Ama gerçekleri onun ağzından duymam gerekiyordu. O yüzden onunla yüzleştim. | Open Subtitles | لكن تحتم سماعي الحقيقة من فمها، لذا واجهتها. |
Onunla yüzleştim. Ona ölümünün benim hatam olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لقد واجهتها وأخبرتها أن موتها ليس ذنبي |
Bu karşı karşıya kaldığım en alçakça yüzsüzlük. | Open Subtitles | واعجبي .. إن ذلك أكثر كم مخز من الوقاحة واجهتها طوال حياتي |
O iblis karşılaştığım en güçlü ve kötü niyetli varlıktı. | Open Subtitles | كان ذلك الشيطان إحد أقوى الكيانات التي واجهتها والأكثر حقداً |
Yaşamımda yüzleştiğim sorunlar, bir çok genç kızın yaşadığı ile aynıdır. | Open Subtitles | التحديات التى واجهتها فى حياتي هى تحديات تواجهها كثير من الفتيات |
Dış gezegenler hakkında düşünmeye başladığında karşılaştığın itiraz beni çok etkiledi. Bilimsel topluluklarca dış gezegenlerin varlığına ilişkin aşırı kuşkucu bir tavır vardı ve onlara yanıldıklarını gösterdin. | TED | لذلك أنا مندهشة حقا من فكرة في حياتك المهنية والمعارضة التي واجهتها عندما بدأت التفكير في الكواكب الخارجية هناك تشكيك مبالغ فيه داخل المجتمع العلمي أنها موجودة وأنت أثبتِ خطأهم |
Hayır, onu sıkıştırınca, sinirleri bozulmaya başladı. | Open Subtitles | لا, عندما واجهتها كانت على وشك أن تفقد أعصابها |
Onunla yüzleştim. İtiraf etti. | Open Subtitles | لقد واجهتها بذلك وإعترفت بذلك |
O yüzden onunla yüzleştim. | Open Subtitles | لذا لقد واجهتها |
Hepimiz adına yüzleştim onunla. | Open Subtitles | حسناً، واجهتها لنا فقط |
Sen gittiğinde, onunla yüzleştim. | Open Subtitles | بعدما غادرت... واجهتها |
- Bu konuda onunla yüzleştim. | Open Subtitles | -وأنا واجهتها بهذا الموضوع . |
Yaşamın karşı karşıya kaldığı en ciddi badire... | Open Subtitles | أكثر الأزمات التي واجهتها الحياة خطورةً قط. |
Çok satan romanı, Kumların Esrarı Alman donanması tehlikesiyle karşı karşıya olan İngiltere'yi uyarıyordu. | Open Subtitles | ذاع صيت روايته (لغز الرمال) وكان قد حذر بريطانيا من الأخطار التي واجهتها من البحرية الألمانية |
Tek nefeste bugüne dek karşılaştığım en büyük ve en yoğun olan balık ordularına doğru yüzelim. | TED | بنفس واحد فقط، غوصوا معي في أعماق، أحد أكبر الأماكن لتواجد الأسماك التي واجهتها في أي وقت مضى. |
Birkaç hafta sonra bir arkadaşımın evindeydim ve karşılaştığım bu nefret ve ırkçılık yüzünden moralim bozuk ve kızgındım. | TED | بعد عدة أسابيع كنت في منزل صديقٍ لي، وكنت مستاءة وغاضبة جدًا بشأن العنصرية والكراهية التي واجهتها. |
Ve çoğu Kolombiyalı ailenin her gün yaşadığı sorunları biz de yaşadık. | Open Subtitles | ولقد واجهنا نفس المشاكل التي واجهتها أغلب العوائل الكولومبية في كل يوم. |
Çoğu eski çağ medeniyetlerinin yaşadığı en büyük sorunlardan birisi biri öldüğünde bunun fark edilmemesi ve onun size geri dönmesinden duyulan korkudur. | Open Subtitles | أحدى أكبر المشاكل التى واجهتها الحضارات القديمة هى خوفهم من انه عندما يموت أحدهم لا يدرك انه ميتاً ويعود مجدداً |
Şimdiye kadar karşılaştığın bütün avcılardan daha güçlü. | Open Subtitles | إنها أقوى من أي مبيّدة أنت قد واجهتها |
Ve karşılaştığın çakallar bunun iyi bir örneği, | Open Subtitles | و الذئاب التي واجهتها هي مثال على ذلك |
Hayır, onu sıkıştırınca, sinirleri bozulmaya başladı. | Open Subtitles | لا, عندما واجهتها كانت على وشك أن تفقد أعصابها |