| Tanrı aşkına, 16, içeri gir ve kimse var mı bir bak. | Open Subtitles | بحق الله يا 16 إذهب للداخل وإنظر لو كان هناك أحد |
| Ve etrafına bak. | Open Subtitles | وإنظر حولك في المكان عندي قدرة عالية لتحمل الألم |
| Şimdiki halime bir bak. Yasal bir işte çalışıyorum. | Open Subtitles | وإنظر إلى ما آل إليه حالي فأنا أعملُ في وظيفةٍ شرعيّةٍ جيدة |
| Adam gibi dur, gözlerine bak ve doğruyu söyle. | Open Subtitles | فلتقف معتدلاً وإنظر لهم في أعينهم وقل الحقيقة |
| Asla probleme odaklanma. Bana bak! | Open Subtitles | لا تركز على المشكلة أبداً وإنظر إلى |
| - Gideon yaptı. - Evet, ve o dövme budur bak. | Open Subtitles | لكن (غيديون) فعل هذا أجل ، وإنظر إلى الخطأ الذي حصل |
| bak, Cleveland'da fotomodel oldum. | Open Subtitles | وإنظر, في كليفلاند أنا عارضة أزياء |
| Bu duruma nasıl geldik Phil? Banyoyla başladı, şimdi halimize bak. | Open Subtitles | بدأت بغلطه وإنظر الي اين انتهيت |
| Hem masaya bak boş bir tabak ve bardak. | Open Subtitles | وإنظر للطاولة أكواب خالية وكذلك الأطباق |
| Jack'a böyle yaptım, bak ne oldu? | Open Subtitles | هذا ما فعلته مع جاك وإنظر إلى أين أخذني |
| Gözlerini dört aç da etrafına bir bak! | Open Subtitles | إفتحْ عيونَكَ وإنظر الي نفسك |
| - Gel de bir bak. - Bu kadar çabuk mu? | Open Subtitles | تعال وإنظر كل الجاهزون؟ |
| Bir tedavi için şu Manticore delisine beş binlik ödedim, sonuca bak? | Open Subtitles | لقد دفعنا لذلك اللص من (مانتيكور) خمسة آلاف وإنظر ما الذي حصلت عليه؟ |
| Gel ve şuna bir bak. | Open Subtitles | تعال وإنظر إلى هذا. |
| Bir gün burada yokum ve olanlara bak! | Open Subtitles | أنا غائب ليوم واحد وإنظر إلى ذلك! |
| bak, Winston Churchill orada. | Open Subtitles | وإنظر , هذه وينستون تيرتشيل |
| bak,senin için ne aldım. | Open Subtitles | وإنظر ماذا أحضرت لك |
| Paspastan sonra bir bak. | Open Subtitles | وإنظر بعد أن تمسح. |
| Gel de şuna bir bak. | Open Subtitles | تعال وإنظر إلى هذا |
| O söylemişti, şimdi başına gelene bak. | Open Subtitles | هي قد كذبت وإنظر ما حدث لها |