"والتجسس" - Traduction Arabe en Turc

    • casusluk
        
    • casusluğa
        
    • dönemde hem
        
    • ve casuslukla
        
    casusluk ve muhbirlik gerçekten çok kızmış birinden daha etkileyici geldi. Open Subtitles ان العلاقات والتجسس ليسـا أسـوأ من شخـص توني : غاضب كثيرا زوجة ايجين
    Bizim Timothy gibi o da dedektiflik ve casusluk romanlarını seviyor. Open Subtitles وتشـبه في هذا تيموثي وهي مهتمة بالروايات البوليسية والتجسس
    Feodal Japonya'da, bir Ninja casusluk ve suikast üzerine savaş sanatları eğitimi almış paralı bir askerdir. Open Subtitles في اليابان الإقطاعية كان النينجا مرتزقاً مدرب على فنون القتال والتجسس والاغتيالات
    Teknoloji devlerinden yalnızca ikisi işletme modellerini davranış düzenleme ve casusluğa dayandırıyor. TED من الشركات التقنية الكبرى، هناك فقط اثتان تعتمدان على سلوك التعديل والتجسس كخطة عمل.
    Bir defasında ona bir kadının başarılı olmasının istenmediği bir dönemde hem diplomasi hem de casuslukta nasıl ustalaştığını sormuştum. Open Subtitles سألتها مرة كيف أنها تمكنت من إتقان الدبلوماسية والتجسس في الوقت الذي كان لا أحد يريد أن يرى امرأة تنجح
    Cinayet ve casuslukla suçlanmasını sevmeyen biri tarafından tuzağa düşürülmüş olabilirler. Open Subtitles ربما كمين من شخص لا يتعامل بلطف مع تلفيق تهم القتل والتجسس له
    uluslararası terörizm, casusluk, hatta, bilirsin, bir doz met amfetamin. Open Subtitles الإرهاب الدولي ، والتجسس حتى انت تعلم أن ثمانية كرات من الميثامفيتامين
    Bu sözümü bir yere yazın bu dava bizi hain, alçak ve uluslararası bir casusluk olayının olduğu karmaşık bir dünyaya götürecek. Open Subtitles إنتبهوا لكلماتي هذه القضية سوف تصلنا إلى عالم المتاهة من الخداع والخسة والتجسس الدولي
    O, garip kesişmeler ile siber, nükleer silahlar ve casusluk üzerine uzmandı. Open Subtitles المتخصص في العلاقة بين الأسلحة النووية والإلكترونية والتجسس
    Akıl dışı ve bencil bir intihar görevi için sana kaynak aktarıp casusluk yapmamı ve vatana ihanet etmemi mi istiyorsun? Open Subtitles انت تريدني ان احول لك موارداً مالية والتجسس على حكومتي والخيانة لأجل
    Sahtecilik ve casusluk yüzünden biraz endişeliyim. Open Subtitles أشعر بالقلق من ناحية التزوير والتجسس
    Karanlıkta gizlice gizlice insanlara casusluk yapıyor musun? Open Subtitles كالتسلل والتجسس على الناس في الظلام؟
    - Doğru, gizlenip casusluk yapıyor ve tanıdığım herkesi korkutmakla meşgul. Open Subtitles أجل، هذا صحيح التسلل والتجسس
    ABD'ye karşı casusluk amaçlı, birinci derece cinayetten suçlusun. Open Subtitles تمّت إدانتكَ بجرم القتل من الدرجة الأولى والتجسس ضدّ (الولايات المتّحدة).
    İzinsiz giriş, mülke zarar verme müessir fiil, casusluk. Open Subtitles الإعتداء والنهب والتجسس
    Bu da icabına bakılan kişi bilinen adıyla Ajan Anna Harcourt bir Amerika Senatörünü baştan çıkartarak ona karşı casusluk yapıyordu. Open Subtitles هذا هو المسؤل الذي أعترضنا طريق معلوماته، وهذه التي كان مسؤال عنها عميلة تُعرف بإسم (آنا هاركورت) عُينت لإغواء والتجسس على عضو مجلس شيوخ أمريكي
    "Kimse arka bahçemize casusluğa gelip sonrasında tehditler savuramaz. " Open Subtitles لا يحق لكم المجيء والتجسس" "علينا ومن ثم تقومون بتهديدنا
    Kimse arka bahçemize casusluğa gelip sonrasında tehditler savuramaz. Open Subtitles فلا يحق لكم المجيء والتجسس علينا ومن ثم تقومون بتهديدنا
    Bir defasında ona bir kadının başarılı olmasının istenmediği bir dönemde hem diplomasi hem de casuslukta nasıl ustalaştığını sormuştum. Open Subtitles سألتها مرة كيف تمكنت من إتقان الدوبلوماسية والتجسس في وقت الذي لا يريد أيّ أحد أن يرى امرأة تنجح في هذا المجال.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus