihtimali vardır. Open Subtitles هناك وأبوس]؛ [س] دائما إمكانية من حرائق الغابات، وأفترض.
    -Aslında büyük bir ihtimalle bu yaz burada olmayacağım. Open Subtitles -لماذا، لا مروحة كبيرة من سلطة السلطعون 40 $؟ هناك وأبوس]؛ سا إمكانية أنا لا ستعمل يكون هنا هذا الصيف.
    Yüzünde kocaman bir gülümseme yok. Open Subtitles هناك وأبوس]؛ [س] لا ابتسامة كبيرة على وجهها.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus