"واحد لكن" - Traduction Arabe en Turc

    • ama
        
    • Bir
        
    • fakat
        
    Kasten cinayet Bir olaydır, ama bu evde asla yalan söylemeyeceğim. Open Subtitles القتل المتعمد هو شيء واحد لكن لن أسمح بالكذب في منزلي
    Yani, kira ödemek neyse ama bu... bu ipotek işi ciddi. Open Subtitles أعني أن الكراء شيء واحد لكن هذا – هذا رهنٌ جِدي
    ama şu an ülkede toplam 2 milyon dolar yok. Open Subtitles اعني, حاول لتجد لي يوناني شيوعي لايمكنك ان تجد واحد لكن ليس هنالك مليونان دولار تحقق في المقاطعة لغاية الأن
    Evet. Bir tane var. Onun dışında çok sağlamız. Open Subtitles نعم, نعم, هنالك واحد لكن البقيه مستعدون لذلك, هل انت معنا؟
    Birinin mutluluğunun Bir başkasına bağlı olması cezbedici olabilir fakat her zaman mümkün değildir. Open Subtitles في النهاية، انه امر ساحر ان تفكر ان سعادة انسان تعتمد على شخص واحد لكن ذلك ليس دائماً ممكناً. يجب أن نتقبل
    1. dereceden cinayetle suçlayacaklar ama bence hiç şansları yok. Open Subtitles أنا خائف أنهم يخططون لقتل واحد. لكن أنا لا أعتقد أن لديهم فرصة.
    Birini öldürdük, ama en azından Bir tane daha var. Open Subtitles نحن قتلنا واحد,لكن علي الأقل هناك واحد أخر
    Tamam, tırnaklarını kesmene birşey demedim ama çizgiyi aştın. Open Subtitles قص أظافرك هو شيء واحد لكن هذا, هذا يتخطى الحدود
    Tek çocuk ama hayatımın cehennemi, Neden? Open Subtitles إبن واحد لكن جحيم حياتي الحيّة الآن لماذا؟
    - Katılıyorum. Tamam, aile önemlidir ama onun da Bir sınırı var. Open Subtitles أنا أعني العائلة هي شيء واحد لكن هناك حدود
    Sana Bir şey daha söyleyeceğim ama ne olur alınma pantolonunu biraz daha yukarı çekseydin iyi olurdu. Open Subtitles ساخبرك بشي واحد لكن لاتشعر بالاسى اللبس الداخلي مرتفع فوق الشورت
    Bir günde her şeyi çözemezsiniz ama devam edip deneyebilirsiniz. Open Subtitles , لن تصلحي كل شئ في يوم واحد لكن يمكنكِ الذهاب و المحاولة
    Sadece Bir kitap. ama insanlar hoşlanmış görünüyor. Open Subtitles إنه فقط كتاب واحد لكن يبدو أن الناس قد أعجبت به
    Hepinizle bire beş bahse girdiğimi biliyorum, ama kimse benim kadar hızlı portakal dikemez. Open Subtitles أعلمُ أني منحتكم إحتمال خمسة إلى واحد لكن لا أحد يخيط برتقالة أسرع مني
    Öngörüler ve rüyalar Bir şeydir ama yapılanlar başka Bir şey. Open Subtitles الرؤى والاحلام شئ واحد لكن الافعال شئ آخر
    - Bir günde iki kez düşmek istemiyorum. - Endişelenme, ben iyi düşerim. Open Subtitles لا أريد أن أتعرض لحادث سقوط مرتين في يوم واحد لكن سقوطي هو الأفضل
    Belki Oliver Bir erkekten her şeyi almayı beklemektense farklı insanlardan farklı şeyler almak konusunda haklıydı. Open Subtitles ربما لا يفترض أن نتوقع الحصول على كل شئ من رجل واحد لكن نشعر بالراحة للحصول على أشياء مختلفة من عدة أشخاص
    13'üne tamam diyebilirdim fakat Sovyet birliklerinin Macaristan'dan çekilmesini isteyen 14.sünü kabul edemezdim. Open Subtitles أمكنني الموافقة على 13 واحد لكن لم يسعني الموافقة مع الرابع عشر الذي دعا إلى انسحاب القوات الروسية من هنغاريا
    Birinin binlerce fotoğrafını çekiyorsun fakat içlerinden sadece biri güzel görünmek zorunda. Open Subtitles تلتقطين آلاف من الصور لشخص واحد لكن يجب أن يبدو جميلاً

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus