Hamas Parti Üyesi: Mükemmel bir uyum içindeydik ve bunu tüm Filistin'e yaymak istedik. | TED | أعضاء حزب حماس : كنا في وئام تام، وأردنا نشره الى كل فلسطين. |
Birbirleriyle uyum içinde yaşamaları gerek. | Open Subtitles | مع بعضهم البعض و أن يعيشوا في وئام مع بعضهم البعض |
Tabi ki bakir topraklarda insanların penguenler ile müthiş bir uyum içinde yaşadıklarını düşünmüyordum. | Open Subtitles | بالطبع، لم أكن أتوقع هذه المناظر الطبيعية البكر والرجال الذين يعيشون في وئام هناء مع تلك البطاريق الرقيقة، |
Bu krallıkta, mükemmel bir sevgi ve uyum olmalıydı. | Open Subtitles | يجب أن يكون هناك حب كامل و وئام في هذه المملكة. |
Şu ahenk içerisinde çalışma olayına inanmak çok zor. | Open Subtitles | العمل في وئام أمر يصعب تصديقه. |
Müslümanlar, Sırplar ve Hırvatlar uyum içinde yaşamaktaydılar. | Open Subtitles | المسلمون والصرب والكروات يعيشون معا في وئام. |
Bütün insanların fırsat eşitliğine sahip olduğu uyum içinde yaşadığı özgür, demokratik bir toplum idealine değer verdim. | Open Subtitles | يجب عليّ أن أحقق مجتمع ديمقراطي حر حيث يعيش جميع الأشخاص معًا في وئام مع تكافؤ الفرص |
Kadınlar gibi uyum içinde yaşayamamaları çok üzücü. | Open Subtitles | من المؤسف أنهم لا يستطيعون العيش في وئام كالنساء. |
Bu ilahi güçle, ona uyum içinde hizmet edin, | Open Subtitles | وتؤيدكما روحه القدس لعبادته وخدمته بكل وئام |
Arap dostlarımızın Yahudi kardeşlerimizle uyum içinde yaşadığını göreceksin. | Open Subtitles | ستجد ان أصدقائك العرب يعيشون في وئام مع اخوتنا وأخواتنا اليهوديين |
Arap dostlarımızın Yahudi kardeşlerimizle uyum içinde yaşadığını göreceksin. | Open Subtitles | سوف تجد أصدقاءنا العرب يعيشون في وئام مع إخواننا وأخواتنا اليهود |
Fransızlar ve çingeneler mükemmel bir uyum içinde yaşarlar. | Open Subtitles | الشعب الفرنسي والغجر ويعيش في وئام تام. |
uyum içinde bölgelerimizi yönetme fırsatı. | Open Subtitles | فرصة بالنسبة لنا أن يحكم في وئام. |
Artık av ve avcı uyum içinde yaşıyor. | Open Subtitles | "الآن، أصبح المفترس والفريسة يعشان في وئام". |
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, ülkelerin dünyamızla uyum içinde, eko sistemleri yok etmeden, dünya ile uyum içinde, sürdürülebilir bir kalkınma ile yaşam sürmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor. | TED | والغرض من أهداف التنمية المستدامة لمساعدة البلدان للعيش على نحو مستدام، في تناغم مع الأرض الأم، لا تأخذ من الأرض الأم وتدمير النظم الإيكولوجية، ولكن بدلا من ذلك، أن يعيش في وئام مع الأرض الأم، من قبل الذين يعيشون تحت التنمية المستدامة. |
Bunu yaptığında, ortakyaşam ile uyum içinde olacak. | Open Subtitles | (وأنت تفعل ذلك ستكون في وئام مع (سيمبيوتي |
Hepsi uyum içinde yaşadılar. | Open Subtitles | كلهم يعيشون في وئام. |
Dünyayla uyum içindeyim. | Open Subtitles | أنا في وئام مع العالم |
Çünkü dürüstlükle gelen bir ahenk vardı yaşamımızda. | Open Subtitles | لأننا عشنا في وئام تام |
Her iki tarafta uyum ve ahenk. | Open Subtitles | تناغم و وئام بين الطرفين |
Bugün konuşulması gereken şey eksiksiz profesyonellerden oluşan iki ekibin, ahenk içerisinde çalışarak başardıkları bu harika görevdir. | Open Subtitles | اليوم، القصّة تدول حول القيام بعمل جيّد بواسطة هذين الفريقين من المهنيين البارعين -بعملهم معاً في وئام . |