"Ye, iç ve eğlen, çünkü yarın ölmüş olabilirsin. " | Open Subtitles | كُلْ وأشرب وكن مرحاً .. فغداً قد تكون ميتاً |
Lester'ın fantezilerini dinle ve havuç suyu iç biraz? | Open Subtitles | أستمع إلى تخيلات ليستر الجنسية وأشرب عصير جزر لفترة. |
Başlıkları okumak... ve meyve suyumu içmek için... kendime ait bir beş dakikam olamaz mı? | Open Subtitles | أيمكنني فقط أن أحصل على خمس دقائق لنفسي حتى أقرأ الأشياء المهمة وأشرب عصيري؟ |
Bir sürü kızartma yiyip, şişenin dibine kadar içmek istiyorum ve sahte erkek arkadaşımla sakin bir gece geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن آكل الكثير من البطاطس وأشرب الكثير من النبيذ وأمضي أمسية مريحة مع صديقي المزيف |
Şimdi kendimi en yakın bara atıp tüm vücudum, götüm gibi uyuşana kadar içeceğim. | Open Subtitles | وسوف أنحني على أقرب حانة وأشرب حتى يبقى بقية جسدي مخدراً كما مؤخرتي |
Şimdi izninizle, sizi ilgi çekici kılmak için yeterince sarhoş olmaya gidiyorum. | Open Subtitles | والآن لو سمحتما لي ، سأذهب وأشرب حتى أثمل كي أدعكما تستمتعان |
Kendimi yemekle meşgul değilken benim istiridye yememi tatlı şarap içmemi ve palamut atıştırmamı istiyorsun. | Open Subtitles | عندما لا أكون مشغولاً بأكل نفسي تجعلني أتناول المحار وأشرب النبيذ الحلو وأتغذى على الجوز |
Ayaktakımı ile dolaşmam, ve yalnızca haftasonlarında içerim. | Open Subtitles | لا أتسكع مع الرعاع وأشرب في عطلة الاسبوع فقط |
Cuma sabahı, yumurtamı yiyip kahvemi içerken, iyi bir iş sahibi olmuştum. | Open Subtitles | صباح الجمعة, بينما كنتُ آكل البيض وأشرب القهوة, حصلت على وظيفة جيدة. |
Sadece son günlerde çok çalışıyorum, aşırı sigara ve içki içiyorum. | Open Subtitles | كنت فقط أعمل بجد كبير وأشرب أكثر من اللازم، أدخن كثيراً |
Sadece rahatla, şuraya otur, bir içecek al, sigaranı iç, ve gösterinin tadını çıkar. | Open Subtitles | فقط أسترح وتناول شرابك وأشرب سيجارتك وأستمتع بالعرض |
Bunu bir saat kaynat ve çayını iç. | Open Subtitles | اغلي هذا العشب لساعة وأشرب الشاي.. |
- Karıştır ve iç. Karıştır ve iç. | Open Subtitles | أمزج وأشرب ,أمزج وإشرب أمزج و.. |
Burada oturmak, şarabımı içmek, çalışmak, çocuklara yemek yapmak. | Open Subtitles | أن أجلس هنا، وأشرب نبيذي أن أعمل، وأعد العشاء للأولاد |
Seoul'de olup, sizlerle içmek çok güzel. | Open Subtitles | جميل أن أكون في سيول، وأشرب معكم. |
Serendipity'e gidip amcanın hostes kız arkadaşı Eledy'le sıcak çikolata içmek istemediğim için de kusura bakma. | Open Subtitles | وآسفة أني لاأود الذهاب إلى "سيرندبتي" وأشرب شوكلاته مجمدة وحارة مع صديقة عمّك |
Bu bara gidip dertlerime içeceğim biraz. | Open Subtitles | أظن أنني سأذهب إلى الحانة وأشرب لأنسى مشاكلي |
- Yani ceza almış bir adam gibi bu hücrede oturup, bu kahveyi içeceğim, satranç oynayacağım. | Open Subtitles | لذا سأجلس في هذه الزنزانة وأشرب هذه القهوّة وألعب الشطرنج . وأتقبّل عقابي كرجل |
Dans edip içeceğim ve hayatıma getirdiğin her şeyden zevk alacağım. | Open Subtitles | سأرقص وأشرب وسأستمتعُ بكل الأمور التي جلبتها لحياتي |
Kendi bahçemden sebze yemek, kendi zeytinlerimden yağ çıkarmak, kendi tavuklarımdan taze yumurta yemek, kendi üzümlerimin şaraplarından sarhoş olmak istiyorum. | Open Subtitles | أصنع زيت الزيتون من أشجاري والبيض من دجاجاتي وأشرب النبيذ من كرومي |
Kafamın içindeki ses boynunu parçalayıp kanını içmemi söylüyor. | Open Subtitles | يخبرني الصوت في رأسي أن أمزق حلقكِ وأشرب من دمك. |
Benim adım Barney Gumble. 40 yaşındayım, bekarım ve içki içerim. | Open Subtitles | اسمي بارني جمبل عمري 40 سنة، أنا عازب، وأشرب الخمر |
Hadi ama. Eğer istemezsen hiç konuşmam bile. Sadece oturur ve sana içerken eşlik ederim. | Open Subtitles | إن لم تشأي الكلام لن أتكلم سوف أجلس فقط وأشرب معك |
Ne dememi istiyorsunuz, eve gidiyorum, içki içiyorum, bara gidiyorum, | Open Subtitles | ماذا تفعل ؟ ماذا تريدني أن أقول لك أنني أعود للمنزل وأشرب |