Ve bence bunun nedeni teknolojinin bize en savunmasız yanlarımızdan hitap edebilmesi. | TED | وأظن أن هذا راجع لكون التكنولوجيا تنادينا أكثر عندما نكون أكثر ضعفا. |
...ama ailemiz tekrar bir arada Ve bence bildiğimiz en güzel şeklide kutlamalıyız. | Open Subtitles | لكن عائلتنا عادت لوضعها السعيد وأظن أن علينا أن نحتفل بأفضل طريقة نعرفها |
Ve bence burada kilit nokta kendiliğinden kurulma işlemidir. | TED | وأظن أن السبيل إلى ذلك هو التجميع الذاتي. |
Bitti. Ve sanırım bu muayenehanede geçirdiğim en iyi zamandı. | Open Subtitles | إنتهيت، وأظن أن هذه أفضل زيارة ليّ للطبيب على الاطلاق |
Ve sanırım eğer bu şekilde yaparsanız her şey daha bir anlamlı hale geliyor. | TED | وأظن أن اللوحة بأكملها تبدو منطقية أكثر إذا بدت هكذا |
Eşleştirme için yetmiyor. galiba şansımız yaver gitmeyecek. | Open Subtitles | ليس جيدا للقيام بالتطابق وأظن أن الحظ لا يحالفنا |
Ve bence Improv Everywhere'in amacı biraz da bu. | TED | وأظن أن هذا هو نوعا ما مغزى إمبروف أفريوير. |
Ve bence en azından söylemek istedikleri şeyleri dinlemeliyiz. | Open Subtitles | وأظن أن أقل شىء يمكننا فعله هو الاستماع لما سيقولونه |
Jessie, dersi bugün benim planlayabileceğimi söylemiştin Ve bence bu önemli bir şey. | Open Subtitles | قلتِ أنه يمكنني التخطّيط لدرس اليوم، وأظن أن هذا درس قيم. |
Ve bence yaşadıklarını göz önüne alırsak, bu kesinlikle kabul edilebilir bir durum. | Open Subtitles | وأظن أن ذلك مقبول جداً بالنظر إلى كل ما مررت به |
Gözlükler hakkında istemiş olduğunuz belgeler. Belgeleri gözden geçirdik Ve bence memnun kalacaksınız. | Open Subtitles | هذه المواصفات التي طلبتها راجعناها وأظن أن النتائج ستسعك |
Buradaki insanların zarar gördüğüne inanıyorum Ve bence şirketler, hatalarının cezasını ödemeliler. | Open Subtitles | أظن بأن الأشخاص قد تعرضوا للأذى هنا وأظن أن تلك المؤسسات يجب عليها أن تدفع ثمن أخطائها |
Ve bence taksi şoförü aynı zamanda kendini hiptonize eden bir teyp dinliyordu. | Open Subtitles | وأظن أن سائق التاكسي كان يشغل شريط تنويم ذاتي غريب. |
Bir şeyler dönüyor Ve bence hepimiz farkındayız. | Open Subtitles | ثمة ما يجري هنا وأظن أن جميعنا نعرف ما يكون |
Mumlar. Aviva bir kaç mum yakmış, Ve sanırım süveterim muma yapıştı. | Open Subtitles | أفيفا، كانت تضيء شموع، وأظن أن ملابسي كانت قريبة منها |
Benim ilgilendiğim senin ne düşündüğün Ve sanırım bundan konuşmak seni üzüyor. | Open Subtitles | الذي يهمّني هو ما تظنه أنت وأظن أن الموضوع يزعجك بسبب الطريقة التي تتحدّث فيها عنه |
Ben çok üst sınıf bir modeldim Ve sanırım, hayatımın en iyi döneminin artık geride kaldığına kendimi, bir şekilde inandırmam gerekiyor. | Open Subtitles | فقط. كنت عارضة أزياء مشهورة، وأظن أن عليّ الأعتياد على حقيقة أن أفضل جزء من حياتي إنتهى. |
Bir şey bulursan ara demiştin Ve sanırım buldum. | Open Subtitles | ،قلتِ أنّي أستطيع الاتصال إن جدّ جديد .وأظن أن الأمر كذلك |
Bu kutuda yaklaşık 45 yavru kedi var, Ve sanırım bu yavru kedilerden birinin az önce yavru kedileri oldu. | Open Subtitles | هناك، حوالي، 45 قطة في هذا الصندوق وأظن أن أحد هذه القطط ولدت قطط |
Her sorunun bir çözümü vardır, cüsseli arkadaşım. Ve sanırım bu eğlenceli bir çözüm olacak. | Open Subtitles | لكلّ مشكلة حل يا صديقي الضخم، وأظن أن هذا قد يكون حلًّا ممتعًا. |
İri bir bayan ve galiba kızı Glee kulübünde. | Open Subtitles | إنها سيدة ضخمة، وأظن أن إبنتها في نادي غلي. |
bence bu zor bir soruya mahal veriyor: Girişimcilikle bizim amacımız nedir? | TED | وأظن أن هذا يثير سؤالًا صعبًا: ما هو هدفنا من ريادة الأعمال؟ |