Ve düşüncemin doğru olduğunu kanıtladı ve bu projede gelecek birkaç yıl çalışmama zemin hazırladı. | TED | وأثبت لي ان فكرتي عملت وهذا سوغ لي العمل في هذا المشروع لسنتين متتاليتين |
Öyleyse hünerlerini göster ve sözlerini ispatla. | Open Subtitles | أذن عبر عن كلماتك بالأفعال وأثبت ما تقول |
Ben cesedi bulup bunu onun yaptığını ispat edeceğim. Ceset olmazsa temyize gidebilir değil mi? | Open Subtitles | بالظبط، سأعثر على الجثة وأثبت أنه من فعلها |
Geri dön ve gerçekten "Y" kromozomu taşıdığını bana kanıtla. Alayım. | Open Subtitles | عد لهناك وأثبت لي أنك حقاً تمتلك كروموسوم الرجولة. سأساعدكِ. |
Bilmiyorum. Onu bulup kızın masumiyetini kanıtlarım, o da çeker gider. | Open Subtitles | لا أعرف، أجده وأثبت أن الفتاة بريئة، ثم يرحل |
Sanırım yaşadığı ilişkileri ifşa etmeyen biri olduğumu zaten kanıtladım. | Open Subtitles | أظن سبق وأثبت أنني لا أحدث القيل والقال |
Ve sana Kira olmadığımı kanıtlayacağım çünkü senin için Kira'yı yakalayacağım. | Open Subtitles | ومن ثم سأمسك بـ كيرا وأثبت لك بأني لست هو |
Bunu kanıtladın, değil mi? Daha bir sürü şey yapabilirsin. | Open Subtitles | وأثبت ذلك، ثمة الكثير من الأمور تستطيع فعلها |
Eğer oğlum sağ kalır ve buna değer olduğunu kanıtlarsa ona ver. | Open Subtitles | إذا نجى ولدي وأثبت جدارته فاعطه إيّاها. |
John Steinbeck bu duruma uyku komitesi adını verdi ve araştırmacı, sorunları çözmede rüya görmenin etkisini kanıtladı. | TED | دعا جون ستاينبك، لجنة للبحث في أمر النوم، وأثبت الباحثون تأثير الأحلام على حل المشاكل |
İlk başta, insan olması bir zayıflık sayılmıştı. Yine de sahip olduğu en büyük güç olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | حسب بالبداية أن إنسانيته نقطة ضعف، وأثبت بعدها أنها الينبوع الأعظم لقوته. |
İlk başta, insan olması bir zayıflık sayılmıştı. Yine de sahip olduğu en büyük güç olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | حسب بالبداية أن إنسانيته نقطة ضعف، وأثبت بعدها أنها الينبوع الأعظم لقوته. |
Kötü biri olduğuna inanmamı istiyorsan, buraya gel ve öyle olduğunu ispatla! | Open Subtitles | هل تريدني أن أصدق بأنك شخص سيء إذن أخرج إلى هنا وأثبت ذلك ليّ |
Onlara enziminin en iyisi olduğunu ispatla. | Open Subtitles | وأثبت لهم انا انزيمك هو الافضل |
Silahı bul, onun kullandığını ispatla. | Open Subtitles | ابحث عن السلاح، وأثبت أنه لها |
Adamı gerçekten öldürdüğümü ispat etmek için cesedi yetkililere gösteririm, o zaman yetkililer bana mükâfat verir. | Open Subtitles | أريهم تلك الجُثة، وأثبت لهم أنني بالفعل قتلته ومن هُنا تدفع لي السلطات. |
- Ama öyle oldu efendim. Peki öyleye. kanıtla bunu. | Open Subtitles | ولكن أنا فعلت هذا تعال وأثبت هذا |
Ya tüm altınları iade ederim ve kendimi kanıtlarım ya da başarısız olurum ve eksik tutar için bahaneler bulmaya çalışırım. | Open Subtitles | إما أن أعيد كل الأموال المخبأة وأثبت ذلك وإلا سأفشل إن حاولت أن أبرر عجز الميزانية سأزيد من شكوكهم الموجودة |
Geçen gece bunu kendime kanıtladım. | Open Subtitles | وأثبت هذا لنفسى ليله امس |
...ve sana onun yalancı bir kaltak olduğunu kanıtlayacağım. | Open Subtitles | وأثبت إنك كذابه فاسقة |
Bana ilk geldiğinde, o ana kadar gördüğüm en haylaz gençtin yine de sonraki koruyucu olabileceğini kanıtladın. | Open Subtitles | عندما كنت أول وجاء لي ، كنت أكثر غير المنضبطة كنت قد وضعت الشباب من أي وقت مضى على عينيك. وحتى الآن ، وأثبت لكم جدير نفسك |
Öyle kaldık. | Open Subtitles | وأثبت. |