Sıradan insanlar ve galaksimizdeki en sıra dışı yıldızlarla ilgili NASA özel görevinden bilgiler içeriyor. | TED | تتضمن بيانات من مهمة وكالة ناسا، وأشخاص عاديين وأحد أكثر النجوم غير العادية في مجرتنا. |
Henüz düşünmediğimiz pek çok fikir ve sizin gibi insanlar yeni uygulama alanları düşünmemize yardım edecek. | TED | يوجد العديد من الأفكار التي لم تتبلور بعد، وأشخاص مثلك سيساعدوننا في إيجاد استخدامات جديدة. |
Bununla ilgilenen iki grup insan vardı: gezegen bilimciler, yukarıya bakmak isteyen, ve aşağıya bakmak isteyen başka insanlar. | TED | كانت هناك مجموعتين من الأشخاص المهتمين بذلك: علماء الكواكب الذين يبحثون في الأعلى وأشخاص آخرين يبحثون في الأسفل |
Ölüme feryat figan gidenler ve ölüme sessiz sedasız gidenler. | Open Subtitles | أشخاص يذهبون إلى الموت يصرخون وأشخاص يذهبون إلى الموت بصمت |
Protokolü boş vermek bağlantıları ve kimsenin göremediği arka kapıları bulmak. | Open Subtitles | تجاهل البروتوكول، والعثور على روابط وأشخاص سريين لا يُمكن لأحد رؤيتهم. |
Küçük çocuklar, anne-babalar, desenli camları olan evler ve zarar vermek için bekleyen kötü adamlar. | Open Subtitles | أطفال صغار, آباء منزل بنوافذ جميلة وأشخاص شريرون مستعدون لإلحاق الأذى |
Yani çoğu zaman hala zor da olsa, bu, böyle yerler, böyle düşünceler, ve sizin gibi açık görüşlü insanlar sayesinde toplumun daha toleranslı olduğunu anlamama yardım etti. | TED | برغم أنها ما زالت صعبه بعض الأحيان ساشرككم في أن ذلك ساعدني لأدرك أن المجتمع أكثر تسامحاً، بسبب أماكن مثل هذا المكان وأفكار مثل هذه وأشخاص مثلكم، بعقول متفتحه. |
- ...koşuşan insanlar. | Open Subtitles | وبعد ذلك الذي حدث بعدها صراخ وأشخاص يركضون؟ |
Bu piyango satıcıları zayıf insanlar ve korumasız sakatlar ve genç kadınlar ve diğerleri... | Open Subtitles | الذين يتعاملون مع بائعي الانصيب هم أشخاص ضعيفون .. وأشخاص مرضى، أو معاقين، ونساء صغيرات، وهكذا. |
Hayatımı çaldın. İnsanlar beni öldürmeye çalıştı. | Open Subtitles | لقد سرقت حياتى وأشخاص كانوا يحاولون قتلى |
Profilini olusturup fotografini koyuyorsun... diger insanlar fotograflarini yollayip senin arkadasin olmak istiyorlar. | Open Subtitles | وأشخاص اخرون يرسلون صوره لأنفسهم و يريدون ان يكونوا اصدقائك |
Önceden hiç görmediğim arabalar, tanımadığım insanlar görüyorum. | Open Subtitles | أنا أرى سيارات لم أرها من قبل وأشخاص لا أعرفهم |
Her tarafta ışıkların yanıp söndüğü ve panoların önünde duran insanlar olan bir savaş odası mı hayal etmiştin? | Open Subtitles | أكنت تنتظر مركز قيادة مع أضواء وماضة وأشخاص مع أقراص تخزين؟ |
Aynı zamanda destek olman gereken bir ailen ve parçalara ayırman gereken insanlar var. | Open Subtitles | ولديكَ عائلة ترعاها، وأشخاص تقطع أوصالهم |
Hepimizin pişman olduğu anıları ve bizi yüz üstü bırakan insanlar vardır. | Open Subtitles | نحن كلنا لديه لحظات نندم عليها وأشخاص خيبو ظننا |
Onlarca menü seçeneği, sürüyle mağaza etrafta insanlar. | Open Subtitles | لديهم تنوع في خيارات الأكل والكثير من التسوق وأشخاص كثيرون |
Bilgisayar mühendisleri ve bilgisayar bilimleri branşlarının peşinden koşarken, sanatçılar , müzisyenler ve yazarlar serpiştirdik... | TED | وبالرغم أننا ما زلنا نبحث عن مهندسي حاسوب وأشخاص بتخصص علم حاسوب وضعنا القليل من الفنانين، والموسيقيين، والكتاب |
Herkese anlattım: Polise, komşularıma, aile ve arkadaşlarıma, tamamen yabancılara, ve bugün buradayım çünkü hepiniz bana yardım ettiniz. | TED | وقلت للجميع الشرطة، جيراني أصحابي وأهلي وأشخاص غرباء تماماً وأنا هنا لأنكم جميعاً ساعدتموني. |
Gelişmekte olan ülkelerde ihtiyacı olanların ayağına giderek onları ameliyat eden harika insanlardan ve doktorlardan oluşan bir organizasyon. | TED | وهي منظمة رائعة مكونة من أطباء وأشخاص يذهبون للدول النامية ليعرضوا جراحات تجميلية لأولئك الذين هم بحاجة لها. |
Tehlikeli adamlar kol geziyor. | Open Subtitles | وأشخاص خطرون يهيمون في المكان. |
Yanında çalışanlar, birlikte iş yaptığı adamlar... | Open Subtitles | أُجَراء, وأشخاص كان يتعامل معهم... |