"هوسك" - Traduction Arabe en Turc

• takıntın
• takıntını
• saplantının
• takıntı
• takıntılı
• saplantınla
• Saplantın
• takıntından
• kafayı
• fetişin
• takıntınız

Ama herkese ödetme takıntın insanların hayatını mahvediyor yani bebeğimin hayatını.
ولكن هوسك بجعل الجميع يعاني يؤدي إلى تدمير الكثير من الأشخاص

Çünkü bu takıntın devam ederse sonunun kötü olacağını bir şekilde biliyordum.
لأنّي شعرت أنّك إذا تابعت هوسك به، فستنتهي لما لا يحمد عقباه.

Ve takıntını tatmin edebilirsin.
وتأخذ بثأرك لكي تحقق به هوسك وإشباع رغباتك

Şahsi saplantının, mesleki sorumluluğunun önüne geçmesine izin verdin.
لقد تركتي هوسك الشخصي يقف في طريق مسؤوليتك المهنية.

Ama o zaman Bayan Blake-- Senin Brigit'e olan bağlılığın, ona hastalığında yardım etmek istemen bunlar ne kadar büyük bir takıntı olmuştu sende? Bunu herhâlde siz de merak etmiş olmalısınız, Leydi Sedwick?
ان تضحياتك لبريجيت ومحاولة انقاذها,كيف جعلك هوسك يبعد عن التأخير عن مساعدتها يا سيدرسك ؟

Konu kadınlara gelince, öyle takıntılı bir tavrın oluyor ki korkuyorum.
وااو .. أنا خائف من مستوى هوسك عندما يتعلق الأمر بامرأه

Bu gece saplantınla yüzleşiyorsun.
الليلة سوف تواجه هوسك.

Korkarım, Lex Luthor ile ilgili Saplantın, psikotik çöküşünden sonra yarattığın fantezi dünyasının bir parçası.
أخشى أن هوسك بليكس لوثر جزء من عالمك الخيالي الذى أبتدعته بعد أن عانيت من انهيارك العصبى.

Şu aptal dergi takıntından bahsediyorum.
انا اتكلم عن هوسك بتلك المجلة الغبية

O senin takıntın ve açıkçası İmparator seni serbest bırakacak.
إنه هوسك ومن الواضح أن الإمبراطور سيكافئك

Birini vurman, özel dedektif arkadaşın, yeni takıntın
إطلاق نار على الشاب ، صاحبي إنه هوسك الجديد

Yani, kadın iç çamaşırı takıntın biraz korkutucu.
اعنى ان هوسك بملابس النساء التحتية مخيف؟

Bu yüzden o hapishaneye artık telefon açmak yok ve bu ofisi ufak takıntın için bir daha kullanmak yok.
لذلك لا مزيد من المكالمات للسجن ولا إستعمال للمكتب لتوسيع هوسك الصغير

Ve bu arada senin yemek takıntın düşündüğün kadar sevimli bir şey değil.
وبالمناسبة، هوسك الغذائي يرعب أكثر ممّا تظنين

Seninle ilk tanıştığımızda baş harflerle ilgili takıntını anlatmıştın.
تعلمين، عندما قابلتكِ أول مرة أخبرتني بشأن هوسك بالحروف الأولى

Biliyor musun, aklında yer eden her şeyi temizlersen bu çocuğa olan takıntını ve evlilikteki başarısızlığını, bir kapı aralığı ve boşlukla karşılaşırsın.
فقط لو أمكنك تصفية ذهنك من هوسك بحب هذا الرجل وزواجك الفاشل و سوف تفتحين الباب الخلفى لعقلك

Müfettiş Clouseau'ya olan saplantının sona erdiğini umuyordum.
تمنيت دفنا أخيرا هوسك مع المفتش كلوزو.

Senin Bertha'ya olan saplantının hiçbir zaman Bertha'yla ilgili olmadığını düşünüyorum
(أرى أنّ هوسك بـ(بيرثا (لم يكن متعلقاً أبداً بـ(بيرثا

takıntı yapacağını biliyordum.
كنتُ أعلم أنّ معرفة السبب سيكون هوسك. أجل.

Şu takıntılı olduğun plastik bitkiler ne kadar gerçekse endişen de o kadar gerçek.
قلقك هذا قريب من هوسك بهذه النباتات البلاستيكية

Saplantın üzerine oynadı. Muhtemelen pek zor olmamıştır.
لقد لعب على هوسك لم يكن هذا صعباً على ما اعتقد

Bu takıntından kurtulmana yardım etmek isterdim ama eğer buna devam-
أردت أن أساعدك أن تتغلب علي هوسك - . .

"Speed" filmiyle kafayı bozuşun çok sağlıksız bir hâl aldı.
هوسك بالفيلم " سُرعة " أصبح أمراً غير صحياً للغاية

Senin ve küçük ruj fetişin hakkında her şeyi duydum.
سمعت كل شئ عنك وعن هوسك بأحمر الشفاه

Sağlığıma olan bu gereksiz takıntınız beni siz ikinizden daha çok kuşkulanmaya itiyor.
هوسك الغير صحّي بحالتي يجعلني أكثر فقط مرتاب منك إثنان.