"وأنهم" - Traduction Arabe en Turc

    • onlar
        
    • olmalılar
        
    • söylediler
        
    • olduğunu ve
        
    Ya da belki onlar birazcık fazla afromerkezli ve aradığından fazla siyahi görünümlüydü. TED أو كانت تظهر عليهم السمة الأفريقية قليلًا وأنهم مؤيدين لمظهر السود حسب ذوقها.
    En iyi dayanağımız bu çeteydi ve onlar da doğranmış ciğere döndü. Open Subtitles يؤدي قصارى جهدنا لعصابة جديدة لذيذة وأنهم في نهاية المطاف والكبد المفروم.
    Son gıda teftişinde en az elli sağlık cezası almış olmalılar. Open Subtitles لا بد وأنهم كان لديهم خمسين إنتهاكا صحيا خلال التفتيش الأخير
    Bunun için birkaç aç farenin derisini yüzmüş olmalılar. Open Subtitles لا بد وأنهم سلخوا فراء بعض الفئران الجائعة
    Böyle bir şeyi daha önce yapmadıklarını ve herhangi bir cevabı garanti edemeyeceklerini fakat engel de olmayacaklarını, ve e-postayı ileteceklerini söylediler. TED قالوا أنهم لم يفعلوا ذلك من قبل، وأنهم لا يضمنون أن نحصل على رد ولكنهم لن يكونوا عقبة، وسوف يرسلوه.
    İnsanların birer kişisel tercihleri olduğunu ve bu tercihleri yapmakta özgür olduklarını doğru kabul ediyorsanız; Open Subtitles وبمجرد قبول الحقيقة أن الناس لها خيارات فردية، وأنهم أحرار
    Çünkü açıkçası müşterilerimizin çoğu genç kesimden. Ve onlar aşçılığa ciddi bakıyorlar. Open Subtitles لأنه بصراحة معظم الزبائن لدينا هم صغار السن وأنهم جادين في الطهي
    Dünyada milyarlarca insan var, ve onlar birbirleri için mi yaratılmış? Open Subtitles يوجد بضعة مليارات من الناس في العالم، وأنهم وحيدون مثل بعضهم؟
    Onlara verilerini, sonuçlarını gösteriyorsunuz, kötü olduklarını gösteriyorsunuz ve onlar "bu mümkün değil" modundalar. Biliyor musunuz, onlar içten gelen bir hisle o kadar eminler ki gerçekten çok çok iyi olduklarından. TED فعليك أن تريهم بياناتهم وأنهم غير متفوقين، وأنهم كما تعلم، يشعرون بأنهم يحرزون نتائج مرضية، بل مرضية جدًا.
    Bugün buradayım çünkü hackerlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum ve aslında, bilgi çağı için aradığımız bağışıklık sistemi onlar olabilirler. TED وأنا هنا لاعتقادي بأننا نحتاج للمخترقين، وأنهم في الواقع، قد يُشَكلوا جهاز المناعة في عصر المعلومات.
    Bu şu demek, biz gerçekten orada cemiyetle beraber yaşayıp çalışıyoruz, ve onlar tasarım sürecinin bir parçası. TED وهذا يعني أننا نعيش ونعمل مع المجتمع، وأنهم جزء من عملية التصميم.
    onlar rahip ve tamamen güvenilirlerdir. Open Subtitles أنهم كهنه,وأنهم ربما يمكن الوثوق بيهم تمامآ.
    Buralarda olmalılar. Takipteyim. Open Subtitles لابـد وأنهم هنا في مكان ما,أنا في مُطاردتهم.
    İndirim-- İndirim kuponları. Son gıda teftişinde en az elli sağlık cezası almış olmalılar. Open Subtitles لا بد وأنهم كان لديهم خمسين إنتهاكا صحيا خلال التفتيش الأخير
    Meraktan ölmüş olmalılar Open Subtitles سوف أقوم بإعادتك إلى والديك لابد وأنهم قلقين جداً
    Gittikleri daha 12 saat olmuştu. Ona yaklaşmış olmalılar. Open Subtitles مضى على رحيلهم 12 ساعة فحسب لا بد وأنهم اقتربوا منه
    arkadaşım olduğunuzu biliyorlardı... bu yüzden sizi bir çeşit zihin kalkanına hapsetmiş olmalılar. Open Subtitles ولذلك لابد وأنهم قد أحاطوا عقليكما بدرع من نوع ما
    Sanatçıların küresel ısınmaya tepkilerine yer veren bir sergi hazırladıklarını söylediler ve bizim mercan resifimize de yer vermek istiyorlardı. TED ولقد قالوا أنهم يقيمون معرضاً عن إستجابة الفنانين للإحتباس الحراري، وأنهم يرغبون أن تكون شعابنا المرجانية جزء منه.
    Otel Nacional' da olacaklarını... ve bugün saat 4 te ayrılacaklarını söylediler. Open Subtitles قالوا بأنهم سيكونوا في فندق "ناسيونال" وأنهم سيغادرون اليوم في الرابعة مساءاً
    Polisi aradım, fakat düşük öncelikli olay olduğu için 3-4 saatten önce gelemeyeceklerini söylediler. Open Subtitles إتصلت بالشرطة لكنهم قالوا بأن الأمر ليس بأهمية كبيرة وأنهم لن يكونوا هنا إلا بعد ثلاث أو أربع ساعات
    Konuştuğumuz her kişi, bize, istedikleri her şeyin, böyle bir hayatın içinde olduğunu ve bütün bunları da size borçlu olduklarını söylediler. Open Subtitles الجميع تحدثنا إلى يبدو أن تشعر بأن هذا هو كل ما يريد من أي وقت مضى وأنهم جميعا الائتمان لكم لذلك.
    Zor zamanlar olduğunu ve açlıktan delirdiklerini biliyorum ama benim ve çocuklarımı korkutuyorlar. Open Subtitles أنا أعلم أننا نمر بأوقات عصيبة.. وأنهم مخبولون من فرط الجوع، ولكنهم يروعونني وأولادي إلى حد لا يوصف.
    Aksi halde güvenliklerinin yetersiz olduğunu ve hastalarını... kontrol edemediklerini söyleyeceğim. Open Subtitles وإلا فهذا سيعني أن نظامهم الأمني غير كفأ، وأنهم عاجزون عن التحكم بمرضاهم.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus